Jennie hazırlandı, saçlarının uçlarını kıvırdı. İçinden ne kadar gelmese de çirkin görünmek istemezdi.
Kendinden emin olduğunda son kez aynaya baktı: Daha fazla oyalanma şansı yoktu.
♤
Şoförün kapısını açmasına karşı şirin bir gülümseme sunup arabaya bindi. Kulaklıklarını takıp kafasını cama yasladı, tek dileği Prensesin iyi birisi olmasıydı. Telefonunu çıkarıp internetten prensesi araştırdı, yüzü ve giyim tarzı aşırı güzeldi. Fotoğraflarda gezerken şoförün kapısına yaklaşmasıyla panikleyip ekranı kitledi. Teşekkür ederek arabadan indi ve içeri adımladı.
Mekan seçimi hoşuna gitmişti, elit bir lokanta olmasının dışında dekoru da göze hitap ediyordu. Paltosunu almaya gelen çalışana içten bir gülümseme sundu ve paltosunu uzattı. "Prenses Lalisa sizi içeride bekliyor efendim." İçeri geçtiğinde mekanın boş olduğuna şaşırdı. 'Magazincilere laf olmak istemediği için mekanı kapattırmıştır, benim için değil ya' diye düşündü Jennie, boş hayaller kurup üzülmek istemiyordu.
İlerledikçe en güzel masada menüyü izleyen prensesi fark etti, masaya yaklaştı ve bekledi, prenses kafasını kaldırmayınca boğazını temizledi, sonunda tepki gelmişti:
"Geldiğini görebiliyorum, otur."
Jennie küçük çaplı bir şok geçirdi ama ses etmeyip oturdu, bu ne kabalıktı? En azından kalkıp elini sıkmayı deneyebilirdi. Prensesin yüzünü görmeye çalışıyordu ama prenses menüyü hâlâ indirmemişti. Jennie rahatsız olmaya başlıyordu, belki de ilk adımı o atmalıydı...
"Beni bağışlayın ama bunun bir tanışma yemeği olduğunu sanıyordum."
Sonunda menüyü bırakıp göz teması kurmayı başarabilmişlerdi. Jennie kızardığını hissediyordu.
"Sevdim."
Jennie beklemediği cümleyle kaşlarını kaldırdı: "Afedersiniz, neyi sevdiğinizi sorabilir miyim?"
"Tarzını."
Jennie gözleri kısılana kadar gülümsemişti. "Teşekkür ederim, sizin tarzınız da çok güzel..."
"Hadi ama Jennie, kimse sana naziklik ödülü vermeyecek!"
Jennie kaşlarını çattı, nazik olmaya çalışmıyordu, bir prenses gibi davranıyordu. Lalisa konuşmaya devam etti: "Burada baş başayız. Kimse saygı ifadeleri kullanmadın diye seni aşağılayacak değil."
Jennie tepkisiz kalmayı tercih etmişti.
"Pekâlâ direkt konuya geçiyorum, beni zaten biliyorsundur. Yakında Krallığı ben yöneteceğim ve senin de eşim olmanı istiyorum. Bana aşık olup olmaman umrumda değil. Buraya geldiğine göre bunları kabul ediyorsundur zaten." Jennie dudaklarını ısırdı, sormak istediği sorular vardı, tam derin bir nefes alıp konuşmaya başlamak üzereydi ki garson gelmişti. Jennie Lalisa ne isterse onu isteyecekti, bir an önce sormak istiyordu.Garsonun ilerlemesiyle Lalisa boğazını temizledi;
"Bir şey diyecek gibi gözüküyordun?"
Jennie hızlanan kalbini yavaşlatmak amacıyla derin bir nefes aldı.
"Neden bizi seçtiniz? Bir sürü krallık, bir sürü prenses ve prens var."
Lalisa bu soruyu bekliyormuş gibiydi, küçük bir kahkahadan sonra cevapladı:
"Birincisi, sizi değil seni. İkincisi , seçmek nasıl bir kelime böyle? Sen kendini ne olarak görüyorsun, oyuncak mı? Seni seçmedim, seni istedim ve babanı tanıdığım için bu teklifle karşısına çıktım. Ayrıca bunun siyasi açısı bana pek fayda katmıyor, yeterince zengin bir krallığımız var. Prensler de zaten ilgimi çekmiyor." Jennie'nin kırmızı yüzü ile gülümsemesi genişlemişti. Sonunda ona hak ettiği gibi davranan kişiyi bulduğunu düşündü, üzerindeki gerginlik hafiflemişti."Ne o prenses, sana hiç doğruları söylemediler mi?"
