Lisa'nın bakış açısından devamÖğle yemeği zamanı ofisime girmeye cesaret eden herhangi birisinin kafasını koparabilirdim. Sandalyeme yığılmıştım ve duvarlara kalemler fırlatıyordum ve parmaklarım gerginlikten zonkluyordu. İki toplantıya katılmıştım (Ki ikiside benim için zaman kaybıydı.) ve gün benim için bitmişyi.
Çalışanlara karşı sabrımı kaybetmemeye çalıştım fakat hepsi nedense kendimi kaybetmeme neden oluyordu. Sanki sikeyim hepsi beni çileden çıkarmaya çalışıyordu. Başımı masaya vurmaya başlamdan önce sadece bir kaç tanesine daha dayanabildim.Telefonum çaldı, bir kereliğine iyi bir şeydi bu. "Manoban." diye tersledim.
"Mrs.Manoban Mark ve araba hazır sizi bekliyorlar."
"Sağ ol Nayeon."
Onun cevabını beklemeden telefonu kapattım ve ayağa kalktım. Jennie'nin seçtiği bu pantolona minnetardım. Rahatsız bol pantolonlardan değildi. Sabah kıyafetime bakmaya cesaret eden bir kaç çalışanı kızgın bakışlarımla kaçırmıştım.
Sabırsızlığım asansörle aşağı inerken büyüyordu. 4 sikim saat evraklarla, mesajlar ve anlaşmalarla uğraşınca gergin ve kıpır kıpır yapmıştı. Zemin kata gelince asansörden çıkıp hızlıca arabaya gittim ve bindim. Jennie içerde bekliyordu.
"Hey, -- mmh--" Selamlaşması dudaklarımı onunkilere hızlıca bastırınca kesilmişti. Beni karşılamasına ve belli belirsiz kuru öpücüklerinin hiç şansı yoktu. Gün içinde alabildiğim tek boş zaman bu olduğu için o tür şeylere gerek yoktu.
Ona doğru daha fazla ilerledim ve onu kucağıma aldım. Parmak uçlarım uyluklarına batmışken diğer elim üstündeki tişörtün kumaşını sıkıca kavramıştı. Bir kaç saniye sonra bana teslim oldu ve göğsüme doğru yaslandı.
Mark'ın kapıyı açtığını duyunca geri çekildim. Alnım onunkine yaslıyken sertçe nefes alıyordum. "Jennie."
Sessizce güldü. "Sizi görmekte çok güzel Mrs.Manoban."
"Günün nasıldı şimdiye kadar?"
"İyi. Jisoo, Jaebum ve ben kahvaltı hazırladık... Ya da onlar hazırladı ben izledim. Daha sonra "America's Next Top Model" in eski bölümlerini izledik. Sonra Rosé ve Jaebum salonda futbol oynamaya başladı ki bu çok salakçaydı bende alışverişe çıktım." Derin bir nefes alıp bana sırıttı. "Sana sormalı?"
"Sinir bozucu." ona doğru sertçe baktım. "Ayrıca Jaebum ile takılmanı istemiyorum bu arada Rosé patronun değil miydi?."
"Evet.. Patronum ve biraz karışık sonra anlatrım Üzgünüm. Ve Ne olursa olsun Jaebum ile takılırım."
"Önemli değil. Jennie, bunu şimdi yapmasak?"
Sinirim altında kucağımdan indi ve yanıma oturdu. "Ee.. Neden seninle bir iş yemeğine geliyorum?"
"Bu bir iş yemeği değil. Tayland'dan iş arkadaşımla bir yemek. Kız arkadaşı orada olacak bende bir flört getirmenin uygun olacağını düşündüm."
"Oh, tamam." Jennie kendi parmakları ile oynamaya başladı. Gözünün ucuyla bana baktığını görebiliyordum yüzünde o lanet meraklı bakış vardı, kesinlikle bana bir şeyler sormak istiyordu ama daha fazla bir şey söylemiyordu.
Bir kaç dakika meraklı bakışlarına maruz kaldıktan sonra kaşlarımı çattım. "Ne Jennie? Ne istiyorsan söyle hadi."
"Ne diyorsun bir fikrim yok."
"Her zamanki gibi korkunç bir yalancısın."
"Pekala, neyse. Sen flört dedin ben senin flörtün müyüm?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUIT | Jenlisa
Jugendliteratur#Çeviri Orjinali İngilizce Lisa Manoban, 24 yaşında, CEO, milyoner. Kendisi Seul''un en tanınmış bekarı. 100 metre öteden bile adını duyan her kadın ve erkek onu tanıyor. Ama kimse gerçek Lisa'yı bilmiyor. Jennie Kim, 22 Yaşında, magazin muhabiri. D...