2: bruises

15 1 0
                                    

Seungwan, ormanda ilerlemeye başladıkları ilk 5 dakikayı bayrağı daha kolay bulabilmek için grubu ikiye bölmeye çalışmakla geçirdi. Tabii ki de hiç kimsenin nehri geçip Batı tarafını arayacak olan grupta olmak istememesi grup içerisinde seslerin yükselmesine sebep olsa da en sonunda yazı-tura atıp adil bir sonuca ulaşmada karar kıldılar.

En sonunda nehri geçip ormanın batı tarafını kontrol eden grup Seungwan ve Seulgi oldu. Seulgi sonuç yüzünden somurtup nefesinin altından bir şeyler mırıldansa da Seungwan ona aldırış etmedi ama tabii bu Sooyoung ve Yerim'in onlarla dalga geçmesine de mani olmamıştı.

İki yakın arkadaşın nehre ulaşması biraz zaman aldı. Seulgi, kısa boylu kızın yolu açmak için ittiği ağaç dallarının suratında bıraktığı çizikler yüzünden hayıflanmaya başlayacaktı ki iki Kırmızı Takım melezi önlerini kesti. Apollo'nun kızının, önlerini kesenlerin Ares'in oğlu Sherman Yang ve Demeter'in kızı Miranda Gardiner olduğunu anlaması biraz zamanını aldı. İki yakın arkadaş birbirlerine bakıp başlarını salladıktan hemen sonra saldırmak için kılıçlarını çektiler.

Seulgi, sağ ayağının üstüne 180 derece dönerek kılıcını Sherman'a doğru savurdu ama çocuk bu hamleden basitçe kurtuldu. Apollo kızı bu durum karşısında suratını buruşturdu; Seulgi, kampa geldiğinden beri ok atmayı kılıç kullanmaya tercih ediyordu ama Chiron ona her zaman yanında bir ok ve yayın bulunmayacağını, biraz da kılıç kullanmasını öğütlemişti ve Seulgi'ye de sözünü dinlemekten başka bir seçenek bırakmamıştı.

Sherman, tekrardan saldırmaya kalkınca Seulgi, Ares'in oğlunun sol dizine bir tekme savurdu. Öne doğru sendeleyen çocuk düşmemek için bir elini kılıcından çekip yere koydu. Fırsattan istifade eden Seulgi, sol eli ile oğlanın kılıcının kabzasını tutup kendine çekti ve el çabukluğu ile yere onu silahsız bıraktı.

Göz ucuyla yakın arkadaşının ne yaptığına baktığında onun çoktan Miranda'yı yere serdiğini gördü. "Biraz zaman aldı Seul ama yine de başardın," dedi Seungwan alaycı bir sesle. Seulgi bu yorum karşısında gözlerini devirip "Maalesef herkes senin gibi anne karnından savaş stratejileri ile doğmuyor," dedi.

Seulgi, yerde yatan ikiliye bakarak terden alnına yapışmış saçlarını geriye itti. "Çocuklar sizi burada bırakacağımız için üzgünüz; önümüzdeki Bayrak Kapma Yarışında görüşmek üzere," dedi ve yakın arkadaşını bayrağı aramak için çekiştirdi.

Sessizce ormanın içinde yürürlerken Apollo'nun kızı, acaba Will ve diğerleri ne yaptı diye düşünmeye başladı ama onu  bu düşünceden Seungwan'ın sesi kurtardı. "Sherman ve Miranda yüzünden soramadım ama Joohyun'u gördüğün için kendini nasıl hissediyorsun?" dedi kılıcının ucu ile ağaç dallarını keserken.
Seulgi bu sefer dal suratına çarpmasın diye daha temkinli yürüyordu.

Konuşmaya başlamadan önce ciğerlerine derin bir nefes çekti. "Ciğerlerimdeki bütün oksijen aniden çekilmiş de nefessizlikten boğuluyormuşum gibi hissediyorum," dedi başını öne eğerek. "Ama bir yandan da ayrıldığımızdan beri ona sormak istediğim sorular beynimde dönüp duruyor. Beni neden terk etti? Gözünde Artemis'in Avcılarına katılmaktan daha mı az değersizdim?"

Seungwan elini arkadaşının omuzuna koydu ve hafifçe sıktı. "Sen, Kang Seulgi, kesinlikle bir avcı grubundan daha değersiz değilsin," dedi Seungwan. Sesindeki yumuşak tını sarı saçlı kızın gülümsemesine neden oldu. "Bae Joohyun sahip olduğu en iyi şeyin değerini bilmeyen bir aptal ise, bu senin suçun değil."

