ARLYS [Gay]

BÖLÜM 2: PRENSİ KORU!

MEDYA: Christian

Bundan yüzyıllar önce efsanelerin ve büyünün var olduğu diyarlarda bir krallık yaşarmış. Bu krallığın zalimliğiyle tanınan bir de kralı varmış. Kral William, büyüye izin vermez, büyü yapanları da cani yöntemleriyle katledermiş. Porseon Krallığının kaderini değiştirecek ve Prens Aadan'a yardım edecek büyücü, Güneş Tutulmasıyla ait olduğu yere; Porseon'a geri döner.

Porseon ormanlarında sıradan kasvetli bir geceydi. Her taraf karanlık, aydınlık olan yerlerse sis yüzünden görünmüyordu. Ormandaki tek ses, gecenin bekçisi baykuşların çıkardığı sesti. Bir süre sonra ormanda başka bir ses yankılandı. Toprak zeminde yankılanan at arabası sesi ormandaki sessizliği bozmuştu. İlk önce bayrağında tilki sembolü olan at arabası durdu. Onunla birlikte arkasındaki at arabaları ve süvarilerde durmuştu. At arabasının kapısı açıldı ve içinden heybetli bir adam çıktı.

''Çadırları buraya kurun. Porseon topraklarındayız artık. Fazla yolumuz kalmadı. Bu gece dinlenebiliriz. Gün ağarınca yola devam ederiz.''

Melijia Kralının emriyle askerler çadırları kurmaya başlamıştı bile. Yarın yapılacak şenliklere krallar ve prensesler davet edilmişti. Kral William müstakbel gelin adayını seçiyordu.

Bir süre sonra çadırlar kurulmuştu. Çadırlardan birinde Melijia Prensesi önünde aynası saçlarını tarıyordu. Sarı saçları uzun ve beline kadar uzanıyordu. Prenses aynada gördüğü kızıl saçlı kızla hızla arkasını döndü. Oysa arkasında kızıl saçlı kız yoktu. Onun yerine sadık hizmetkârı Amelia onu izliyordu.

''Oh! Sen miydin Amelia!'' dedi rahatlayarak.

Kadın kafasını salladı. Konuşamıyordu. Çocukluğundan beri Prenses Blaine'nin yanındaydı.

''Saçlarımı taramama yardım eder misin?''

Kadın tekrar kafasını salladı. Prensesin elindeki tarağı alıp onun altın sarısı ipek saçlarını taramaya başladı.

''Özür dilerim Prenses.''

Dilsiz kadının konuşmasıyla Prenses dehşet içinde arkasını döndü. Ancak her şey için çok geçti. Kızıl saçlı büyücü boynundaki taş aracılığıyla beden değişimi büyünü kullanıp Prensesle yer değiştirmişti bile. Prensesin ruhu Amelia'nın bedeninde, büyücü ise artık prensesin bedenindeydi. Prensesin bedenine giren kız saçlarını savurdu.

''Kral William'dan alınacak bir intikamım var. Bu yüzden bedeniniz bana lazım. Ondan intikamımı alır almaz söz veriyorum bedeninizi size geri vereceğim. Yine de bunları başkalarına anlatmaya kalkışırsanız ki bu imkânsız, sizi öldürtmekten çekinmem. Ne de olsa şu an basit bir hizmetkârsınız. Kimse sizi umursamaz.''

Prenses çaresizce kafasını eğdi. Bu bedende konuşamıyordu. Konuşabilse bile kimse ona inanmazdı. Kızıl büyücü ise annesinin intikamını alacaktı. Kral William'ı nerden vuracağını gayet iyi biliyordu. Annesine karşılık kraldan biricik oğlunu alacaktı. Yamuk bir gülüş sunarken ağzından iki cümle döküldü.

''Bekle beni Prens Aadan. Senin için geliyorum.''

************************************

Buraya geldiğimden beri iki gün geçmişti. Ve ben bu iki günde sadece Benjamin'e yardım etmiştim. Sarayda onun yardımcısı olarak işe başlamıştım. Şifalı ot toplamasına ve ilaç yapmasına yardım ediyordum. Gerçi henüz toplamaya gitmemiştim. Bir Kurtsayla daha karşılaşmaya hazır değildim.

Benjamin bana üstünkörü anlatmıştı bildiklerini. Ona göre ben bir büyücüydüm. Ne harika ama! Büyü yapmayı bilmeyen bir büyücü. Benimle ilgili gerçeği bilen tek kişi oydu. Kimseye söylemememi sıkıca tembihlemişti. Doğrusu kafam bedenimdeyken daha güzel görünüyordu. Bu yüzden kimseye anlatmayacaktım.