"Bu, bu son okul Şeyma" ses düzeyi yüzünden yüzümü ekşittim. "Nasıl bu kadar sorumsuz olabiliyorsun? Bide karşıma geçmiş sırıtıyorsun. Senden utanıyorum" bakışlarımı tavana çevirdim. Acaba Beşiktaş maçı ne olmuştu? "Elimden bir kaza çıkacak. Siktir git odana ve sakın odandan çıkma" annem babamın kolunu tutarken yarı uzanmış halde olduğum koltuktan kalktım. "Yemeği odama yollarsınız o zaman" babam yumruklarını sıkarken gülmemek için kendimi tutup odadan çıktım.Cam kenarında bulunan koltuğa oturup botlarımın bağcıklarını bağlamaya başladım. Odamın kapısının açılmasıyla kafamı kaldırıp gelene baktım. "Ben de seni uyandırmaya gelmiştim" bir şey demeden işime devam ettim. "Heycanlı mısın?" güldüm. "Anne, bu yirminci okulum. Sence heycanlı mıyım?" bağcıklarımı bağladıktan sonra ayağa kalktım. "Şeyma lütfen bu okulda bir sorun çıkarma. Bir daha atılırsan seni yatılı okula göndermeyi düşünüyor ve haklı da" aynanın karşısına geçip kendime baktım. "Denerim" dedim omuzum üstüne dökülen siyah saçlarımı bağlarken. "Ciddiye alsan iyi olur" gülümsedim. Ciddiye alamama sorunum vardı. "O siyah ojelerini sil ve şu burnundaki saçma metal şeyleri de çıkar" kafamı salladım, bunları her defasında derdi ve ben de her defasında yapmazdım.
Masanın üzerindeki salatalıktan bir tane alıp ağzıma attım. Babamın bana sert bakışları karşısında "Ben kaçar" dedim. Arkamı döneceğim sırada "Otur ve insan gibi kahvaltını yap" dedi. Otoriter sesine karşı oturmaktan başka şansım yoktu. Aslında normalde olsa koyardım da sabah sabah bağırmasını dinlemek istemiyordum. Cenk'in yanındaki sandalyeye oturdum. "Bu okuldan da atılırsan yatılı okula gideceksin, bunun farkındasın değil mi?" ağzımdaki ekmeği çiğnerken kafamı salladım. "Biraz evden uzaklaşmak iyi gelebilir" Cenk dediğime güldü, babam için aynı durum geçerli değildi. Babam bana dik dik bakarken gülümseyerek hızlıca bir şeyler yedim. "İlk günden geç kalmayayım" sandalyemi geri itip ayağa kalktım. On dokuz okulumda da ilk günden geç kalmıştım. Artık bu kötü gidişatı bozmam gerekti.
"Babam seni bu sefer cidden öldürecek" kafamı kaldırıp Cenk'e 'Ciddi misin?' bakışımı attım. "Dudağın kanıyor Şeyma, beni kan tutar. Lütfen sil şunu" göz devirip avuç içimi dudağıma bastırdım. Bir süre sessizce bana baktıktan sonra yanıma oturdu. "Neden böyle yapıyorsun? Neden gittiğin her yerde bir sorun çıkartıp atılıyorsun? Zevk mi alıyorsun bundan? Anlamadım ki" arkama yaslanıp inledim. Kız bana omuz atmıştı. Ben kolunu tutup onu durdurunca o ve arkadaşları bana saldırmıştı. Benim suçum yoktu, en azından bu seferlik yoktu. "Şeyma, geleceğin hakkında hiç mi düşünmüyorsun?" güldüm. "Jenk, biz zenginiz" elini alnına atıp kendi kendine bir şeyler söylendi. "Bu gidişle babam seni reddedecek Şeyma" eğer babam öyle bir şey yaparsa, haklıydı. "İki ay sonra on sekiz olacaksın ve bu artık hapse atılabilirsin demek" doğum günlerini sevmiyordum. Ölüme her geçen gün daha da yaklaşıyorduk ve garip olan ise bunu kutluyorduk. "Sen beni dinliyor musun?" kafamı salladım. "Babamı aramak zorundayım" kafamı geriye atıp sinirle inledim. "Son şansını da kendi ellerinle mahvettin kardeşim, tebrik ederim" güldüm. Gülmek karnıma baya sert vurdukları için acı veriyordu. Ama buna değerdi. "Yirmi birinci okulunda sana bol şanslar dilerim Şeyma Mays"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yirmi Bir !gxg¡
RandomKafası kaldırıp bana baktı ve gülümsedi. "İyi haber, sanırım artık sonsuza kadar hiç ayrılmayacağız çay-lak" üstüne kustum. Şeyma & Esila !23.02.2020! - ¡09.06.2020¡