Dağ Evi #4#

3.3K 163 70
                                    

Flashback
Ls: Jungkook? İyi misin?

Dememle beni kendine çekip dudaklarını dudaklarımla birleştirmesi bir oldu. O gözlerini kapatmıştı. Ben ise şok olmuş bir şekilde ona karşılık vermiyordum.
Sonra ne olduğunun farkına vardım ve bende Jungkook'a karşılık vermeye başladım. Sevinmiş olmalı ki beni kucağına oturttu. Gözlerimi kapatmış, zevk almaya başlamıştım. Nefesimiz tükenene kadar öpüştük. Birbirimizden ayrıldığımızda. Hala Jungkook'un kucağında oturuyordum. Bana şaşkınlıkla bakıyordu.

Jk: Şimdi anladın mı beni nasıl hemen azdırdığını?
Ls: Evet Jungkook çok iyi anladım.
Jk: Güzel. Çünkü şu an daha da azdım ve Dağ evine gidince olacaklardan ben sorumlu değilim!
Ls: Biz dağ evine mi gidiyoruz?
Jk: Seni nereye götüreceğini sandın acaba!
Ls: Of tamam. Ben yerime geçiyim o zaman.
Jk: Keşke böyle kalabilsek Lalisa Monaban
Ls: Keşke Jeon Jungkook

Flashback end

Yerime geçtim ve dümdüz önüme bakmaya başladım. Utançtan kırmızının her tonuna döndüğümden emindim. Jungkook'a utanmış olmalı ki hiçbir şey demeden arabayı çalıştırdı ve yol boyunca hiç konuşmadık. Yaklaşık yarım saat sonra ormanda bir dağ evinin önüne gelmiştik. Ev lükstü ama eski bir havası vardı. Jungkook arabayı durdurdu ve bana baktı. O bakışlarıyla beni etkisine alırken ben ona aşık aşık bakmaktan kendimi alamıyordum.

Jk: İnelim mi?
Ls: Olur.

Aşağıya indim ve arkadaki eşyalarımı aldım. Jungkook eşyalarımı çoktan almış kapını önüne gelmişti. Cebinden anahtarı çıkardı ve birkaç çevirmeyle kapıyı açtı. Vay canınaaa, içerisi çok iyiydi. Hemen içeri girdim ve evi izlemeye koyuldum.

Jk: Beğendin mi?
Ls: İnanılmaz! Çok güzel burası Jungkook. Hayatımın sonuna kadar burada yaşayabilirim.
Jk: İstersen yaşarız.

Dediği sözle ona döndüm. Ve bir kaç adım atıp aramızdaki mesafeyi kapattım. Şu an çok yakındık. Ve benim verdiğim cevap şu oldu" Çok güzel olurdu Kookie"
Dememle Jungkook dudaklarıma kapandı. Ona hemen karşılık vermeye başladım. Öpüşmemiz gittikçe tutku doluyordu. Bacağımdan tutup beni havaya kaldırdı ve bende bacaklarımı onun beline doladım. Elleri kalçamdaydı. Yavaş yavaş yürümeye başladı. Dudaklarımızı birbirimizden ayırmadan bir odanın önünde durdu ve kapıyı açtı. Burası tahminimce yatak odasıydı. Beni yatağa yavaşça yatırmasıyla aklımdaki deli soruların cevabını bulmuş oldum.
Ellerini yavaşça kazağımın içinden sokup bellerimi okşamaya çoktan başlamıştı. O yumuşacık elleri beni azdırıp, rahatlatmaktan başka bir şeye yaramıyordu. Ben ellerimi onun yumuşacık saçlarında gezdiriyordum.
Ellerini yavaşça pantolonumun içinden sokup kalçamı sıktığında ağzımdan şiddetli bir inlemenin kaçmasına engel olamadım. Ellerini yavaşça pantolonumdan çıkarıp kazağımı yukarı kaldırmaya başladı. Ellerimi yukarı kaldırıp, kazağımı çıkarmasına yardım ettim. İçimde siyah, dantelli bir südyen vardı. Elleri göğüslerimi çoktan sıkmaya başlamıştı.

Jk: Korunmalıyız!
Ls: Hı hı
Elimden tutup bana bir prezervatif verdi. Korunduktan sonra yatak odasına geri döndüm ve Jungkook çoktan soyunmuş beni bekliyordu. İşte beni baştan çıkartan ikinci hamlesi bu olmuştu. Altımdaki pantolonu çıkarmamla şok olmuştu.

Ls: Bunu sen istedin Jeon Jungkook!

Ona doğru yavaş yavaş yürüdüm ve yatağa doğru ilerledim. Sırt üstü uzandığından işim daha kolaydı. Altımda kilodum olduğu için rahatça hareket edebiliyordum. Yatağın üzerine çıktım ve kucağına oturdum. Ellerini tutup kilodumun üstüne getirdim ve kilodumu çekiştirip, çıkarmasını sağladım. Şaşkın olduğu her halinden belliydi.

Ls: Hey! Bunu sen istiyorsun. Şimdi ben yapınca neden şaşırıyorsun acaba?
Jk: şimdiden özür dilerim Lisa.
Ls: Niçin?
Jk: Canını yakacağım için!

Diyip kilodumu yırtıp attı. Penisini kızlığımla hizzalayarak beni birden yukarı, aşağı yapmaya başladı. İnlemelerimize engel olamıyorduk. Ben yukarı aşağı yaptıkça o dahada tahrik oluyordu. O şeyi içimde ilk defa hissediyordum ve şimdiden emindim ki ben bu hissi çok fena özleyecektim. Ama en çok bu hissi Jeon Jungkook ile yaşamayı özleyecektim. Bir süre sonra beni altına aldı ve 2-3 defa pozisyon değiştirdik. En son Jungkook dayanamayıp. Kızlığımı yalamaya başladı. İnlemelerim tüm odada yankılanıyordu. Jungkook ve ben ter içinde kalmıştık.

Ls: Ahh Jungkook yav-yavaş!
Jk: Kendime engel olamıyorum Lisa. Tadın çok güzel.
Ls: Ahhh çok gü-zel. Devam ett!
Jk: İstediğin kadar! Mmmm
Ls: Ihh mmm.

Jungkook yukarı doğru çıktı ve penisini ağzıma doğrulttu. Ağzıma alıp yalamaya başladım. Hırıltıları arasında sadece " Devam et" dediğini duyabiliyordum. Bir süre sonra yorulup yatağa yattı ve bende yanına uzandım. Kolunun üstünde uzanıyorudum. İkimizde çırıl çıplaktık. Yatakta uzanmış, boş boş, sessizce duvara bakıyorduk.

Jk: Biraz dinlenmeliyiz birtanem. Daha şarkı yazıcaz.
Ls: Haklısın. Biraz uyuyalım.
Jk: Hı hı.

Tam ayağa kalkıp üstümü değiştirecektim ki Jungkook kolumdan tutup beni kendine doğru çekip arkadan sarıldı.

Jk: Böyle uyuyalım.
Ls: Ama üşüyorum.
Jk: Ben seni ısıtırım.
Ls: Hasta olursam bana sen bakıcaksın ona göre.
Jk: Hasta olman için sabırsızlanıyorum.
Ls: Yaaa! Uyuyalım boşver şimdi bunları.
Jk: İyi uykular bir tanem.
Ls: İyi uykular benim prensim.

Diyip ikimizde kendimizi uykunun kollarına bıraktık...

2 saat sonra

Gözlerimi açtığımda yatakta tek başınaydım. Ayağa kalktım ve valizimden İç çamaşırıyla kıyafetlerimi çıkartıp, giydim. Odadan çıktım ve yemek kokularının geldiği mutfağa doğru yürümeye başladım. Karşımda ultra ultra tatlı bir Jeon Jungkook duruyordu. Elindeki iki tabaktan birinde waffle hamurları, diğerinde ise çeşit çeşit meyveler vardı.

Ls: Jungkook? Bu saatte waffle mı yenir?
Jk: Ne varmış ki saatte?
Ls: Saat akşam 8. Farkında mısın?
Jk: Evet?
Ls: Benim diyet listeme uymam lazım.
Jk: Ya bir şey olmaz. Bir yandan yiyicez. Bir yandan şarkı sözü yazıcaz.

Diyip odayı aydınlatan şöminenin tam önündeki bordo koltuğa oturup tabakları yanındaki küçük sephaya koydu. Eliyle arkasından bağladığı önlüğünün düğümlerini açıp çıkarttı. Üzerindeki krem rengi boğazlı kazağı ve altındaki siyah, dar, yırtık pantolonuyla mükemmel bir uyum içerisindeydi. Siyaha yakın tondaki orta uzunlukta olan saçları her zamanki gibi öne geliyordu. Daha uzaktan bakılınca bile saçlarının ne kadar yumuşak olduğu anlaşılıyordu.
Benim onu izlemiş olduğumu fark etmişti. Ve aynı şekilde oda bana bakıyordu.

Jk: Başlayalım mı?
Ls: Hı? Tamam.
Jk: Al bu kağıda yazmaya başla bende waffle'ların üzerine meyve koyıyım.
Ls: Tamam.

Kağıdıma yazmaya başlamıştım. Konumuz iki aşığın ayrılmasındaki pişmanlığı dile getirmesiydi.
Jungkook' da yazmaya başlamıştı. Yaklaşık bir saat sonra benimle konuştu.

Jk: Bitirdiysen başla okumaya.
Ls: Bitirdim ama önce sen oku.
Jk: Başlıyorum.

Sıra sıra okuduk. O daha güzel yazmıştı. Benimde bazı sözlerim güzledi. Benimkilerle onunkileri karıştırıp, güzel sözler elde etmiştik. Ama benim sadece şu anlık ezberimde olan söz, Jungkook'un sözüydü.

" Eğer gözlerinde kaybolmak suçsa,
Ben dünyadaki en büyük suçu işledim"

      Jeon  Jungkook-Lalisa Monaban











Hiç okunmuyor. Bu gidişle kitabı çok erken bitereceğim. Jenlisa kitabı ister misiniz?



GİRDAP(idol)LizkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin