!10¡

4.6K 388 91
                                    


"Ne yani tüm gün odada mı durucaz?" Gözde ve Asya masada oturmuş bilgisayar ile uğraşırken bana cevap vermediler. Saat birdi ve biz kahvaltımızı ettikten sonra direk odaya çıkmıştık. Asya ve Gözde'ye Şeyma ile olan her şeyi anlatmıştım ve sonrasında ise onlar şip ismi düşünemeye başlamıştı. Homofobik olmamaları beni mutlu etmişti. Bu bir şanstı, arkadaş bakımından şanslıydım. "Gözde rengi hoşuma gitmedi onun. Bide şuna baksana" ofladım. Çok sıkılmıştım. "Bugün okulun spor salonunda maç vardı galiba. Sen de gitsene. Kesin Şeyma ordadır, kendileri hiçbir maçı kaçırmaz" anında yatağımdan doğruldum. "Salon nerde?" ikisi de arkasına dönüp bana baktı ve güldü. "Okulun en alt katında" yerimden kalkıp dolabıma yöneldim. "Ne giyeyim?" yani, heyecanlanmam saçmaydı. Altı üstü ayaklı belamı görecektim.

En önlerdeki oturaklar tamamen doluydu ama fazla kalabalık yoktu. Çoğu tahminimce on birinci sınıf ya da on ikinci sınıftı. Gözlerim onu arıyordu. "Çaylak, ben sana maç izlemeyi yasaklamamış mıydım?" kafamı çevirip yanımda duran Şeyma'ya baktım. Aradığımı bulmuştum. "Yasaklara uymak ile saygı duymak ayrı" gülümsedi. Üzerinde bol siyah bir sweat ve gri pijamasıyla yine de mükemmel gözüküyordu. Başka bir şey demeden merdivenleri indi, peşinden gittim. En ön oturaklarda oturanlar Şeyma'ya bakınca Şeyma "Kaybolun" dedi. Bir sıra boyunca oturan herkes kalkıp Şeyma'ya değmemeye özen göstererek yanımdan geçip gitti. Şaşkınca arkalarından baktım. En az on kişilerdi, Şeyma'ya dalsalar net galip gelirlerdi. Biri daha önümden geçerken ayağı takıldı, omuzu bana çarpınca sendeledim. "Ne yapıyorsun?" diye soran Şeyma ile kız durup bize döndü. "Yanlışlıkla oldu" Şeyma ona doğru yürüyünce bileğini tuttum. Bunun için kavga etmeyecekti, değil mi? "Emin misin?" kız göz devirince diğer elimle de Şeyma'nın kolunu tuttum. Sanki istese benden kurtulamayacakmış gibi sıkı tutuyordum. Şeyma'nın "Bilerek yaptın" demesiyle "Yanlışlıkla oldu" dedim. Bu kadar uzatması sinirimi bozmuştu. "Bilerek yapmadım diyorum, anlamıyor musun?" diyerek kızın da Şeyma'ya doğru bir adım atmasıyla aralarındaki mesafe azalmıştı. Şeyma kolunu ellerimden kurtardı, bu kadar kolay olmasını beklemiyordum. Kızı omuzlarından itmesiyle kız yere düştü. "Yanlışlıkla oldu" gözlerim şaşkınlıkla açıldı, bu kadarı çok fazlaydı. Kızı bir kaç kişi yerden kaldırırken Şeyma aldırış etmeden oturaklardan birine oturdu. "Hadi gelsene" kafamı çevirip ona baktım. Gülümseyerek bana bakıyordu, az önce olanları hiç olmamış gibi. Şeyma'ya ters bir şekilde bakmamla gülümseyen yüzü silindi. Yerden kaldırılan kızın yanına yürüdüm yoksa vicdanım rahat etmezdi.

Yanımda hissettiğim hareketlilik ile sağıma döndüm. Şeyma yanıma oturmuş sahaya bakıyordu, geldiğini hiç fark etmemiştim. Kızın yanına gittikten sonra ondan özür dilemiştim. O sorun olmadığını söyleyince ise en arkalardaki oturaklardan birine oturmuştum. Şeyma bir kaç kez arkasına dönüp bana bakmıştı ama gelmemişti. Şimdi ise sessizce yanıma oturmuştu. "Küs müyüz?" diye sormasıyla "Evet" dedim. Hangisi gerçek oydu anlayamıyordum. Bir çok kabaydı bir çok nazikti. "Barışmamız için ne yapmalıyım?" bana doğru dönmesiyle ona doğru döndüm. "Beni cidden bu kadar umursuyor musun?" her şey bu soruma verdiği cevapla başlayabilirdi ya da bitebilirdi. Bir süre sessizce bana bakmasıyla gözlerimi kaçırdım. "Sence?" bu bir cevap değildi. "Git ve az önce itip yere düşürdüğün kızdan özür dile, seninle ancak öyle barışırım" tek kaşını kaldırdı ve güldü. "Bunu malesef yapamam çaylak" demek ki beni umursamıyormuş. "Neden? Karizman mı bozulur?" kaşlarını çattı. "Kimle konuştuğunun farkında mısın? Ve ne istediğinin?" doğru, o Şeyma Mays'tı. Ne bekliyordum ki? Hiçbir şey demeden ayağa kalktım. Gideceğim sırada kolumu tutup beni durdurdu. "Ne bu şimdi?" diye sordu şaşkınca. "Şeyma Mays değil de sadece Şeyma olduğunda konuşalım" kolumu elinden kurtardım. Ağzını açtı ama bir şey demeden geri kapattı. Onu arkamda bırakıp salondan çıktım.

