💐The End💐

2.7K 389 429
                                    

!!sh, int1har!!




Telefonumun şifresini kaldırdım ve yatağımın üzerine bıraktım. Bu mesajları görsünler istiyordum. Bu süreç içerisinde ne çektiğimi bilsinler,neler yaşadığımı kendileri görsünler istiyordum.

Hemen komidinin ilk çekmecesini açtım ve karşıma çıkan jiletleri aldım. Banyoya girdim ve kapıyı kapattım.

Daha sonrasında küveti doldurdum ve içine girdim.Kıyafetlerimi çıkarma gereği duymamıştım.Kollarımı küvetin iki yanına koydum.Daha sonra bir elimdeki jilete baktım.Bu sefer yakalanmadan kesmeliydim. Yakalanmadan bitmeliydi her şey.

Aylar önceden planlanmış bir sahne. Kafamda onlarca kez oynadı bu sahne. Deja vu yaşıyormuşum gibi adeta.

Sol koluma bakıyorum biraz. Sağ elim,birazdan kanların boşalacağı derinin üzerinde geziyor. Minho'mun beni izlediğini biliyorum. Gözlerini kapatmalı, birkaç dakikaya yanındayım.


Kesiğin verdiği acıyla dudaklarımı birbirine bastırıyorum çığlık atmamak için. Gözümden birkaç damla yaş süzülüyor ve küvetin derinliklerinde gözden kayboldular.

Bu beni engelleyecek mi? Hayır.

Eğer Minho'ya ulaşmanın yolu acıysa,ben buna razıydım. Zaten ruhum ölüydü,bundan daha çok acıtan hiçbir şey olamazdı.


Jileti çektim ve sol kolumdaki uzun dikey kesiğe baktım.Şimdi sıra aynısını sağ kolumada yapmadaydı.

Dayanabilir miydim ki?

Minho'nun acısına bu kadar süre dayandıysam,bunun acısına da dayanırdım.

Jileti bu sefer sağ koluna bastırdım ve hızlıca çektim.Artık acı o kadar fazlalaşmıştı ki dayanamıyordum.

Kollarımı suyun içine sokup kendimi hafifçe suya iktirdim. Nefes alıp verişlerim hızlanmıştı.Bu acı,beni Minho'ya ulaştıracaktı. Sevinmeliydim oysaki.

Kapının açıldığını duydum sonra.Kapıya baktığımda gelenin Chan olduğunu gördüm.Bu  sefer beni kurtaramayacaktı, içimde onun için bir şeylerin koptuğunu hissettim. Şüphesiz üzüntüydü bu vücudumu saran duygu.

Hızlıca yanıma geldi ve beni sıkıca tutup küvetten çıkardı,aynı önceki deneyimimde olduğu gibi. Vücudumdan damlayan su ve kan birleşmişti ve yine olan onun kıyafetlerine olmuştu.

Hızlıca banyodan çıktık ve kapının önüne geldik.Chan hızlıca ayakkabılarını ayağına geçirdi,evin ve arabanın anahtarlarını aldı.


Belli ki diğerlerinin anlaması için çığlıklara ihtiyacı yoktu. Hepimiz evden hızlıca çıkıp arabaya doğru neredeyse uçup bir araya gelmiştik bile. O an bedenimin soğuk koltukla buluştuğunu hissettim.

Birisi saçlarımı okşuyordu ve bu uykumu getiriyordu. Yapmamalıydı bunu,ölüyordum işte, bana yaşamayı özendirmemeliydi. Ölü bir çiçeğin önünde,geri dönsün diye kana kana su içmekti bu.


Zorla bir şeyler söylemek istedim, kelimeler çıkmadı ağzımdan. Nefesim iyice ağırlaşmaya başladı. Minho, kokun geldi burnuma. Gülümsedim.

"Üzgünüm."

Artık tek tük kelimeler çıkabiliyordu ağzımdan.

Son gözyaşlarım gözlerimden ayrılıp,koltuğa düştü. Bunu hissetmek, son gözyaşım diyebilmek ... Uzun süredir bekliyordum bu anı, sana gelmeyi. Hastaneye geldiğimizi hissedebiliyordum.

Ama dayanamıyordum. Sanki uzun süredir tutuyormuş gibi verdim son nefesimi. Ve o an bulutlar kadar hafif olduğumu hissettim.



Arabayı durdurup hızlıca indi Chan. Kapıyı açtı ve Sana indikten sonra arka koltukta küçükcük kalmış bedeni aldı kucağına,bacaklarını kendine çekmiş,ellerini boyun girintisine soktuğu için boynu kan olmuştu.

Tepki, yok.

Eli o anda değdi kucağımdaki bedenin koluna. Soğuk,hem de çok.

Hızlı adımlar ile girdi kapıdan içeri.Sesi çıkmıyordu artık.Düğümlenmişti boğazı. Hem onun,hem Sana'nın.

Arkadan seslenen Changbin sayesinde geldi doktorlar. Chan hala kucağında  sımsıkı tutuyordu onu.

Doktorlar Jisung'u alıp sedyeye koyduklarında ilk kez konuştu Chan evden beri.

"Hayır,bırakmam ben onu.Bırakın ben de geleyim işte. Hem karanlıktan korkar o, elini tutarım yanında."

O an ne diyebilirlerdi ki. Dünya konuşmayı kesmişti sanki, herkes susmuştu.

Oraya,hastanenin ortasına bıraktı Chan kendini. Dayanamazdı.Bu acı,onun kaldırabileceği bir acı değildi, çok büyüktü. Daha önce bu denlisini hissetmemişti.

Ne olduğunu herkes biliyordu içten içe.Doktor onlara doğru gelirken zamanı durdurmak istiyorlar ve alacakları cevabı çoktan biliyorlardi sanki hepsi.


Doktorların cevabı bir iki kere yankılandı havada. Sizde hissettiniz mi nasıl yıkıldığını dünyanın?Sizde hissettiniz mi herkesin içinde kopan ama dışardan görünmeyen fırtınaları?

"Son bir kez,görmek istiyorum onu.Lütfen."

Chan gelen doktora ilettiği isteği ile ayrılırken Sana diğerlerine baktı. Hepsi,şok olmuştu.

Orada yatan beden iki gün önce onlarla eğlenen kişi miydi cidden? Orada yatan kişi, hepsinin enerji kaynağı mıydı gerçekten?

Derken kim bilir kaç dakika geçti,belki 10,belki 100.

Bir ağlama sesi.Hiç duymadıkları,çok farklı bir ağlama sesi.Chan,onların önünde.Ilk defa.

Yığıldı yere Chan. O an orda bedenen sadece Chan yıkılmış olabilirdi,ancak psikolojik olarak tek yıkılan kesinlikle o değildi.


Ve eğer bilmek istediğiniz bu ise,evet Minho ve Jisung buluştu.Minho,sonunda  buluştu bebeğiyle. Jisung,sonunda her şeyinin anlamı ile buluştu.

Onlar için önemli olan buydu,geriside boştu.

Çünkü menekşe,artık sonsuza kadar solmayacak, hatta kokacak, onları birbirine bağlayacaktı.

*the end*

MENEKŞEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin