Eve vardığında Hoshi'nin sesini duyamamak garip hissettirmişti. Eve her geldiğinde vuciyaa diye bağırıp sırtına atlaması rutinleşmişti ve Woozi rutininin bozulmasına alışkın değildi. Sırt çantasını yere bıraktı. Daha sonra iste bir tekme savurdu. Neden dedi kendi kendine neden beni seven bir insan yok ki?
-Var.
Woozi arkasından gelen sesle irkildi.
-Korkma benim. Sadece birkaç eşyamı alıp gideceğim ev senin olsun umrumda değil.
Woozi şaşkındı. Hoshi'nin olgun davranması , birlikte aldıkları evi ona bırakması hepsini sindirmesi birkaç dakika aldı. Daha sonra ise cevap verdi.
-Ne alıyorsun?
Hoshi elindeki sweatshirti salladı. Bu Woozi'nin ona doğum gününde aldığı hediyeydi . Woozi tebessüm etti Hoshi'nin yüzüne baktı. Yanağından 1 damla süzüldüğünü fark etti . İçinden küfür etse de yanına gitti . Baş parmağı ile Hoshi'nin yanağımdaki yaşı sildi.
-Yine neye ağlıyorsun koca bebeğim?
Woozi her ne kadar inkar etse de seviyordu onu. Kıyamıyordu. En ufak bir şeyde koşuyordu yanına. Hem Hoshi'yi terslemek için de geçerli bir sebebi vardı. Hoshi'ye aşık olmamak. Onu kendinden soğutmak istiyordu ki onun da duyguları körelsin. Peki ya Hoshi ne yapıyordu. Seungcheola bile kafa tutuyordu.
-Gerçekten istiyor musun gitmemi vucii?
Sesi kısık çıkıyordu. Woozi refleksle hayır dedi.
-Ama geçen git dedin ve hıck...
Ve Hoshi yine ağlamaya başladı. Woozi sıkıca sarıldı ona. Koltuğa oturdular. Hoshi Woozi'nin dizine yattı. Kıpkırmızı olmuştu boncuk gözleri. Woozi Hoshi'nin saçlarıyla oynadı. 10 dakika sonra uyuyakalmıştı.
Ben seme jihoon severim uke soonyoung çok şeker çünkü