Apollo'nun kızı cevap vermek için ağzını açtı ama kelimelerin dudaklarından dökülmesi Seungwan'ın sevinç nidası ile bölündü. Seulgi aniden sol eli ile yakın arkadaşının ağzını kapattı. "Wannie bağırmayı kes, karşı takıma yerimizi belli etmek istemezsin," dedi sakin bir ses tonu ile ama kaküllü kız hiç de dinliyormuş gibi görünmüyordu. Ağızı kapalı olmasına rağmen bir şeyler söylemeye çalışan Seungwan en sonunda eli ile bir yeri işaret etti.
Seulgi gözlerini kısıp bakışlarını arkadaşının gösterdiği yere odaklamaya çalıştınca Seungwan'ın neden bu kadar sevindiğini anlamış oldu.

Çok zor da olsa ağaçların arasına saklanmış olan Mavi Takımın Bayrağını görünce sırıtıp elini Seungwan'ın ağzından çekti. "Kazandık Wannie! Biz kazandık," diyip bayrağa doğru adım attınca 1 metre ötesinde bir ok saplanınca hemen kılıcını çekip hazır pozisyona geçti.

Ağaçların arasından gelen bir ses "O kadar kolay mı zannettin?" diye bağırdığında sesin bu dünyada görmek istediği en son kişi olan Bae Joohyun'a ait olduğunu fark etmesi çok zamanını almadı. "Ben Artemis'in Avcısıyım. Bu ne demek oluyor biliyor musun? Ben her zaman kazanırım," dedi ciddi bir ses tonu ile.

Apollo'nun kızının suratı düştü ve göz ucu ile sağ tarafında duran yakın arkadaşına baktı. Seungwan'ın gözlerinden kelimenin tam anlamı ile ateş fışkırdığını gördü. Karşısında duran Joohyun, aşık olduğu Joohyun olmadığını fark ettiğinde okun yere değil de kalbine saplandığını hissetti. Bu kanıya dış görünüşünden, ses tonundan, hatta kurduğu cümlelerden bile varmak mümkündü.

Seulgi, derin bir nefes alıp kendine çeki düzen vermek için kafasını hafifçe salladıktan sonra "Ne yazık ki artık kaybetmeye hiç niyetim yok," diyip kılıcı ile karşısında duran Avcı'ya saldırdı. Joohyun'un belinde asılı duran kılıcını çekmek için fırsat bulamadığı için Seulgi'nin hamlesini gümüş yayını kullanarak engellemeyi başardı. Sarışın kız geriye sendeler gibi olsa da kılıcını siyah saçlı kızın yayına daha fazla güç uyguladı. Bu sefer sendeleyen taraf Joohyun oldu.

Artemis'in Avcısı, elindeki yayı yere fırlatıp belinin sol tarafında duran kılıcı çekti. Seulgi, eski kız arkadaşının kılıç kullanmaktan ne kadar nefret ettiğini biliyordu çünkü Joohyun da aynı Seulgi gibi kendini ok ve yay'a daha yakın hissetmişti. Joohyun kılıcını Seulgi'nin sağ tarafına savurdu ama sarışın kız bu hamleden aşağıya eğilerek kurtulmayı başardığı an kılcının ucu ile eski sevgilisinin baldırına bir kılıç darbesi indirdi.

Avcı acı içinde bağırıp bir dizi ile yere düşünce Seulgi istemsizce ona doğru koşup onu yerden kaldırmak istedi ama yapmadı. Yapamazdı. Seulgi, siyah saçlı kızın sol eli ile tuttuğu kılıca bir tekme atıp onu ormanın en uzak köşesine fırlattı. Joohyun ayağa kalmaya çalışsa da bu onun dengesini kaybedip yüz üstü düşmesine neden oldu. Olanları kenardan izleyen Seungwan, Joohyun'un yüzünün acımış olcağını düşünmeden edemedi ve suratını buruşturdu.

Apollo'nun kızı sakince elindeki kılıcı beline takarken ağaçların arasındaki Mavi Takım Bayrağını aldı ve Joohyun'un önünde eğildi. "Sana artık kaybetmeye hiç niyetimin olmadığını söylemiştim, Joohyun," diyip arkasını dönerek oradan uzaklaşmaya başladı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 06, 2019 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

someone you loved // seulrene camp half-blood auWhere stories live. Discover now