1.Bölüm -Kaçak-

57 2 0
                                    

Merhaba!İlk bölümümüz ile karşınızdayız.Biraz kısa olmuş olabilir fakat emin ol böyle devam etmeyecek.Ayrıca sıkıcı bulabilirsiniz bu bölümü fakat bazı şeylerin yerine oturması için bu şarttı :) 

İyi okumalar!Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyiin.

Peşimdeki adamları iyiden iyiye atlatmak için herhangi bir evin bahçesine girdim ve ev hakkında düşünemeyecek kadar endişeliydim. Hızlı adımlarla evin kapısına geldim ilk önce dinlenmek adına ellerimi kapının iki yanına yaslayıp derin bir nefes aldım ardından ise hızlıca kapıyı çalmaya başladım. Kapıyı kimsenin açmayışından evde kimsenin olmadığını anlamıştım. Umutsuzlukla yere çöküp pes edecektim ki evin açık olan penceresini gördüm. Ne yapacağımı bilemeyerek hızlı adımlarla pencerenin önüne yürüdüm. Bu kadar büyük ve güzel bir evin penceresinde demir parmaklıklar olmadığı içimden yüzlerce kez şükrettim Tanrıya. Evin sahibi içerden çalınanları önemsemeyecek kadar varlıklı biri olmalıydı, ya da buraya girecek cesaret hiçbir hırsızda yoktu. Daha fazla düşünme zamanı kendime tanımadan ellerimle destek alarak pencerenin hemen önündeki fayansın üzerine oturdum. Hiç zorlanmadığım bu hareketten sonra bacaklarımı pencerenin evin içinde kalan kısmına doğru sallandırdım. Kendimi başka bir yerde hissetmenin verdiği rahatsızlık bütün bedenimi sarmıştı. Yaptığım hareketin doğruluğunu sorgulamaya başladım. Böyle bir kız değildim fakat elimde çok da seçenek yoktu. Hayır, az önce kullandığım “çok” kelimesini unutun. Hiç seçeneğim yoktu.

Titreyen ellerimle pencerenin kenarlarına tutundum. Sanırım aldığım o koca nefes oksijen ihtiyacımdan çok cesarete olan ihtiyacımı gidermek içindi. Gözlerimi yumup kalbimdeki ağırlığı yok saymaya çalıştım. Tanrım, nelere bulaşmıştım böyle? Sokağın başından gelen adım seslerini duyduğumda hissettiğim bütün ağırlık ve korku yok oldu ve ‘’deli cesareti’’ baş gösterdi. Hızla kendimi evin içine atıp perdenin arkasına geçtim. Öyle titriyordum ki bu his saatlerce kutupta montsuz dolaşmaya eş değerdi. Yumduğum göz kapaklarımı açıp görüş alanımda bulunan nesneleri kavramaya çalıştım. Ve, sanırım tuttuğum nefesi bırakmam gerekliydi yoksa ciğerlerim iflas bayrağını kaldırmaya hazırlanıyordu.

