sahiden mutlu mu yıllar

142 17 4
                                    

Sana'nın çevresinin geniş olmasını hiç sevmiyordu Jongdae. Yılbaşını evde, odasında geçirmek istiyordu ama Sana ve Tzuyu dışarıda planladıklarını, gelmezse bütün gece ona küfür edeceklerini söylediğinde "iyi de rahat uyuyamam ki" deyip kabul etmişti. İçmeyecekti kesinlikle. Tzuyu da içmezdi. Tek içecek olan Sana'ydı ama Tzuyu onu durduracaktı. Bu olasılığa bel bağlayarak geceyi güzel geçireceklerini düşünüyordu.

Tzuyu'nin ojeleri kuruduğunda sevinçle ayağa kalkan Jongdae'yi tekrar oturtmuştu Sana. "Daha saçlarına maşa yapacağım, bekle iki dakika daha."

Sana, sevgilisinin saçlarına şekil vermeye çalışıyordu. Çok uzun olduğu için nasıl baş edeceğini bilemediğinden en basit şeyleri yapmaya çalışıyordu.

"Ömrüm sizi beklemekle geçiyor." Somurtarak mandalinasını yerken bir yandan da arkadaşlarını izliyordu Jongdae. "Sabır, Jongdae. Sabır." Tzuyu neşeyle söylediğinde gülümsemişlerdi sebepsiz. Seviyordu bu hallerini. "Neyse ki yılbaşına beraber giriyoruz." Jongdae tekrar konuştuğunda Sana onaylamıştı heyecanlı bir şekilde. Hala sevgilisinin saçlarıyla uğraşıyordu. "Her sene beraber olalım, hatta her gün." Gülümsedi Jongdae. "Keşke."

Sonunda saçları bittiğinde Tzuyu abartarak saçlarını Sana'ya doğru savurup Sana'nın yüzüne çarpmasını sağlamıştı. Tzuyu gülerken Sana ağzına giren saçları temizlemeye çalışıyordu. Jongdae sadece gülümsedi. Gerçekten seviyordu onları, mutlu olmalarını ayrı seviyordu. Her baktığında bu parlak sevgileri sonsuza kadar sürecekmiş gibi hissediyordu. İmrenmişti tekrar ve tekrar.

Evden çıkmak üzere ayaklanıp kabanlarını giymişlerdi. Aynı yerden alışveriş yaptıklarından yanlışlıkla üç kere aynı şeyi almış gibi duruyorlardı. Tek fark renkleriydi. Jongdae'nin dizlerine kadar uzanan, onu hiç değilmiş gibi daha kısa gösteren kabanı, kareli ve yeşil-kırmızı renklerindeydi. Bir de kendi ördüğü kırmızı atkıyı sarmıştı boynuna. Arkadaşlarına da örmüştü ama onlar takmamıştı. Üşümediklerini söylemişlerdi.

Otobüsle gideceklerdi partiye. Durağa yürürken Sana ve Tzuyu kol kolaydı. "Eve dönecek miyiz bu gece?" Jongdae yanıt bekliyordu ama o sırada korna sesiyle irkilmişlerdi. Oysa ki yayalara yeşil yanıyordu. Ufak bir küfür savurup adımlarını hızlandırıp geçmişlerdi karşıya. "Soruma cevap verin."
Sana, "Döneriz herhalde, bilmiyorum." diye hiç olumlu gibi durmayan bir cevapla karşılamıştı onu.

Birkaç saat sonra.

Sana'nın elinden alınmaya çalışılan içki her seferinde yere dökülüyor ve Sana her seferinde ağlayıp yenisini istiyordu. Eve gitmek istiyordu Jongdae. Tzuyu, Sana'yı dizginlemeye çalışıyordu. Ama etkili olamıyordu çünkü o da birazcık içmişti.

Ne yapacağını bilmediğinden etrafına bakınıp duruyordu. Neredeyse herkes içmişti. Bu soğukta havuza giriyorlardı ve garip garip danslar ediyorlardı. Partinin sahibiyle de tanımışmıştı bu gece. Gariptir ki dövdüğü çocuğun abisiymiş. Ona kızacağını düşünmüştü ama gülmüş ve "Elin ağırmış" demişti.

İğrenç remix müzikleri bir anda kesilmiş, mikrofon çıkmıştı ortaya. İşte, bahsettiği kişi oradaydı. Konuşma yapacak gibiydi.

"Hanımlar beyler, yarım saat kaldı. Sesine güvenen yiğitler meydana! Biraz da canlı dinleyelim." Birkaç kişi anında öne atılmışlardı. Jongdae arkadaşlarına dönüp onları kontrol etmişti. Oturmuşlardı bir yere ve kontrolsüz bir şekilde birbirlerine sarılıyorlardı. Gerçekten kontrol edemiyorlardı çünkü birbirlerinin kafasına sarılmışlardı.

Söylenen slow şarkı ortamın enerjisini değiştirmişti. Böyle bir havada böyle bir şarkı... Efsane. Kendi kendine şarkıya eşlik etmişti, gözlerinin içi gülüyor ve yerinde yavaşça sallanıyordu. Yeni yılı arkadaşları hatırlamayacak olsa da en azından beraberlerdi.

SURVEY + #KAICHEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin