Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
.....
| Hapishane |
Uzun saçlı mahkum oturduğu yerden ayağı kalktığında diğer tüm gözlerin odağı olmuştu. Masanın üzerinde bulunan henüz elini bile sürmediği yemek tepsisini eline almış, hemen odağı olan çapraz masaya doğru ilerlemeye başlamıştı. Gözünü çapraz masada oturan sarı tulumlu mahkumdan bir an bile ayırmıyor, yavaş yavaş o bölgeye doğru ilerliyordu. Herkesin odağının onun üzerinde olmasına rağmen masada sakince yemeğini yiyen kırmızı saçlı mahkum hiç oralı bile olmuyordu. Kısa süre içerisinde masanın önünde durduğunda hala umursamadan yemeğini yiyen adama sahte bir sinirle bakmaya devam etmişti.
"Bana bak." dedi normal bir ses tonu ile adam. Masada sakince yemeğini yiyen kırmızı saçlı adamın beş aylık olduğunu ve bundan daha fazlasını biliyordu fakat belli etmemeye çalıştı. Ona hala bakmayan adama karşı elinde bulunan yemek tepsisini sertçe masaya bırakıp yemeklerin etrafa saçılmasını sağlamış ve ona üstten bakmaya devam etmişti. "Sana, bana bak dedim." dedi dişlerinin arasından tıslayarak.
Buna karşı kırmızı saçlı adam, yemek yediğinden dolayı yağlanmış dudaklarını bir kez yalayıp yemek tepsinin kenarına bıraktığı peçeteyle temizlemiş dudaklarını, ardından tepesinde ona sertçe bakan adama doğru bakışlarını çevirmişti.
"İşte böyle yola geleceksin." ayakta duran adam kavga çıkarmaya meyilli bir şekilde konuşmasını devam ettirmiş, ona bomboş bir şekilde bakan adama yüzünü biraz daha yakınlaştırmıştı. "Genelde hücreden çıkanlar, buraya geldiklerinde kendilerini bir bok zanneder, sen iyi bir çocuksun, seni şimdiden uyarıyorum." dedi tüm mahkumların duyabileceği bir ses tonu ile. Bir kaç mahkum ise kavga umuduyla ayaklanmıştı bile. Ortamın aşırı gergin olması nedeni ile tüm hapishane sessizliğe bürünmüştü.
Kırmızı saçlı adamın hala hiçbir şey dememesi üzerine kaşlarını çatarak yakınlaştırdığı yüzünü geri çekmişti. Bir an dilsiz olduğunu düşündü karşısında duran pürüzsüz yüzlü adamın. "Bir şey desene, dilsiz misin?" dedi bu sefer önceki konuşmasına nazaran sesini yükselterek. Ayakta duran adamın arkasına bir kaç kişi geçmiş ve her hangi bir kavga durumuna karşı hazırlıklı bir şekilde olmayı tercih etmişlerdi.
"Düşünüyorum da," diyerek konuşmaya başladığında kırmızı saçlı adam, artık gardiyanlar dahil herkesin odağı olmuştu. Herkes ciddi bir şey demesini beklerken o ayağı kalkıp sinirli duran adama bakmaya devam etmişti.