Jennie kızarmış yüzünün daha da kızardığını hissetti, hızla elleriyle yüzünü kapattı. Çocuk gibi göründüğünden emindi ama engel olamamıştı.
"Belli ki söylememişler."
Lalisa Jennie'nin uzun ince parmaklarını kavrayıp elini aşağı indirdi.
"Evleneceğimizin farkındasın değil mi?"
Jennie onunla alay eden bu kadına kaşlarını çatarak bakmaya başlamıştı ki elindeki tabaklarla garson görüş açılarına girdi.
Ellerini çekip dikleşen Lalisa ile aynı anda Jennie de dik oturup ellerini dizlerine yerleştirmişti.Jennie, sanki az önce hiç bir şey olmamış gibi konuşmaya karar vermişti, direkt olay çıksın istemiyordu.
"Telefon numaranı alabilir miyim?"
Lalisa, Jennie'den gelen anlık soruyla afallamış ve beklemediği için gülmeye başlamıştı.Jennie istemsizce kaşlarını çattı, bu kadın her şeye böyle gülmek zorunda mıydı! Onu fark eden Lalisa ciddi yüz ifadesine dönüp avucunu açtı.
Jennie anlamadığını belirten bakışlarını Lalisa'ya dikmiş ve bir cevap bekliyordu."Telefonunu uzatırsan hani..."
Jennie içinden kendine aptal diye bağırırken gülümseyerek telefonunu uzattı; "Tuş kilidi yok zaten." Birden aklına en son Lalisa'yı stalkladığı ve o sekmeyi kapatmadığı gelmişti.
"TUŞ KİLİDİ YOK!"Bu ani bağırışa rağmen Lalisa çoktan ekranı açmıştı ve gördüğü kendi profiliyle sırıtarak Jennie'ye döndü.
"Tek kelime etme lütfen..." Jennie utançtan kırmızıya dönen suratıyla kısık bir tonda konuşmuştu. Bu sırada Lalisa sırıtmaya devam ediyordu;
"Beni mi merak ettin?"
"Üzgünüm ağzım doluyken konuşamam, görgü kurallarına aykırı." Jennie sözünü bitirir bitirmez çatalını salataya daldırmış ve ömrü boyunca hiç almadığı kadar büyük bir lokma almıştı.
"Çünkü bu görgü kurallarına tamamen uyuyor" Lalisa Jennie'nin daha da utanması için elinden geleni yapıyor ve başarılı oluyordu...Saat çoktan geçmişti ve artık gitme vaktiydi, Jennie ne zaman evleneceklerini sormayı unuttuğunu fark etti, koca bir günü saçma sorulara ayırmıştı...
"Bir daha ne zamana buluşabiliriz?"Lalisa bugün daha ne kadar şaşırabileceğini bilmiyordu, prenses kesinlikle garipti, bir dediği bir dediğini tutmayan aklı havada biri olduğunu düşünmeye başlamıştı. Bir utangaç bir girişken tavırları karşısında nasıl davranması gerektiğini de bilmiyordu üstelik...
"Beni şimdiden özlemeni anlıyorum prenses ama merak etme bundan sonra hiç ayrılmayacağız."
Lisa mekandan çıkıp onun için çoktan açılmış arabaya bindi ve göz kırptı. Jennie donakalmıştı, kızaran yüzünü saklamak için koşarak arabaya bindi ve telefonu eline alıp rehbere girdi; 'Müstakbel Eşim' Lalisa'nın kendini böyle kaydetmesine gülmüş ve garip hissetmişti... Gerçekten evleniyordu. Yani GERÇEKTEN. Bu düşünceyle çığlık attı, korkan şoför iki saniyeliğine direksiyon hakimiyetini kaybetmişti, kontrolü sağlayıp Jennie'ye döndü. "Efen-"
"GERÇEKTEN EVLENİYORUM ALBERT. YANİ GERÇEKTEN!" Jennie bağırmaya devam ediyordu, şoför garip bakışlarını yola çevirdi:
"Evet efendim, evleniyorsunuz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Royal.
RandomBayan Kim öldüğünde, Jennie henüz 6 yaşında küçük bir kız çocuğuydu. Bay Kim ise krallığını yönetmekte zorluk çeken bir kral. Komşu krallıktan gelen teklif ise şu; Ya kızı ile kızını evlendirecek. Ya da kral olmaktan vazgeçecek.