"Kaba, insanlıktan dersini almamış dana" sinirle çıkardığım hırkamı yatağa fırlattım. Gözde ve Asya gülerken sinirle inledim. "Kafiye yaparak hakaret ediyor, kıza bak" Gözde'ye ters bir bakış atmamla dudaklarını birbirine bastırdı. "Fazla sinirli" yatağıma oturdum. "Ne oldu? Anlatmak ister misin?" Asya sandalyeden kalkıp önüme geldi. "Boşver, anlatıp daha da sinirlenmeyeyim" Gözde yanıma oturdu. "Film izleyecektik biz de. Bize katılmak ister misin? Kafan dağılır" gülümsedim. "Sizi seviyorum" dememle Gözde bana sarıldı. "Biz aynısını söyleyemeyeceğiz" Asya'nın dediğine gülerken Asya da bana sarıldı.

"Maç şimdi bitmiş midir?" Asya kafasını çevirip bana baktı. "Evet de neden sordun?" ben ayağa kalkarken Gözde filmi durdurdu. "Yapmam gereken bir şey var" dolabın yanına koyduğum çantamı aldım. "Şeyma'yı mı öldüreceksin?" fırsatım varken otel odasında işini bitirmeliydim. "Hayır, hemen gelirim" çantanın içindeki ayıyı aldıktan sonra odadan çıktım ve kapıyı açık bıraktım. Şeyma'nın odasının kapısının önünde durunca derince nefes alıp verdim. Kapıyı çalıp kaşlarımı çattım. Şeyma kapıyı açıp şaşkınca bana baktı. Bakışları en son elime kayınca "Ayını bende unutmuşsun"  dedim ve ayıyı kucağına fırlattım. Ayıyı tuttuktan sonra kafasını kaldırıp bana baktı. "Keşke sana hediye etmeseydim" konuşmasına fırsat bile vermeden odama geri girdim. Kapıyı sertçe kapatıp kapıya yaslandım. Gözde ve Asya garip bir şekilde bana bakarken gülümsedim.

"Korku izlemeyelim demiştim" Asya bilgisayarın kapağını kapattı. "Kolum acıyor Esila" Gözde'nin dediğiyle elime baktım. Kolunu sıkıyordum. "Pardon" göz devirdi. "Hala da sıkıyorsun Esila" diye bağırmasıyla elimi gevşetip arkama yaslandım. "O kadar da korkunç değildi" ha, aynen. Moralim düzelsin diye ardarda filmler izlemiştik ama şansa bakın ki moralim daha da bozulmuştu. Kim morali bozuk olan birine korku filmi izletirdi ki? Moral bozukluğumun yanına korku da eklenmişti. "Ben artık odama gideyim" diyerek ayağa kalktı Asya. Gözde bilgisayarı alıp masanın üzerine bıraktı. Asya'nın elini tutup ayağa kalktım. "Kendine dikkat et" dememle bana ciddi misin bakışını attı. Ne? Çok fena korkmuştum.

"Benim gidip Zeynep'den notları almam gerek" camın kenarına oturmuş yıldızlara bakarken Gözde'nin dediğiyle ona doğru döndüm. "Beni tek mi bırakacaksın?" şaşkınca bana baktı. "Esila o kadar da korkunç değildi" korkunçtu. "Lütfen ben de seninle geleyim" dememle "Olmaz" diye bağırdı. Bağırmasıyla cama yapıştım. "P-pardon, bi an sesim orantısız çıktı" fazla orantısız çıkmıştı. "Tamam, gelmiyeyim ya. Git sen" kafamı yeniden cama doğru çevirdim, küstüm. "Hemen gelicem söz. Bir şey olursa ararsın beni" ona bakmadan kafamı salladım. "Gelince alırım ben senin gönlünü, öptüm" ve odadan çıktı. Korkacak bir şey yoktu Esila. Hepsi birer kurguydu.

Kurgu olduğunu bilmek yetmiyordu. Birden bire elektrikler gitmişti ve ben çığlık atmaktan başka hiçbir şey yapamamıştım. Her yerde telefonumu arıyordum ama bi türlü bulamamıştım. Bir karartı hissetmemle tekrardan çığlık attım. Gözde'nin geleceği yoktu. Asya'nın yanına mı gitseydim? Koridorun en sonundaki odadaydı. Beklemektense Asya'nın odasına gitmek daha mantıklı geliyordu. Hızla kendimi odadan dışarı attım ve kapıyı kapattım. Hızlı adımlarla önümü görmeden yürürken birine çarpamamla tekrardan çığlık attım. Çarptığım kişi kolunu belime sarmıştı ve üzerine düşmüştüm. Işıkların tekrar yanmasıyla altımda gülümseyerek bana bakan Şeyma ile göz göze geldim. "Naber çaylak?"

Uf çok klişe

Yirmi Bir !gxg¡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin