saatin gece yarısına geldiğini belirten ses odada yakılandığında yatakta dönmeyi bırakıp doğruldu jimin. bir süredir uyumaya çalışsa da gözüne gram uyku girmemişti. yorganı bir kenara atarak yataktan çıktı. ses çıkarmamaya özen göstererek dolabına ilerledi. gıcırdayan dolap kapağı yüzünü buruşturmasına sebep olmuştu. dolunayın aydınlattığı odada el çabukluğu ile üzerini değiştirip havanın soğukluğundan korunmak için bir pelerin geçirdi üstüne.
geceleri yatakhaneden dışarı çıkmak yasak olsa da yatakta dönüp durmaktan bıkmıştı. kütüphaneye gidip bir şeyler okumaya karar verdi, hem böylece uykusu da gelebilirdi.
odadan çıkmadan önce aldığı fenerle kütüphaneneye doğru giderken koridorda gördüğü bedenle kaşları çatıldı, kendini duvarın arkasına gizledi. min yoongi, aynı park jimin gibi hogwarts'ın karanlık koridorlarında geziyordu. jimin gecenin bu saatinde onun ne yaptığını merak etse de eline bir fırsat geçtiği için kütüphaneye gitmekten de vazgeçmişti.
yoongi'nin arkasından ses çıkarmamaya ve yakalanmamaya özen göstererek ilerlerken yoongi'nin hogwarts'tan çıkmasıyla kaşları çatıldı. en son gecenin bu saati yatakhanenin dışına çıktığında başına yoongi gibi bir bela almıştı. şimdi ise kendisini tehdit eden çocuğun yakalanırsa başının belaya gireceğini bile bile binadan dışarı çıkması hatta yasak ormana ilerliyor olması jimin'i fazlasıyla merakla düşürmüştü.
yoongi ormana girmeden önce etrafına bakınmış, jimin ise yakalanmamak için kendini büyükçe bir ağacın arkasına atmıştı. min yoongi, etrafta birini görmemenin verdiği rahatlık ile pelerininin altından asasını çıkardı. "Lumos.*"
asasının ucunda ortaya çıkan ışık ile birlikte ormana girdiğinde her adımını temkinli atıyordu. jimin yoongi'nin arkasından onun asasının ışığından faydalanarak ilerlerken aklında hâlâ yoongi'nin amacının ne olduğu vardı.
orman fazlasıyla karanlıktı ve yoongi'nin asası ona çok uzak kaldığından birkaç kez önünü görememiş ve tökezlemişti. kendisi de büyü yapmayı düşünmüştü fakat bu sefer de yoongi'ye yakalanabilirdi ve bu jimin'in istediği bir şey değildi.
yoongi adım atmayı bırakmış ve temkinli adımlarla büyük bir ağacın altına ilerlemişti. ağacın köklerinin arasında biten mantarlardan bir tane kopardığında çıkan hışırtı ile hareketlerini yavaşladı, fakat sonrasında daha fazla ormanda kalmak istemediğinden işini çabucak halletti; mantarı kopardı.
arkadaşları ile girdiği saçma bir iddia yüzünden gecenin bir yarısı yatağından kalkmış, kasım soğuğunda ormanın orta yerinde bir mantar koparmaya çalışıyordu. başına bir şey gelmesinden korktuğu için elini çabuk tutmaya çalışsa da mantar sanki toprağa yapışmış gibi bir türlü çıkmıyordu. ve bu, yoongi'yi epey sinirlendirmişti.
park jimin ise yoongi'nin mantar koparmaya çalışmasını büyük bir merakla izliyordu. onun bir mantar için yasak ormana gelmesi, kendini tehlikeye atması jimin'e çok saçma geliyordu ve bunun altında yatan şeyi oldukça merak ediyordu.
yoongi en sonunda mantarı koparmayı başardığında dudaklarının arasından bir sevinç nidası dökülmüştü. desibelini ayarlayamadığı sesi ormanda yankılanıp kendisine geri döndüğünde jimin kıkırtısına engel olamadı. yoongi ardından duyduğu sesle etrafına bakınmaya başladı, gerilmeye başlamıştı. bir gülme sesi duyduğuna emindi. ya ormandaki sihirli yaratıklardan biri gelmişti ya da biri tarafından takip edilmişti. eh, yoongi'nin dileği ilkinin olmasından yanaydı çünkü kendisi birine yakalanmayı ve başına bela almayı istemiyordu.
"kim var orada?" diye sordu tedirginlikle. aynı zamanda etrafı kolaçan etmeyi de unutmuyordu. ayaklarının altında ezilen yaprakların sesi, baykuşların ve kurtların sesine karışıyordu. jimin, fark edilmenin verdiği gerginlik ile avcuyla dudaklarını kapattı. nefes alış verişleri hızlanmıştı, aynı zamanda ağacın arkasında küçülmüştü.
![](https://img.wattpad.com/cover/202810822-288-k876875.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
felix felicis, yoonmin
Fanfiction- hogwarts au seni platform 9¾'te bekleyeceğim w/ pianomour