2- Definitely Not You

693 75 14
                                    

"Beni kaçırmayı planlamıyorsun, değil mi?" diyor. Sıkıntıyla derin bir nefes alıyorum. "Daha arabaya bineli beş dakika bile olmadı. Hem belki de bir katilim, belki de planım kaçırmak değil de öldürmektir. Hangisini isterdin Manhattan?" 

Sahte bir kahkaha atıyor. Ancak sahte kahkahasının bile benim tüm hayatımdan güzel olduğunu söyleyebiliyorum.

"Espri anlayışın gözlerimi yaşarttı Brooklyn"

Aslında hiç tanımadığım bir yabancıyla aynı arabada gitmekten korkmuyorum. Ona yabancı bile diyemiyorum. Okuldaki havalı ancak sürekli gülen gerizekalı tiplerden birine benziyor. Aslında bu düşünce beni güldürüyor, ancak Manhattan bana korku dolu bakışlarını atıyor. 

"Gerçekten katil olduğunu düşünmeye başlıyorum Brooklyn.."

"Katil veya değil, normal sayılmam"

Bu sefer o da gülüyor ve içten kahkahası bende dünyadaki tüm güzel gülen insan ırkını yok edip tek başıma kalma isteği yaratıyor. 

Ve bu sefer bende gülüyorum ve kahkahalarımız arabamda çınlıyor. 

Arabayı park ediyorum ve beraber ıssız caddede yürüyoruz. Brooklyn'i bilmediğini düşünüyorum. 

"Çok güzel çayları ve kurabiyeleri olan bir yer biliyorum. Brooklyn Çayı'nın tadına bakmalısın Manhatttan."

Tıslıyor. Elleriyle gelişigüzel bir şekilde saçlarını düzeltiyor. "Ben çay sevmem Brooklyn. Biz Manhattan insanları kahve severiz." 

Buna gülüyorum. "Yolu biliyorsan geri dönebilirsin Manhattan" 

Olduğu yerde kalıyor ve kollarını şakayla iki yana açıyor. "Ah hadi ama!" 

Kafamı çeviriyorum ve "O kıçını alıp benimle gelecek misin yoksa seni burada mı bırakayım Manhattan?" diyorum. 

Ben yürürken arkamdan tekrar adımlarını duymamla gizlice gülümsüyorum. Ona karşı kazanmak daha iyi hissettiriyor. 

Sessiz birkaç dakikanın sonunda Annabelle'in Çay Evi'ne ulaşabiliyoruz. Her zaman olduğu gibi Annabelle ve oğlunu görüyorum. Yine her zamanki gibi Annabelle'e sarılıyorum. Ashton Annabelle'in önünde reverans yapıyor ve nazikçe elini öpüyor. Şu anki halinin nazik bir İngiliz'den farkının olmaması beni sessizce güldürüyor. 

Sonunda Brooklyn Köprüsü'ne bakan üst kata çıkıyoruz ve bir sürü binanın arasından göz kamaştırıcı köprüyü görüyoruz. Ashton da benim gibi büyülenmiş duruyor. Ashton karşımdaki koltuğa oturuyor. "Annabelle kesinlikle Noel Baba'nın eşi olmak için ideal. Ne kadar tatlı bir kadın!" diyor. Yorumuna gülüyorum.

Annabelle'in oğlu siparişleri almak için geliyor. Daniel gözleriyle aynı renkte olan mavi gömleğiyle ve siyah saçlarıyla üst kata çıktığı an diğer masalardaki birkaç kızın dibi düşüyor. Bunu fark ettiğimde gülüyorum. Daniel da fark ediyor ve o da gülüyor. "Ne isterdiniz? Yani birkaç porsiyon hormonlu kız dışında." Buna kahkaha atıyorum ve kendimi toparladığımda "Manhattan'lı olan ve çay sevmeyen birini çay hastası yapmak istiyorum. Ah, bir de Annabelle'in özel kurabiyelerinden." diyorum. 

Ashton kısa bir süre bana bakıp "Neden çay?" diyor. Burukça gülümsüyorum. "Çünkü çayın geçiremeyeceği hiçbir şey yoktur derler."

Daniel gittikten sonra Ashton rahatsızca yerinde kıpırdanıyor. Sorarcasına tek kaşımı kaldırıyorum. "Yani siz?" diyor. Gözlerimi deviyorum. "Saçmalama Ashton. O benim tipim değil." diyorum. Tıslıyor ve kollarını çaprazlıyor. "Senin tipin ne peki Brooklyn?" 

Dudaklarım bir sırıtmayla kıvrılıyor ve dirseklerimi masanın üstüne koyup ona yaklaşıyorum. Nane ve çikolata karışımı nefesi yüzümde dağılıyor. Yaptığım şeye kesinlikle şaşırmış gözüküyor, tıpkı benim gibi.

Şımarık bir gülümsemeyi yüzüme yerleştiriyorum ve hayatımın en büyük yalanını söylüyorum. 

"Kesinlikle sen değil Manhattan." 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 29, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Brooklyn Bridge // a.iHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin