2. Bölüm

96 7 13
                                    

                                                                                         (Günümüzde)

Odama dalan İlayda'nın bağırışları ile uyandım güne. Gözlerimi açmadan öfkeyle bağırdım;

Yaprak : Eğer biri seni vurmadıysa ve kan kaybından ölmek üzere değilsen gebertirim seni! Kızım manyak mısın sen ya! Ne o sabahın köründe?

İlayda : Sus da bi beni dinle.

Yaprak : Ne var?

İlayda : Ayy çok heyecanlıyım!

Yaprak : Valla geliyorlar bana! Söylesene,yoks-

İlayda : Ayağını yanlamasına ağzıma sokarsın.

Göz devirerek devam etti konuşmasına;

İlayda : Yarın akşam Sinan'la yemeğe çıkacağız.

Yaprak : Bu muydu yani? Bi git işine ya!

Umduğunu bulamamış gibi gitti yavaşça kapımı örterek, uykuya dalarken bi anda gözlerim faltaşı gibi açıldı;

Yaprak : Has*ktir! Lan bugün ben atölye ye bakacaktım ya!

Kendime küfürler savururken bi yandan da dolabımdan çıkardığım boğazlı lacivert kazağımı ve siyah kot pantolonumu giymeye çalışıyordum.

Hazırlanmam bitince odamda duran aynaya takıldı gözüm. Dağınık saçlarıma ve şişmiş gözlerime baktım bir süre. Pek böyle şeyler umrumda olmasada hemen saçlarımı düzenli bir şekilde at kuyruğu yaptığımda dudağımada dudak koruyucusu sürdüm. Bir kaç fıs parfüm sıkarken elim bi anda boynumda duran kolyeme takıldı.

Bu onun bana aldığı kolyeydi. "Onun" diye fısıldadım dakikalarca. "Barış'ın" , ayıp bir şey söylemişçesine elimi ağzıma kapadım. İsmini belki yıllar sonra ilk defa söylüyordum.

Ne kadar garipti? Yıllarca demekten usanmadığım isim şimdi bana utangaçlık hissi veriyordu. Birden aklıma bir soru takıldı,
Şimdi gelse karşıma "buradayım işte sana geldim" dese ne yapardım? Bilmem, verecek bir cevabım yoktu. Bu düşüncelerin beni alıkoymasımdan korkarcasına.

Yaprak : Ben çıkıyorum İlayda.

dedim sırtıma aldığım çantamla ayakkabımı giyerken.

İlayda : Ben senle konuşmama kararı aldım.

İki elini birleştirmiş arkası dönük konuşuyordu,

Yaprak : Bende diyordum acaba akşama pijama partisi mi yapsak? Patlamış mısırlar , bitterli çikolatalar... Neyse tamam sen bilirsin. Ben kaçıyorum.

Evden hemen kaçtım. Binadan çıkarken İlayda'nın sesi geldi kulağıma,

İlayda : Gerizekalı! Akşama için ne alıyorsan al! Mısırları ben yaparım. Şimdilik ara veriyorum konuşmamaya! Unutma haa..
Eğer unutursan...

Aklına bir şey gelmemişti. Bu da benim içimden delicesine kıkırdamama neden oluyordu.

İlayda : Unutursan... İlayda diye arkadaşın yok bil!

Gülerek attım kendimi sokağa. Söyleniyordum kendi kendime otobüs durağına doğru ilerlerken . Aptal! 2 dakika ciddi olamıyor  bu kız ya !

O an içimden şarkı dinleme isteği geldi.

Romeo'nun Kırık Kalbi~

Tamam şuanda dış dünya ile bağlantımı kesmenin tam vakti. Kendimi şarkıya kaptırmışken başımı göğe kaldırdım. Yavaş yavaş çiseleyen yağmur yüzüme değerken kendimi durakta otobüs beklerken buldum.

Kolumdaki saate bakarken oflayarak yollara bakıyordum. Biranda çalan kornayla başımı o yöne çevirdim. Arabanın içinden yavaş yavaş ön camın açılmasıyla gözlerimi kısarak baktım. İçinden gülerek bana bakan Ali'yi görünce bi an yüzümde gülümseme oluştu.

Ali : Yine mi geç kaldın?

Yaprak : Evet.

Ali : Nasıl tahmin ettim ama ;)

Yaprak : Ee bana diyorsun da sen geç kalmışsın.

Ali : Desene aynı kaderdeyiz. Senin otobüs gelmeyecek gibi.

Yaprak : Yok ya gelir birazdan sen git geç kalma daha fazla.

Ali : Boşver sen beni , gel hadi nazlanma.

Yaprak : Tamam ama...

dedim baş parmağımı tehditkar şekilde saklarken

Yaprak : Bir daha bu senorya ile karşılaşmayacaksın! Çünkü bugünden sonra bir daha asla geç kalmayacağım.

Dediğim sırada da ön kapıdan arabaya bindim.

Ali : Bu dediğine sen inanıyor musun?

Yaprak : Tabiki de :)

Başımı arkaya yasladığımda cama vurmuş yağmur damlalarını saydım. Aklıma Ali ile ilk tanıştığım gün geldi. Tam 2014 senesiydi. Ondan , Barıştan ayrıldığımın 3. yılıydı. O zamanlar harabe gibiydim. Şimdi de o zamandan bi farkım yok ama o zaman daha kötüydüm...fazla fazla...

Kendimi gece yürüyüşlerinde , gün gün barlarda buluyordum. Sanırım çarşamba günüydü yine gece yürüyüşündeydim. Kaldırıma oturmuş onu düşünüyordum. Herhalde Ali'de beni evine giderken görmüştü. Gelip yanıma oturdu ve konuşmaya başladı,

                                                                                              ( 12.09.2014)
 
Ali : Çok mu aşıktın?

Yaprak : Hı?

Ali : Yanlış anlama ama bir kaç dakikadır seni izliyorum.
"Çok sevdim ben seni , kendimden vazgeçecek kadar...Senin uğruna ölecek kadar." diyordun.

Yaprak : Evet çok sevdim ben onu kendimden vazgeçecek
kadar...Onun uğruna ölecek kadar.

Ali : İstersen dinleyebilirim.

. . .

                                                                                 



Küllerimdeki AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin