Okuldan çıkmış, eve doğru yürüyordum. Güneş batmaya başlamıştı. Yorgundum, kolum yazı yazmaktan ağrıyordu. Hemen eve gidip dinlenmek istiyordum. Denizin yanından geçerken, güneşe baktım. Çok umut doluydu. Şimdi batacağını herkesin bilmesi ve üzülmesi, ama daha sonra ise tekrar doğacağını bildiği için mutlu olacağını umut dolu buluyordum. Ne kadar muhteşem. Benim gözümde her şey bir umut taşır. Her şeyin içinde bir parça umut vardır. Umutsuzluğun içinde bile. Bunu düşünüp mutlu mutlu ilerlerken, arabaların yanlarında küçük siluetler gördüm. Ne olduklarını anlamadan önüme çıktılar. Bunlar.... Arabik küçük çocuklardı!
Çocuklardan birisi;
"يا ، أخي ، هل لديك ليرة ؟"
"Amin. Ne diyorsun ya, anlamıyorum?"
"أخي أريد مال مالي"
"N----"O sırada yanımdan bir rüzgar esti. Genç ve yakışıklı bir çocuk rüzgar gibi yanıma geldi. Garip bir kravatı ve kafasında bir ahogesi vardı. Cebinden muhteşem bir şekilde bir lira çıkarıp çocuğa verdi. Ve daha sonra;
"خذ هذا. ولكن لا تزعج اي شخص آخر مره أخرى." dedi....
O an.... O his.... O güç.... O umut.... Evet, bunu daha önce hiç yaşamamıştım... Ama biliyordum.. Bu hissi biliyordum... Bunun adı... aşktı!
Bana bakıp gülümsedi. O gülümsediği an kalbimdeki derin duygu iyice arttı. Gülümseyişi... Parlak ve umut doluydu. Ona o anda aşık olmuştum!Ve bununla birlikte bir lira ile tanışma hikayemiz başlamış oldu.