Şöyle bir kendime geldikten sonra evin içini yoklama başladım, şimdilik ortada gözüken kimse yoktu. Bok gibi geçen günün ardında Tanrı sonunda beni fark edip bana gülümsemişti sanırım. Yoksa o kadar şanssızlığa bakılırsa şimdiye evin sahibi tarafından yakalanmam gerekirdi. Büyük salona beyaz ve kahverengi renkleri hakimdi. Duvarlar ve kolonlar duvar kağıtlarıyla süslenmişti. Ortada bir kahverengi köşe takımı bulunuyordu, çok büyük sayılmazdı. Demek ki ev kalabalık bir aileye ait değildi. Bingo! Şans ikinci kez yüzüme güldü. Kendi boyumun yaklaşık 3 katı olan LCD TV ise ev sahibimizin rahatına baya düşkün olduğunu gösteriyordu. Ne yapacağımı bilemeden yeni sığınağımda ki ilk adımımı attım. Evin içerisinden hala ses gelmemişti ve bu oldukça rahatlamamı sağlamıştı. İyice ilerleyip koca salonu gözden geçirdim. Salonun hemen bitişinde üst kata tırmanan bir merdiven, merdivenin hemen altında bir kapı ve hol vardı. Ayaklarım benden habersizce hareket edip salonun ortasına ulaşmamı sağladı. Cidden, şuan hiçbir şey düşünecek durumda değildim. Nefes aldığımdan bile habersizdim! Salonun ortasına ulaştığımda LCD TV yi sarmalayan dolapların üstünde fotoğraflar bulmayı umuyordum fakat ortada biblo ve birkaç kitaptan başka hiçbir şey yoktu. Ne yani içinde bulunduğum ve hemen benimsediğim evimizi ve sahibimizi tanıma gereksinimi doğmayacak mıydı? Çattığım kaşlarımla kafamı çevirdim fakat görüş alanıma giren hiçbir yerde fotoğraf veya benzeri bir varlık yoktu. Geriye dönüp pencerenin kenarına gittim. Perdeyi açmadan sokağa doğru ürkek bakışlarımı fırlattım. Sokak lambaları açık olduğundan görüşüm zorlaşmıyordu, dışarıdaki varlıkları rahatça seçebiliyordum. Peşimde koşan adamlara korkudan bakma fırsatım olmamıştı bu yüzden neye benzedikleri hakkında hiçbir fikrim yoktu. Buna rağmen ortalıkta kimsecikler yoktu. Korkudan kasılan vücudum rahatlama hissiyle gevşedi. Şimdilik peşimdekiler atlatıp büyük bir sorunu halletmiştim fakat önümüzdeki asıl büyük sorun ev sahibinin eve gelmesiyle başlayacaktı.

Evi birazda inceledikten sonra daha fazla oyalanmayıp bir yere saklanmaya karar verdim.Yukarıya doğru çıkan merdivenlerin aksine aşağı doğru inen merdivenlere yöneldiğim sırada kulağıma bir araba motorunun sesi çarptı.Tekrar pencereye yaklaşıp kahverengi ve beyaz renklerinin hakim olduğu perdenin gizlice arkasından baktığımda evin garajına son model siyah bir arabanın girdiğini gördüm.Panikle kendimi aşağıya inen merdivenlere attım,merdivenlerden hızla inmeye çalışırken ayaklarım birbirine dolandı ve yeri öptüm.Dizimin ağrısına aldırmadan yerden hızlıca kalkıp karşıma çıkan ilk odaya girdim.Bordo ve Siyah renklerinin hakim olduğu bir odaydı ve ben tekrardan kendimi düşüncelere kaptırmış odanın dekorasyonunu düşünürken –ki sanki beni çok ilgilendiriyormuş gibi- bir çift ayak sesi duymamla birlikte kendimi odanın içinde bulduğum diğer bir kapıdan içeri attım.Aha!Harika.Şans benden yana mı demiştim?Unutun.Girdiğim yer kıyafet odasıydı ve ben şu an kıyafetlerin içine saklanmaktan başka bir şey yapamıyordum.HARİKA.

   Kıyafetlerin içinde kendimi sığdıracak bir kısım bulamadığım için saklanıcak bir yerde bulamadım ve küçücük odanın tam ortasında harika bir şekilde duruyordum.Muhteşem bir heykel gibi.Ayak sesleri hızlandığında kendimi kontrol altına alabilmek için derin derin nefes almaya başladım.Lütfen!Lütfen,bu oda olmasın.Tanrım!Lütfen!Heyecanımdan ve korkumdan ne yapacağımı bilmez bir haldeyken odanın kapısının açılma sesiyle birlikte ıslık sesini duydum.Sanki nefes alıp versem duyulcakmış gibi hissediyordum.

   Ve harika bir bilmeceyle karşı karşıyaydım; Dışarıdan gelen insan odasına girdiği zaman ilk olarak ne yapar? 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 18, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aşkın MavisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin