Multimedia'da Baran var.
Sabah alarmın sesiyle uyandım, okulun ilk günüydü. Geceden banyo yaptığım için kalkar kalkmaz banyoya girdim elimi yüzümü yıkayıp saçlarımı taradım. Odama geri döndüm ve kalın kapaklı gardırobumun içinden, siyah hırka, siyah gri harflerle 'RAP' yazan bir tişört, siyah dar paça pantolon alıp kapakları kapatıp sütyen çekmecemden, siyah sütyenimi alıp giyindim, çıkarttıklarımı da giyindikten sonra 2 dakikalık karma makyajımı yapıp Dünya'nın boğucu beyaz odasına girdim. "Günaydın abla, ben çıkıyorum. Dolunay Abla beni okula bırakacak. Tost yaptım sana da. Görüşürüz, seni seviyorum." yanağımı öptükten sonra "İn ayakkabılarını giyin geliyorum ben." Odama geçtim 10 lira çıkartıp merdivenlerden "Dünya!" diye seslendiğimde merdivenin altına geldi, parayı atıp "Dikkat et kendine, birşey olursa, biri tek şey söylerse bana haber ver." tembihlediğimde "Peki" diyip kapıyı kapattı.
Mutfağa gidip tostomu yedim, odama çıkıp dişlerimi fırçaladım, anahtarları, paramı, telefonu, kulaklığımı alıp indim.
Siyah parlak botlarımı giyinip, tişörtümdeki yazıyla aynı olan beremi takıp arabaya bindim.
Bahçeye girdim, Balay ben ve Baran da bakışlar gidip geliyordu, bizimkilerlin yani Baran'ın tayfasıyla benim tayfam aynı çardağa oturmuş sohbet ediyordu. Baran'ın yanına oturduğumda 'Günaydın' dediler. Başımı sallamakla yetinip Baran'a döndüm. Çarpık gülümsemesiyle bana bakıyordu aynı gülüşü ona attım. Grubumuza tekrar döndüm. 12 kişiydik.
Baran'ın tayfası Baran ile birlikte 7 kişiydi, 3 kız 4 erkek; Perlin, Pelen, Sima, Doğu, Akın, Ulaş. Perlin ve Pelen ikizdi ve birbirleriyle asla anlaşmalazlardı. Sima çok az konuşan, ama konuştuğunda öyle bir konuşurdu ki. Sima hepimizden daha psikopattı. Babası öldükten sonra annesi kızının yaşında erkeklerle sürtmüş durmuştu. Doğu grubun haber kaynağı ve en çapkınıydı, Sima'yı seviyor bunu her fırsatta belirtiyordu ama Sima ona çapkınlığı yüzünden güvenemiyordu. Akın gruptaki en normal insandı, inek öğrenciydi, kötü işlerle işi olmazdı. Ulaş ise her boka bulaşan, soğuk espiriler yapan ama sevimli bir tipti.
Benim grubum ise 2 kız 3 erkekten meydana geliyordu; Dolunay, Barış, Tuna, Sinan. Dolunay'la Adnan Abi bizi yanına aldığında tanışmıştık, Barışla o zamandan beri birbirlerini seviyorlardı. Barış annesinin ölümüyle ve babasının şiddet göstergesiyle evden kaçtı, Tuna'ya amcası bakıyordu ama yengesi Tuna'dan nefret ettiği için bizimle geldi. Sinan'lada sokakta tanışmıştık. Barış, Tuna, Sinan ve ben Adnan Abi'nin olmayan çocukları gibiydik.
Zil çalınca sınıfa geçtik. Özel bir istekle hepimiz aynı sınıftaydık. Yerime ilerleyince bir kızın Baran ve benim yerimde oturduğunu gördüm. "Kalk." dedim bıkkınca, her sene aynı olay oluyordu. Yeni kızlar ya da erkekler böyle yerimize oturuyor sonra özür dileyip kalkıyordu. "Kalkmıyorum? Tapulu malın mı? Sürtük gibi arkana toplamışsın erkekleri? Kalkmıyorum kızım? Orospu." deyip saçlarını savurdu. Bizimkiler kızın üstüne yürüyordu ki sınıfın kapısından cılız bir ses duyduk. "Lütfen ona birşey yapmayın. Kuzenim adına özür dilerim. Mişa lütfen ona za-" sesini kızın burnundan çıkan ses durdurdu. "ULAN AMINA SOKTUĞUMUN KIZI; HEM GELİP YERİME OTURUYORSUN HEMDE BANA OROSPU DİYORSUN. ANANI SİKERİM LAN SENİN. BU SAÇLARINI VARYA DERİNDEN KALDIRIRIM. MADEM GÖTÜNE ÇOK GÜVENİYORSUN, BİZİM BARDA BU AKŞAM!" Kafasını durmaksızın sıraya vuruyordum. Elimi çekip "Mişa yeter." dedi Baran.
Özür dileyen sıska kız gelip kuzenini kaldırmıştı. "EEE? BU MASA BÖYLE Mİ KALACAK? KANLI KANLI? TEMİZLEYİN LAN ŞURAYI." 2-3 kız ıslak mendille temizledikten sonra oturdum. Bizim sıranın önünde toplanmış tayfamız çok... bilmiyorum. Aile gibiydik. "Ayy okula bi orospu gelmiş, öğretmenmiş. İsmi Yelda." Pelen'in sesiyle ona döndüm. Doğu " Ooo gençler şimdiden 100 düşüyor sınav notlarınız. Kadın benimdir." dedikten sonra Sima'ya döndü. Eminim Sima kadını çiğnerdi. Sima, Doğu'ya 'Yap da bir göreyim' bakışı atıp bana döndü "Sen şu kızı ne yapacaksın?" Hangi kız lan? Ha şu. "Barda göreceksiniz. O değil ben uyuşturucu almadım. 1 saat sonra kriz gelir, eve gidip almam uzun sürer Ulaş var mı yanında?" dediğimde kahkaha attı, "Ooo olmaz mı güzellik, ama şırınga var. Uyar mı?" Uyuşturucu olsun ne olursa olsun. "Ver." Ince şeffaf pilastiği koluma sıkı sıkı bağlayıp sıranın altından koluma enjekte ettim. Uyuşan bedenimle gülümseyip pilastiği ve şırıngayı Ulaş'a verdim.
Akın sessizdi, normalde bunu yaptığımda kızardı. "Akın, bak bakayım bana. Ne oldu?" Akın kafasını çevirip bana baktı. "Sanırım aşık oldum." Tepkim taktire şayandı.
Akın bile aşık olmuşsa, bilmiyorum ne yapardık. Derse tanımadığım orospu kılığında bir öğretmen gelince Pelen bana ağzını oynayıp 'Yelda' dedi. "Evet yavrularım, ben ingilizce öğretmeniniz Yelda Bahar. 26 yaşında, bekarım ve bu sene mezun oldum." dediğinde Yelda'yı tanıdım. Bizim barda striptiz yapan orospuydu. "Striptizci Yelda?" dediğimde "Mişa!" deyip yanıma geldi. Orospu olmasa iyi kızdı. "Naber Mişa?" Baran da Yelda'yı tanımıştı ki beni belimden tutarak yanına çekti. Yelda lezbiyendi ve bana aşırı yavşardı. Benden önce Baran "Sana ne Lez Yelda?" Bizimkiler kahkahayı bastığında bende güldüm. Baran'a döndüğümde kulağıma eğilip "Gülme öyle, erkekleri geçtim Yelda sana kötü kötü bakıyor. Sikerim." İnada gülmeye devam edince elimden tutup kaldırdı, sınıftan çıkana kadar ses çıkarmadım.
Çıktığımızda şans ya bizi elele Balay gördü. Umursamadan Baran'ın peşinden bahçeye çıktım. İnanın öyle oturduk. Birşey yapmadan öylece oturduk.
Okul çıkışında şu burnunu kırdığım kızın kuzeni yanıma gelip "Bara geleceğiz." diyip gitti. Gülümseyip garaja geldik. Arabalara dağılıp bizim bara geldik. İçeriye girdiğimde bizimkilere dönüp "Ben odama çıkıyorum, Dünya'yı okuldan alın." diyip odama çıktım. Buradaki küçük siyah dolabımı açıp siyah göbek üstü tişört, siyah şort, siyah Nike alıp giyindim. Yatağımın yanındaki komidinin ilk çekmecesinden şarj cihazımı alıp telefonumu taktım. Geri dönüp uyuşturucu, sigara, çakmak aldım. Küçük buzdolabından bira çıkarttım.
Yatağa oturup pilastiği koluma bağladım, şırıngayı koluma batırdıktan sonra vücudumdaki rahatlamayı hissettim. Plastiği çıkarıp yatağa attım biramdan bir yudum alıp sigaramı yaktım. Sigaram ağzımda kum torbasına yumruk, tekme geçiriyordum.
Kum torbasıyla işimi bitirip duşa girdim. Siyah tişört, siyah şort, siyah Adidas ayakkabılarımı giyinip saçlarımı sıkı at kuyruğu yapıp bara indim aşağıya ring kurmuşlardı. Kız pişkin pişkin sırıtıyordu. Okulun hepsi buradaydı ve daha fazlası.
Ringe çıktığımda suratımda o kadar pis bir sırıtış vardı ki. Hep dövüşlerimde karşımdaki babam gibi vururdum. Ama bu kıza öyle davranmayacaktım.
Ringe çıkınca büyük alkış tufanı koptu ve artık gelenek haline gelmiş siren sesiyle kızın karnına dizimi geçirdim. Yumruğumu kafasına geçirdiğimde kız yere yığıldı. Bu kadar mıydı? Hadi ama?! Tam yüzünün ortasına tekme geçirip aşağı indim.
Ulaş'a "Hap at." dediğimde cebinden çıkarıp attı. İçerek masaya geldim. Konyak, votka, bira, şarap, shotlar masaya diziliydi. Şişeyle şarabı alıp kafama dikledim. Baran'a dönüp "Sigara versene." dedim. Cebinden sigarasını çıkarıp bana verdi, alırken geri çekti, tekrar uzandım tekrar çekti. 4 kere daha devam ettikten sonra artık kırmızı koltuklarda havalanmıştım.
Baran'ın kucağına düşünce, çok yakındık. Miğdemde şu kelebek şeyleri değil de filler tepiniyor gibiydi. Beni çekip öptüğünde, barın o basınçlı sesi kesilmiş, insanlar yok gibiydi. Balay neredeydi? Balay'ı düşününce ayrıldım. Baran eğilip kulağıma fısıltı halinde söyledikleriyle yüzümde salak aşıklar gibi bir gülümseme oluştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günahkar
RomanceSekiz yaşında babası tarafından tecavüz edilen, gene babası yüzünden annesi ölen bir kız. Annesi ve babası olduğu halde sahipsiz büyüyen bir erkek. Siyah'ın Kral ve Kraliçesi'nin hikâyesi. Ortada masum bir kız yok. Aksine vicdansız, ateist, mozaşi...