Kollarımda ki çizikler, kan çanağı olmuş gözlerim, bütün düğmeleri açık hafif kan bulaşmış gömleğim, yırtık pantolum ve vücudumda dövülmekten oluşan mor rengine bulanmış darp izlerim ile banyonun soğuk zemininde öylece oturuyordum.
Bilmiyordum belki sonumun gelmesini bekliyor ve bu sikik hayattan bir an önce kurtulmak istiyordum. Belki de sadece yaşamak için kendime sebepler arıyordum. Dedim ya muallaktı.
Sadece biraz bekledikten sonra ayaklanmıştım ve odama -oda denilemeyecek bir tuğla yığınıydı aslında- girip biraz karalanmış bir defterimi açıp önüme aldım. Bir söz yazmıştım.
"İyi insanlar erken ölür."
Haklıydım. Çünkü kötü bir insan olarak söylüyorum ki bunca yaraya rağmen Tanrı beni yanına almamıştı.
Masada duran kalemi alıp bir başlık attım:
"reasons to why live"Kendimce bir iki şey zırvalamalı ve yaşamaya çalışmalıydım. Hadi ama, o kadar piç değildim. Daha sonra aklıma bir sebep gelmişti ve birinci maddeyi yazmaya başlamıştım.
1- Ne ölmek nefessiz kalmaktır; ne de yaşamak nefes almaktır. Yaşamak; sevilmeyi hak eden birine yaşamını harcamaktır.
Birini bulmalıydım. Sevilmeyi sonuna kadar hak eden birine hayatımı adamalıydım.
Kendi kendime söylenmiştim.' Bu fena bir fikir değil Yoongi.'