Hayatımın en güzel ve en kötü yılları onunla başladı, en tamam işte şimdi yeniden başlayacağım dediğim yılları da onunla başladı; hiçbiri aynı anda olmadı ve benden yıllarca kilometre uzaktaydı.
Evet deli saçması başladım ve henüz hiçbir şeyi açıklayamadım ama yıllar önce bir kitapta ilk sözlerin ve son sözlerin çok önemli olduğunu okuduğum için biraz afilli ve tabi ki onu içeren bir cümle kurmalıydım.
Size sırayla en güzel, en kötü ve en tamam işte şimdi yeniden başlayacağım kategorilerini tek tek anlatacağım. Sadece öncesinde biraz zaman -bu kelimeyi kullanmak beni deli etse de- istiyorum çünkü hayatımın buraya nasıl sürüklendiğini anlamanız için açıklamam gereken çok ufak noktalar var.
Bakın 16 yaşıma kadar her şey yolundaydı. Felaket bir ergendim ve bununla gurur duyuyordum. Harika bir kasabada yaşıyorduk. Babam burayı özellikle seçmişti çünkü buluşları üzerinde çalışması gerekiyordu ve bunun için bolca oksijene ve sessizliğe ihtiyaç duyduğunu söylüyordu. Bana göre ise annemin ölümünü kaldıramayıp depresyona girmiş bir kırk yaş sendromlunun tekiydi, bunu çok geç fark ettim tabi.
Annemden bahsetmem benim için biraz zor çünkü onu hatırlayamıyorum. Yine de onu tanıyan herkes onun mükemmel biri olduğundan bahseder ve harika kurabiyeler yaptığından. Bunu deneyimleyememek acayip kötü ama kendime duygusal olmayı yasakladığımdan beri kurabiyeleri çok da düşünmüyorum. Ve kendime duygusal olmayı yasakladığımdan beri annem hakkındaki paragrafları çok uzatamıyorum.
Ben küçükken ailecek bir trafik kazası geçiriyoruz, arabamız nehre yuvarlanıyor, babam bilinci yerinde olan tek kişi olarak ikimizi aynı anda kurtarmaya çalışıyor ama başaramıyor. Arka tarafın kapısını açmak için çok uğraşıyor çocuk kilidi varmış çünkü. Nefret ediyorum çocuk kilidinden keşke bulmasalarmış öyle bi şey, keşke çocuk kilidi olmayan bir zamanda yaşasaymışım diye ağlıyorum ben de.
Babam da oğlunun ağlamasına asla dayanamıyor bir kaç sene hayatına devam etmeye çalışıyor ama çok mutsuz, çocuk kilidi gözünün önünden gitmiyor acayip sinirli çocuk kilitlerine. Hayatının amacını kaybetmiş tavırlar sergiliyor en son beni bir süreliğine annemin akrabalarına bırakıyor yaza kadar onlarla kalıyorum ve sonra müthiş bir kararla geri dönüyor.
Benim, aklım başımdayken ilk ve tek isteğim olan keşke çocuk kilidi olmayan bir zamanda yaşasaydım dileğimi yerine getirmek için ben henüz 5 yaşındayken kurulu düzenimizi bozarak beni bu kasabaya getiriyor. Sonra da evimizin bodrumuna kurduğu laboratuvarına inip 11 yıl sonra dileğini gerçekleştirdim diyerek çıkıyor.Şaka şaka sürekli kalmadı içerde. Tek derdi de çocuk kilidi değilmiş. Öyle sanmıştım ama değilmiş. Öyle çok mantıksız olurdu zaten. Ben kindarlığımı annemden almışım çünkü bi tek benim tek derdim çocuk kilidi olabilir. Ha bi de astımımı, onu da annemden almışım, bu kadar.
Çocuk kilidinden, kurabiyelerden, kindarlığımdan ve laboratuvardan bahsettiğime göre çocukluğuma dair size bahsetmem gereken çok az şey kaldı. Jimin teyze, Taehyung, ağaç evim, hıçkıdık, dedem, namiseo- neyse çok az şey kalmamış hepsinden bir anda bahsedersem kaçıp gidersiniz bunu felaket yavaş yapmaya karar verdim ama felaket yavaş.
-başlıyorum yapayalnızım ve kıpır kıpırım
bitirdiğimde de kıpır kıpır olmak istiyorum bir de yalnız olmamak
ŞİMDİ OKUDUĞUN
back to the future | jikook
FanfictionBahsetmem gereken çok az şey var. Çocuk kilidi, Jimin teyze, dedem, Taehyung, Einstein, kurabiyeler, zaman makinesi, o. Her şeyden çok az, ondan biraz daha fazla bahsedeceğim.