~1.BÖLÜM ~ "Onu çok özlüyorum."

27 1 0
                                    

Edward okuldan geldiği gibi çantasını omzundan çıkarıp, bir kenara fırlattı. Merdivenlerden yukarı doğru telaşlı bir tavırla çıkıyordu. Annesinin odasının önüne gelince daha yavaş bir şekilde yürüdü. Tavrında bir acelecilik,okuldan geldiği zaman annesini bir daha hiç göremeyecekmiş gibi bir hâl vardı. Çünkü bu günler belki zavallı anneciğinin son günleriydi.
Kapıyı tıklatmadan hafifçe açıp aradan bakmaya çalışıyordu. Annesinin vücudunu bir kabartı halinde yatağın üstünde görünce derin bir oh çekti. Ve üzerinden o aceleci, korkak tavrı attı. Yavaşça kapıyı açtı ve annesinin yarı uykulu halini gördü. Yanağına bir öpücük kondurdu ve onu bu sırada uyandırmış oldu. Bu öpücüğü beklemeyen annesi irkilerek gözlerini açtı ve Edward 'a gülümseyen gözleriyle bir bakış attı:
-Ah, ne zaman geldin Ed ?
- Az önce geldim annecim.
- Günün nasıl geçti tatlım?
- Güzel geçti. Seni görünce daha güzel oldu, dedi gözlerinden yaşlar damlayarak Edward. Bu sırada Emma'nın da gözleri dolmuştu:
- Ah, benim güzel oğlum, dedi . Ve yanında ki komidinden zar zor mendil kutusunu aldı. İçinden bir tane mendil çekti ve Edward 'ın beyaz teninden akan incileri silmeye başladı ve bu sırada konuşmaya devam ediyordu :
- Sen böyle üzüldükçe benim hastalığım daha çok artıyor. Seni böyle görmeye dayanamıyorum Ed ,dedi . Bu sırada zavallı kadını ara sıra öksürük krizleri tutuyor, ağzından öksürük ile beraber gelen kanı oğluna farkettirmeden mendiline siliyordu. Aksi takdirde Edward annesinin bu hâlini gördükçe daha çok kahroluyordu. Emma ağlamaklı hâlinden çıkarak Edward' a :
- Bana biraz piyano çalar mısın tatlım? Dedi . Pıyano çalmak Edward'ın en sevdiği hobilerden biriydi. Küçüklüğünden beri çalıyordu. Babası da çok başarılı bir piyanist idi . Etrafında ki kişiler on iki yaşında ki bu çocuğun bu denli güzel piyano çaldığını görünce şaşırıyor, ağızları açık dinliyorlardı. Belli ki bu yeteneğini babasından almıştı.

Edward ise memnuniyetle:
- Tabi ki , dedi. Ardından annesinin odasında ki piyanonun başına oturdu. Yüzünde aynı zaman da bir hüzün, bir hasret vardı çocuğun. Her bu piyanonun başına oturduğunda aklına babası ile piyano çalmayı öğrendiği yıllar geliyordu. Nihayetinde bu düşler aklının bir köşesine saklandı ve piyanoyu çalmak için doğruldu. Uzunca parmaklarını tuşların üstüne koydu ve çalıyordu işte. Annesinin en sevdiği parçayı...

Parmaklarıyla her bir tuşa basınca içinde ki acı daha çok katlanıyor yüzünden tekrar damla damla yaşlar süzülüyordu. Piyano çalarken sırtı annesine dönük olduğu için üzüntülü yüzü annesine gözükmüyordu. O yüzden içinden istediği kadar ağlıyordu çocuk.
Sanki piyano çalmıyor da başka alemlerde yolculuğa çıkmıştı. Âdeta kendinden geçiyordu çalarken. Edward piyano çalmakta o kadar çok ustalaşmıştı ki gözleri kapalıyken bile piyanoyu çalıyor, hangi notanın nerede olduğunu anlayabiliyordu. Sonunda nerdeyse parçanın bitimine gelmişti. Kaybolduğu o büyülü alemden çıktı ve gözlerini açtı. Göz yaşları piyanonun tuşlarını ıslatmıştı. Tişörtünün kenarıyla ıslak yeri sildi ve annesine döndü. Emma Edward 'a hayran hayran bakarak :
-Teşekkürler tatlım. Çok güzel çaldın,dedi.
-Rica ederim annecim,dedi Edward.
Ve hemen gözü piyanonun üstünde ki çerçeveli resme ilişti. Resimde ailesi vardı. Bu resmi babası savaşa daha gitmeden önce çektirmişlerdi. Edward annesi ve babasıyla o kadar mutluydu ki resimde ,mutlulukları hiç bozulmayacak gibi gülüyorlardı. Edward o günü dün gibi hatırlıyordu. O gün Stevan, Emma ve Edward 'a savaşa katılması gerektiğini söylemişti. Annesinin hastalığı ise bu kadar çok ilerlememişti. Edward, resime bakınca babası ile eski hatıralarını anımsadı. Eskiden beraber balık tuttukları ,ava gittikleri ,piyano çaldıkları günleri...
Ne yazık ki o günler geride kalmıştı. Babası öleli bir yıl olmuştu. Geriye ise bu güzel anılar kaldı. Edward 'ın gözleri uzun bir şekilde resmin üstünde kaldı ve iç çekerek annesine :
-Onu çok özlüyorum,dedi. Emma :
-İnan tatlım ben de çok özlüyorum,dedi öksürerek. Emma tam konuşmasını devam ettirecekken öksürmesi daha çok şiddetlendi ve nefes alamaz oldu. Zavallı kadının ciğerleri nefes alamıyor, konuşmaya devam ettikçe zorlaşıyordu. Yavaş yavaş göz kapakları aşağıya düştü. Bunu farkeden Edward ,panik olarak ayağa kalktı ve fırladığı gibi merdivenlerden aşağı indi. Aşağıda bir tek yaşlı hizmetçileri Bayan Garcia vardı. Edward kendini bildi bileli Bayan Garcia evlerinde çalışıyordu. Artık ihtiyar kadın kadıncağız ev işlerini yaparken zorlanıyor ,ara sıra beli tutuluyordu. Başka biri olsa bu ihtiyar kadını çoktan kapı dışarı etmişti. Fakat yılların hatrına Bay ve Bayan Murphy onu işten çıkarmamışlardı. Edward 'ın hızlıca aşağı indiğini gören Bayan Garcia Emma 'ya bir şey olduğunu düşünerek:
-Anneniz iyi mi Bay Edward? Dedi. Cevap vermeye fırsat olmadan dışarı çıktı. Hemen yan komşuları olan doktor Bay Allen 'ın evine koştu ve kapıyı sert bir şekilde çaldı. Karşısına Bay Allen 'ın eşi Bayan Sophia çıktı ve şaşırarak:
-Edward! Ne hoş bir ziyaret,dedi. Hemen sonra yanlarına Bay Allen da geldi. Edward yalvaran gözleriyle:
-Bay Allen yardımınız lazım. Ne olur! Dedi. Zaten Bay Allen Edward 'ın hâlinden de Emma 'nın durumunu anlamıştı. Edward 'ı yatıştırarak:
-Sakin ol evlat ,dedi ve içerden hemen doktor çantasını aldı. Beraber koşarak evlerine gittiler. Edward merdivenleri nasıl çıktığını bile hatırlamıyordu. Odanın önüne geldiklerinde Bay Allen Edward 'ı durdurarak :
- Sen burda kalsan iyi olur Edward,dedi ve içeri girdi. Kapıyı kapattı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 19, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Başlık En Son Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin