Paradoks

15 2 0
                                    

İrfan her zamanki gibi işe gitmek için yatağından kalkmıştı. Güne her zaman elini yüzü yıkayıp, annesi ile babasının çerçevedeki fotoğrafına bir süre baktıktan sonra kahvaltısını yapıp, arabasına binip iş yerine doğru yolla koyulmuştu. Araba kullanmayı ona amcası öğretmişti. Amcası ona hiçbir zaman arabayı hızlı kullanmaması gerektiğini, bir yere 10 dakika önce gidince ona madalya takmayacaklarını söylerdi. İrfan araba kullanırken çok dikkatli, kurallara uygun kullanırdı. Sebebi ise annesini ve babasını bir trafik kazasında kaybetmesiydi. Annesini ve babasını nasıl kaybettiğini tam olarak asla bilmiyordu. Amcası trafik kazası dese de ne bir otopsi sonucu ne de başka bir şey vardı .İrfan her zaman bunu öğrenmek istiyordu, bunun için amcasıyla çok kavga etmişti. Amcası ve babası tek yumurta ikizleriydi. Gözleri kaşları yüz hatlarına kadar her şeyi birbirine benziyordu. O yüzden amcasını her zaman babasına benzetir ve onun gibi severdi. İrfan iş yerinin otoparkına arabasını park ettikten sonra içeriye girer girmez kahvesini alır ardından çalışma masasına oturdu. İrfan' ını tam karışında şirketin müdürü olan Asaf Bey' in odası vardı. Kumral saçlı, gür siyah sakallı, kahverengi gözleri, yaşlılıktan ortaya çıkan kırışıklıkları, üfleseler yıkılacak vücudu olan, uzun boylu bir adamdı. Asaf, İrfan' a göre çok değişik bir insandı. Karısından boşandıktan sonra böyle olduğunu düşünürdü. Hep bir zaman makinam var ve ben zaman yolcusuyum diye millete anlatır dururdu. Herkes de onunla dalga geçerdi. Asaf' ın odası da aynı onununki gibi deli doluydu, odanın duvarlarında her renk vardı. Mavisinden tuttun lilasına kadar rengarenk. Odasındaki o renkli ışıkları ve yerlere attığı şekerler odasına ayrı bir cazibe katıyordu. Asaf' tan herkes korkardı, ya bana bir şey yaparsa diye, toplantı olduğu zaman başka bir personel görevlendirilirdi. İrfan tek tek işlerini yapmaya başlarken yanına en yakın arkadaşı olan Tamer geldi. Mavi gözlü, siyah saçlı ve seyrek turuncu bir sakalı vardı. Mavi göz bebeklerini hafif büyüterek "Ooo İrfan Beyler de buradaymış" dedi. İrfan bir anda kafasını çevirip onu gördüğü gibi sandalyesinden fırladı ve onlara has olan tokalaşmalarını yapıp gülüştüler. Tamer biraz tembel birisiydi. İrfan ne kadar çalışmaya gayret etmeye başlasa da, gelir onun aklını çeler ve onu işinden saptırana kadar uğraşırdı. "Eee bu akşam ne yapıyoruz, sakın bana işim var falan deme" dedi Tamer. İrfan yüzü asık bir şekilde "Annem ve babamın gerçekten bir trafik kazasında öldüğüne kesin olarak bir kanıt bulmak istiyorum, amcam belki de bana yalan söylüyor." Tamer hafif bi gülümsemeyle "Oğlum kaç sene önce olan olay ortaya çıksa ne olacak?" Tamer' in bu tavrı İrfan' ı gerçekten çok sinirlendirmişti. "Bu akşam amcama yemeğe gideceğim kusura bakma gelemem bugün dışarı" diye bir bahane uydurmuştu.



Öğle arası olmuştu İrfan ona akıl verebilecek birisini arıyordu. Tam acaba kim olabilir diye düşünürken aniden karşısına çıkıvermişti. Yemyeşil çim gözleri, upuzun kıvırcık sarı saçları ile şirketin en zeki ve en çalışkan personeli olan Azra' yı görmüştü. Ona bir çare bulabileceğini düşünse de yanına çekingen bir tavırla gitmekteydi. Yavaş adımlarla Azra' ın yanına gidip "Azra müsaitsen seninle bir konu hakkında konuşmak istiyorum" dedi İrfan. Azra bir anda durdu ve saçlarını dalgalandarak kafasını İrfan ' a döndürüp tatlı bir şekilde "Elbette seni dinliyorum" dedi. İrfan, onun ani dönüşünden biraz ürkmüştü ve titrek bir sesle "Annem ile babamın bundan 25 sene önce bir trafik kazasında öldüğü söyleniyor ancak ne bir belge var ne bir otopsi raporu. Sadece öldüklerine dair bir belge var. Ama o da ne kadar doğru bilemiyorum. Sence ne yapmalıyım bunu nasıl öğrenebilirim?" dedi. Azra dudaklarını hafif büküp işaret parmağı ve baş parmağını dudağının altına koyarak düşünmeye başladı. İrfan ona gerçekten çok inanıyordu, şirketteki herkes ondan bir yol göstermesini istiyordu. Azra "Öldüklerine ispatı olan kağıt hala sende mi?" diye sordu. "Yok ancak amcamda olabilir" dedi İrfan. "O kağıdı bul ve nüfus müdürlüğüne git orada onun doğru mu yanlış mı olduğunu söylerler." İrfan heyecanlı heyecanlı kafanı sallar ve Asaf Bey' in odasına izin almaya odasına yol alır. Yavaş adımlarla Asaf Bey' in odasına varır, kapıyı açar. Asaf Bey kapının açılma sesini duyar duymaz koltuğunu bi anda çevirip "Ooo İrfan Bey, Asaf' ın diyarına hoşgeldin" der ardından. "Buyur, ne dilersin benden?" diye sorar. İrfan şaşkın bir şekilde "Asaf Bey bugün için izin alabilir miyim?" diye sorar. Asaf dudaklarını bir anda sıkarak ve kaşlarını çatarak hiddetli bir sesle cevap verir "Ne için benden izin istersin?" diye sorar. İrfan titrek bir ses ile cevap verir "Annem ve babamın neden öldüğüne dair araştırma yapmak için efendim" der. "E ben sana direkt olarak göstereyim" der Asaf. İrfan bir anda gözlerini pörtleterek "Nasıl yani?" der. "Çok kolay seni zaman makineme bindireceğim oraya gideceksin ve göreceksin." İrfan bir anda kahkaha atarak" Asaf Bey sizin bu şakalarınız harika" der. Asaf hiddetli bir sesle "SEN BENİ NASIL CİDDİYE ALMAZSIN?" Bir anda ayağa kalkıp odasının panjurlarını indirir ve hemen ardından panjurun arasından odasını gözetleyen biri var mı diye bakar. Hızlıca masaya doğru gidip masanın çekmecesinden bir kutu çıkarır ve sertçe masaya vurur. Asaf sert bir biçimde "Az sonra göstereceklerimden kimseye bahsetmeyeceksin "der. İrfan titreyerek kafasını sallar. Asaf kutuyu yavaş yavaş açar, görülmesi imkansız bütün kişilerle fotoğrafları vardır. Ölen ünlü insanlarla, annesi ile babasının düğününde, ilk doğduğu hali ile fotoğrafları vardır. İrfan çok şaşırır ve hem ardından " Efendim bunu nasıl yaptınız?" diye sorar. "Gel evime gidelim ve göstereyim" der.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 02, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Papatya ÇayıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin