Uyandığımda gözlerim yanıyordu. Ağlamıştım tüm gece boyunca. Ben ilk defa kendimi huzurlu hissediyorum. Ailem öldüğünden beri hiç bu kadar huzurlu olmamıştım. Mutluydum. Dün eski sevgilim tarafından kaçırılmış olsamda mutluydum. Çünkü -fazla tanımasamda-güvendiğim, yanımda olan birisi var. Ona karşı birşeyler mi hissediyorum acaba? Diye düşünsemde böyle birşeyin olması imkansız. Ona duyduğum şey sevgi değil tammamen minnettarlık duygusu. Uzun zamandır kendimi güvende hissetmemiştim. Yüzümde kocaman bir gülümsemeyle yataktan kalktım. Lavaboya gidip yüzümü yıkadım. Gözlerim hala yansada fazla sorun etmemeye çalışarak lavabodan çıktım. Üstüme birşeyler geçirip aşağı indim. Mutfağa girdiğimde Umutun mükemmel bir sofra hazırlamış olmasını diledim fakat gördüklerimle kahkaha atmam bir oldu. Umut kahvaltı hazırlamaya çalışmış ama becerememişti. Yerde kırılmış yumurtalar, Umutun yüzü un ile kaplı,katı meyve suyu sıkıcağındaki bütün meyve suları yere dökülmüştü.
"Bu kadar beceriksiz olduğunu bilmiyordum" dedim kahkaha atarak. Sinirli bir şekilde bana bakıp " sana kahvaltı hazırlayanda kabahat zaten. Yapmıcam bir daha" diyerek çocuk gibi kollarını göğsünde birleştirdi. Yanına gidip "tamam ya birşey demedim. Hadi git yüzünü yıka. Un ile ne yapmaya çalıştın merak ediyorum" diyerek kahkaha attım. Beni takmayarak gitti. Etrafı hemen topladıktan sonra kahvaltı hazırlamaya başladım.
"Bu kadar becerikli olduğunu bilmiyordum" kapının ordan bakıp gülerek. "Çok konuşmada gel yardım et. Imm yada vazgeçtim bence orda kalsan iyi olur mutfağı tekrar toplamak istemiyorum" dedim yine kahkaha atarak. Umutla uğraşmak çok iyiydi. " sana bir daha yardım etmicem hıh görürsün sen." deyip içeri gitti. Çocuk gibiydi.
***************
Kahvaltı bittikten sonra sofrayı toplamayı umuta bıraktım. Tam koltuğa oturcağım sırada kapı çaldı. Umut mutfaktan bir anda çıkıp " ben bakarım. Sen yukarı çık" dedi. Hızlı bir şekilde yukarı çıktım. Kim gelmişti ki. Emremiydi acaba. Kötü şeyler düşünmemeye çalışarak beklemeye başladım.
Bir süre sonra odamın kapısı açıldı ve içeri Umut girdi. Kaşı ve ağzı patlamış kanlar akıyordu. Boynundada çizikler vardı.
"Noldu sana? Gelen kimdi?" diye sordum endişeyle.
"Önemli birşey değil. Gelen Emreydi" dedi geçiştirmeye çalışarak. Ama nedenini öğrenmem gerekiyor. Çünkü benim yüzümden bu halde.
"Nedenini öğrenmek istiyorum Umut. Benim yüzümden bu haldesin. Ve önemli birşey değil mi diyorsun? Hayır. Önemli." sesim biraz sert çıkmıştı. Önemsemedim. "Tamam söylicem ama önce şu yaralara pansuman yapar mısın?"
"Tabiki" dedikten sonra odadan çıkıp lavaboya gittim. Batikon ve pamuk aldıktan sonra odaya geri döndüm.
Pansumanı yaparken Umutun yüz ifadelerinden canının yandığını anlayabiliyordum. Sonunda bittiğinde elimdekileri geri götürdüm. Sorduğum sorunun cevabını almak için odaya geri döndüğümde Umutun yatağa yapmış ve uyumuş olduğunu gördüm. Uyumadığını biliyordum bu yüzden sesli bir şekilde "Benden böyle kurtulamazsın Umut" dedikten sonra odadan çıktım. Aşağı inip Umutun yarım bıraktığı mutfağı topladım. Koskoca evde tek başıma yapacak bir şeyler ararken telefonum çaldı. Gizli numara. Telefonu açıp açmamak arasında ikilemde kalsamda telefonu açıp karşı taraftakinin konuşmasını bekledim.
"Merhaba Eylül nasılsın" cevap vermedim. Çünkü bu Emreydi.
"Umutun yeni halini beğendin mi? Senin için yaptım. Nasıl olmuş? Bence daha fazla dağıtmalıydım yüzünü neyse bir dahakine yaparım artık." "sakın Emre. Sakın. Lütfen ona zarar verme." " Aoov yoksa küçük meleğimiz aşık mı oluyor? Kıyamam sana yaa. Senin yaşadığın her dakika her saniyede Umuta zarar vermeye devam edicem. Umut, sen yaşadığın sürece acı çekecek. Ne zaman ölürsün, amacıma ulaşırım o zaman Umut eski hayatına geri döner. " " Emre saçmalama. Zarar verilecek kişi benim o değil. Ayrıca bunun aşık olmayla bir alakası yok." " peki küçük hanım bir şartım var. Umutu çok seviyorsan ona zarar gelsin istemiyorsan o evden gideceksin. Aksi halde Umutun canı bugün yandığından daha çok yanar." deyip telefonu kapattı.
Telefon kapanır kapanmaz yukarıdan bağırma sesleri geldi. Aceleyle yukarı çıktığımda Umutun kanlar içinde yerde yattığını gördüm ve karşısında Emre vardı. Elinde de bıçak.
"Sana yardım edecek kimse yok Eylül. Umutu nasıl hastahaneye götüreceksin? Evin adresinide bilmiyorsun. Zavallı Umut ölmeye mahkum." dediğinde yere çökerek ağlamaya başladım. Hepsi benim suçum. Benim yüzümden Umut şuan bu halde.
"Ağlayıp durma.! Eğer bu evden şimdi gidersen Umutu hastahaneye götürürüm. " " tamam. Tamam gidiyorum. Lütfen. Lütfen hastaheneye götür onu lütfen." diye yalvardım. "Tamam götürücem"dedi. Sonra ekledi " hadi git."
Ayağa kalkıp yerde yatan Umuta son kez baktım. Çünkü biliyordum. Buradan çıktığım anda beni öldüreceklerdi.
Evden çıktığım anda biri havaya 2-3 kez ateş etti. Karşımda Emre vardı. Yanında ise yerde yatan Umut. Silahı Umuta doğru tuttu ve ateş etti. 1.2.3.4.5! Tam 5 yerinden vurdu onu. Sıranın bana geldiğini biliyordum. Tam bu sırada silahı bana doğru çevirdi ve tetiğe bastı.
*******************
Çığlık atarak uyandım. O kadar çok korkmuştum ki sağ elimi sıkı bir şekilde sıkmışım. Tırnaklarımın tenime geçtiğini hissediyordum ama birşey yapamıyordum. Donmuştum sanki. Kendi ölümümü ve Umutun ölümünü görmek çok kötüydü.
Odaya Umut girdi. " ne oldu. İyi misin" diye sordu endişeyle. Yatağın kenarına oturmuştu. Bir anda sarıldım. Çok sıkı sarılmış olmalıyım ki " beni bu kadar çok sevdiğini bilmiyordum. Ama biraz daha sıkarsan böbreklerim çıkacak" dedi. Gülerek geri çekildim. " özür dilerim. Bir anda oldu kusura bakma" dedim
"Sorun değil. Sanırım yine kabus gördün" dediğinde yüzüm birden asıldı. Gördüklerim aklıma geldi. " ne olursa olsun beni bırakma olur mu? Tek güvendiğim sensin" dedim bir anda. Ben hiç böyle şeyler söylemezdim. Ama korkuyorum. Ailemi kaybettiğim gibi Umutuda kaybetmek istemiyorum.
Umut şaşkın ifadesiyle " T-tamam " dedi.
Sonra gülerek bana dönüp " hadi üstünü değiştirde aşağı in mükemmel bir sofra hazırladım." dedi.
"Sen beceriklimisin?" diye saçma bir soru sordum. Bunun üzerine kahakaha attı " tabiki" dedi ve odadan çıktı.
Gördüklerimin kabus olduğunu kendime defalarca hatırlatıp yataktan kalkttığım sırada yerde kan gördüm. Kanın olduğu yer kabusumda Umutun yerde kanlar içinde yattığı yerdi.