Tanışma

41 1 0
                                    

Bu güneş çok yakıcı ve dayanılcak gibi değil di. Bedenimden akan terleri hissedebiliyordum. Tanrım sıcağı sevmiyorum? Bilerek mi yapıyorsunuz.. Burada olmak yerine evde temizlik yapmayı tercih ederim , gülmeyin çok ciddiyim.  Lara Yılmaz , beyaz tenim ve siyah saçlarım anlayacaginiz tipik bir türk kızıyım. Neden şu yabancılar gibi klasik sarışın ve mavi gözlü değiliz ki anlamış değilim. Evet genelde kendimle barışık değilim ki benim gibi düşünen birçok insan vardır diye tahmin ediyorum. "Lara hadi gel , Koraylar denize giriyor! ". Bu ses , en yakın arkadaşım Eylüldü. En başından beri bu tatil köyüne gelmek istememiştim. Napıyım işte iki üç baklava , kas falan görürüm diye bi umut geldim. Ama nerdeee.
"Lara?"
"Alp?"
"Lara?"
"Alp dedim?"
"Lara?"
"Kes şunu"
"Kos şono". Tanrım bu çocuk hayatımda gördüğüm en sempatik insan.
Alp, yani kısaca Eylülünki. İkisinde ayrı ayrı seviyorum. Ama ne biliyim , ilişkileri biraz tuhaf. Yorum yapmak veya eleştirmek gibi olmasin ama ikiside birbirini köpekler gibi seviyor ama gurur yapıyorlar buna eminim baş başa kaldıklarında sanki 30 senelik evli çift fakat arkadaş ortamında sus pus. Anlamış değilim cidden. Ya bilerek yapıyolar ya da utanıyolar. Sonuçta siz Laracım e anacım işin gücün yok milletin ilişkisini kurcalıyosun dediginizi duyar gibiyim , ama nabiiim işte işsizim bende. Sevgilimiz yokki söyle beraber tatil köyünun tadını çıkaralım varsa yoksa Alpi , Eylulu , Korayı görüyorum yani. Neyseki Koray , Alp ve Eylül denizdeyken bende biraz soğuk birşeyler alıyım yoksa sıcaktan beyin kanaması felan geçiricem. Bar gibi bölümu olan sütlü kahve renginde ve kumsalın en sonunda olan içeceklerin olduğu kulübe gibi şirin biyere geldim.
"Şey bakar mısınız , bi buzlu limonata alabilir miyim?"
"Tabi hanımefendi" dedi artık barmen midir nedir . Limonatayı aldım ve caddeye yürümeye koyuldum. Buranın en sevdiğim tarafıda cadde boyu incik boncuk satılan şeylerin olması. Mavi boncuklardan dizilmiş kolye dikkatimi çekti. Tam elime alacakken. Telefonum çaldı arayan annem di.
"Lara?"
"Efendim anne?"
"Ne yapıyorsunuz,egleniyor musun?"
"Evet , iyi vakit geciriyorum anniiiş" derken sanki içime fok balıgı kaçmış gibi hissetmiştim ama böyle konuşmak hoşuma gidiyordu. Yani telaffuzu.
"Eylül napıyor?"
"Alp le denizdeler"
"Tamam birşey olursa ara"
"Tamam , öpüyorum bende seni babamada selam söyle hadiii hoşçakalll" dedim ve kapattım. Tam telefonu cebime koyucakken sert bi cisim koluma çarptı ve telefon elimden düştü. Ben yere eğilip alacakken bi el daha uzandı.
"Dur sana yardım edeyim."
"Gerek yok." dedim yüzüne bile bakmadan. Eline telefonun parçalarını alarak "Bu kullanılmaz artık , telafi etmem gerek. Yenisi alsam?" böyle derken çocugun suratına baktım ve ela gözleriyle karşılaştım. "Sorun yok tamam " diyerek bir adım attım. "Ama iyilik yapmak istiyorum?" "Bana iyilik yap ve birdaha araba kullanma tamam " dedim ve hızlıca yürümeye başlayarak kumsala indim. Aslında bu kadar abartmazdim birşeyleri ama sinir olmuştum işte klasik zengin züppe. Kumsala inerken ela gözleri gözümün önüne geldikçe kendime kızdım. Kendime kafa atcaktım ama olmadı ya. Psikolojik sorunlu muyum neyim kendime kafa atmaya caliştim ya. Sanki ilk defa erkek görmüş gibiydim. Bundan di kendime sitemlerim. Eylül ve Alp kumsalda şezlongta uyumuşlardı Korayda hangi kızla bilmiyorum ortalıklarda yoktu. Bende yanlarında şezlong çektim ve dalgarın kıyıya vuruşunu seyrettim. Zaten yorgundum daha 5 dakika olmadan uyumuşum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 13, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YanlışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin