LÜTFEN YORUM VE VOTE ATALIM!..
•°•°•
(Medyadaki müzik ile okumanızı öneririm.)
Bileklerime değen soğuk deri ile ürperdim. Yumuşak kemerin soğuk dokusu muydu Beni titreten, yoksa diz kapağı ile aletime baskı yapan Jimin mi? Karar veremiyordum.
Yarısı bile görünmeyen harelerimi, göz kapaklarımı birbirine bastırarak tamamen sakladım. Sessizce inledim. Mırıltı şeklinde çıkan sesimin ardından Jimin'in nefesini dudaklarımın üstünde hissettim. Burnum ve ince üst dudağım arasında kalan o deri parçasına çarpıyordu yanan nefesi. Beni de yakıyordu.
"Daha başlamadık bile. Buna rağmen o güzel senin ile kulaklarımı kutsuyorsun bir tanem."
Sessizce konuşuyordu. Daha çok tahrik etmek, inlememi daha çok duymak ister gibi...
"Başlayalım o zaman."
Yatak başlığına, çıkardığı kemeri ile bağlı olan ellerim içime korku düşürse de istiyordum. Acısıyla, tatlısıyla istiyordum. Verdiği şehvet şerbeti kanımda dolaşsın, bana kim olduğumu unuttursun istiyordum.
"Çok güzelsin Jungkook. Sana baktıkça, küçük bir çocuk gibi yere çökerek ağlamak istiyorum."
Kulağımın altındaki gergin noktaya minik öpücükler bırakırken konuştu.
"Jimin-ahh"
Adıyla inlerken boynum ve köprücük kemiğimi birleştiren o bölgede bir ıslaklık hissettim. Tek ıslak hissettiğim yer orası değildi, orası ayrı.
Dilini, eliyle gömleği çekerek açıkta bıraktığı sol köprücük kemiğime baştan sona sürdü.
Yaklaştığı sonda, bir kısmı açıkta kalan omzuma bir ısırık bıraktı. Seslice haykırdım adını, tekrardan.
"Beyazın o güzel tenine ne kadar yakıştığını biliyorsun değil mi bebeğim?"
Soluma taraf düşen bakışlarımı ona çevirdim ve başımı 'hayır' anlamında salladım. Genel olarak beyaz giyinen biri değildim.
"Öğreneceksin. Tenine, en az tenin kadar aydınlık olan beyazın yakıştığını öğreneceksin."
Ardından bakışlarını soluma çevirdi. Yukarıda gevşek bağlanan elim, her ne kadar omzumu gerse de, orada ulaşılabilir bir noktaya attığı ısırığı süzüyordu bell ki.
"Ah birde kırmızı... Kırmızı ve mor da eminim sana en yakışan renklerden biri olur."
Kendini zorlar gibi konuştuktan sonra ona bakan iki gözüme yaklaştı. Refleks ile kapattığım göz kapaklarımın ikisine de minik birer öpücük kondurdu.
Oradan aşağı indi ve yanaklarımı, burnunu, çenemi incitmeden öptü.
Dudaklarımı da sonunda derince öpmeye başladı. Kelebek öpücüğü değildi. Yavaş ve uslu ilerleyen öpüşmemiz, ağzımın içinde eriyen bir çikolata kadar haz verici yayılan dili alt taraflarımı zorluyordu. Boynunu kollarımla sarmak. Giyinik olan her yerini soymak istiyordum.
İkisini de yapamıyordum.
Elini gömleğin içine atıp yukarı doğru sürdü. Karnımın üzerinde konaklamayan sol eli sonunda sağ göğsümün üzerinde mesken tuttu. Göğsümle temas eden soğuk eli, tenimi boydan boya ürpertiye teslim etmişti.
Bulduğu göğüs ucumu hafifçe sıktığında inliyerek aletimi öne doğru bastırmıştım. Baldırlarına sürtünen şişlikle birlikte göğüs ucuma, tahminimce baş parmağını bastırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Instant Pleasure ∆ Jikook
FanfictionSelam bebeğim. Uçmaya hazır mısın? ••• #1 jikook For u @amphhitrie Y.T: 10/09/19 B.T: 20/04/20