Her şey tamamdı. Muhteşem bir iş çıkartmıştık. İşler ciddiye bindiğinden beri kendimi bilim adamı gibi hissediyor, midemdeki kıpırdanmaları mutlulukla karşılıyordum. Sonunda zaman makinemizi kullanacaktık. Dünyayı kurtarmak gibi planlarımız falan vardı ama öncelikle deneme sürüşü yapmalıydım.O akşam valizimi hazırlarken Taehyung'la birlikteydik. Başıma bir şey gelir diye korkuyor sürekli öpüp duruyordu. Bu tür sevgi gösterilerine her zaman bayılsam da sırt çantamı hemen hazırlamam gerekiyordu. Taehyung'u itmeye çalışırken söylenmeyi ihtimal etmedim.
"Tanrı aşkına! Şu iğrenç ayak kokulu ellerini benden uzak tut. Ve öpme bi süre öpme ya da dişini fırçalayıp gel Tae."
"Şu hayatta en sevdiğin koku bu doritos peynirli Jimin. 1962'de Kore'ye henüz doritos peynirli gelmemiş olabilir tamam mı? Bu acayip önemli gel ye hadi."
Şu an tüm zaaflarımı bana karşı kullanıyordu. Biliyorum gitmemi istemiyor çünkü başıma bir şey gelmesinden korkuyordu. 5 yaşında bu kasabaya geldiğim günden beri asla ayrılmamıştık ve iki insan ne kadar yakın arkadaş olabilirse o kadar yakın arkadaştık. Taehyung için baya şey yapardım. Bir daha ömür boyu manga okumayabilirdim. Playstationımı parçalayabilirdim. Salatalık bile yerdim. Ama bu sonuncuyu sadece hayati tehlikedeyse ve kurtulması benim salatalık yememe bağlıysa yapardım.
Şirince gülümseyip ağzımı açtım ve içine cips doldurmasına izin verdim. Daha sonra sırt çantamı düzenlemeye devam ettim. Noodlelar tamamdı. Konserveler, biraz su, harita, astım ilaçlarım, yedek kıyafetlerim, göz bandım, ne olur ne olmaz ufak bir çakı, parfümüm, ilk yardım seti.. Hepsini benden büyük gözüken çantama doldurdum.
Zaten dedemi bulacaktım o yüzden çok kalabalık yapmamaya çalışıyordum. Eminim beni evinde misafir ederdi birkaç gün sonra da buraya yeniden dönerdim. 27 yaşındaki dedeme emeklerinin karşılığında başardığımızı göstermek istiyorduk. O yüzden ilk yolculuğum bu olacaktı. Bir de makinenin başına bir şey gelirse dedemden başkasına güvenemezdik. Tamir edebilecek tek kişi oydu. Benim için en güvenilir yol buydu.
Tüm hazırlığım bitince güzel bir uyku çekmek için yataklara girdik. Taehyung benimle yatmak için yalvarmış Yoka'yı da alıp yanıma gelmişti. Yoka dünyanın en yaramaz kedisi ve benden çok Taehyung'u seviyor. Sahibi olarak başlarda buna alınsam da o ikisini izlemeyi seviyordum. Söylene söylene yorganımı açıp ikisine de sarıldım ve sürekli çok endişeli olduğunu bahseden arkadaşımın horultuları eşliğinde sabaha kadar uyuyamadım.
Sabah 8'de babam bizi uyandırmak için yastıklarımızı çekiyordu. Gözlerim kapalıydı ama gece tek saniye uyuyamamıştım. Karnım ağrıyordu. İçimde tuhaf bir huzursuzluk vardı ve kötü şeyler olmaması için dua ederken yataktan yavaşça kalktım. Duş alıp kahvaltıya indiğimde her zamankinden farklı olarak sessiz bir kahvaltı yaptık. Sadece Yoka her yeri birbirine katıyordu ve babam bir süre sonra onu tutmaktan yorulduğu için boşvermişti. İkinci çerçevemiz de kırıldığında portakal suyumu içmekle yetindim. "İçine cin kaçmış." dedim. "İçine cin kaçmış bunun başka olasılığı yok. Gideyim de iki gün özlesin beni belki ısırmaktan vazgeçer." Dediklerime babamla Taehyung kıkırdarken sofrayı toplamaya başladık.
Saat 10.30da makine otomatik devreye girecekti. Son 6 dakika vardı ve babam sürekli yapmam gerekenleri tekrar ediyordu. Dedemin yaşadığı eve gitmek için baya yürümem gerekecekti. Kaybolmamdan korkuyordu ama günlerdir tekrar ede ede haritayı ezberlemiştim. Çok zor olmayacaktı. Yaz tatiline yeni girmiştik ve havalar da geç kararıyordu. Akşama kadar dedemin yanında olacağıma emindim. Son kez ikisine de sarıldım. Ve Yoka'yı çağırdım. Tamamen temiz duygularla Yoka'yı yanıma çağırıp ona da sarılmak istemiştim. Benim sevgili cinli kedim ben ona seslenince yine çığrından çıktı ve koşmaya başladı. Zaman makinesinin ışıkları yanıyordu. Benim kesinlikle cinli olan kedim ışıklı şeyleri çok severdi. Hiçbirimiz bunu düşünememiştik ve benim cinli kedim onu uzaklaştırmaya çalışırken patilerini ittirerek ortadaki iki rakamın değişmesini sağladı. O an saat 10.30 oldu. Ben, sırt çantam, zaman makinemiz ve Yoka 1442 yılına ışınlandı. Bu tarihi yalnızca ben görmüştüm çünkü Taehyung da babam da o an panikle Yoka'ya bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
back to the future | jikook
FanfictionBahsetmem gereken çok az şey var. Çocuk kilidi, Jimin teyze, dedem, Taehyung, Einstein, kurabiyeler, zaman makinesi, o. Her şeyden çok az, ondan biraz daha fazla bahsedeceğim.