Part 2 Sözcük: 1770
Sonraki sabah Harry her zamankinden daha neşeli uyandı. Her zamankinden özenli giyindi ve her zamankinden büyük sırıtışıyla, zıplaya zıplaya indi merdivenleri. Kahvaltı hazırlığı olan mutfağa girdiğinde bir melodi bile mırıldanıyordu.
"Günaydın, canım ailem!"
James ve Lily birbirlerine soran gözlerle bakarken, Harry tezgahtaki meyve tabağından üzüm koparıp havaya attı ve sorunsuz yakaladı. Tezgahın başındaki taburede oturan babasına hafifçe sarılıp ayakta dikilen annesine yaklaştı ve yanağından öptü.
"Günaydın, oğlum, günaydın da ne bu neşe?"
Buzdolabından süt kutusunu çıkarırken, "Bilmem," dedi. "Bugün hava çok güzel, ondandır," derken kasesine mısır gevreği döküyordu. O sırada gök gürledi ama fark etmedi bile.
"Harry," dedi annesi, şüpheyle bakarken. "Dışarıda yağmur yağıyor."
Harry gevreğin üzerine süt doldururken başını kaldırıp mutfak camından bakmaya çalıştı. "Ha... Tamam işte, ne güzel!" Gök gürültüsü. "Harika!"
"Harry, dikkat et, taşırıyors-" James tabureden kalkıp Harry'nin eline uzandı ve süt kutusunu aldı. "Aklın nerede senin?"
Harry cevap vermedi. Çekmeceden kaşık alıp mısır gevreğinden aceleyle yemeye başladı.
"Otur da ye," dedi Lily.
"Çıkacağım şimdi." Korna sesi duyduğunda yarısı hala dolu olan kaseyi lavaboya bırakıp, "Yarın kahvaltıyı ben hazırlarım anne, üzgünüm, çıkmam lazım," diyerek evin kapısına doğru koşturdu.
"Şemsiye al!"
Harry şemsiye falan almadan dışarı fırladı ve Ron'un arabasına bindi. "Günaydın, dostum."
"Günaydın," derken arabayı hareket ettirdi Ron. "Nasılsın?"
"İyi, sen nasılsın?"
"İyi," derken camdan dışarı baktı Ron. "Hava bok gibi olmasa iyiydi de neyse."
Harry dışarı bakarken omuz silkti. "Harika bence." Gök gürültüsü. "Melodik gürlüyor en azından."
Ron, Harry'ye anlamsız bakışlar attıktan sonra gülmeye başladı. "Sarışınla nasıl gidiyor? Konuştunuz mu?"
"Hayır," derken telefonunu çıkardı Harry. "Konuşmalı mıydık?"
"Gece konuştunuz, bugün için randevulaştınız, doğru mu?"
"Evet."
"Sabah mesaj atmadın mı?"
"Atmalı mıydım?"
Ron omuz silkti. "Ne bileyim ben," dedi.
Harry telefon ekranına bakarken kararsızdı. Sonra bir anlık kararla cebine koydu telefonu. "Yok, sabah sabah mesaj mı atılır? Akşam görüşeceğiz işte."
"Sen bilirsin, dostum." Kırmızı ışıkta durunca Harry'ye döndü. "Bugün Snape ile son günün herhalde. Yarın antrenmanlara dönüyorsun, değil mi?"
"Aynen," dedi, keyifle. "Bitsin artık bu çile."
Kısa araba yolculuğunun ardından kampüse ulaştıklarında önce dersine gitti Harry. Üç saat süren dersten sonra da bir şeyler yemek için Ron'la buluştu. Normalde futbol sahasının yakınındaki kafeteryada takılacaklardı ancak Harry, mimarlık fakültesine gitmek istemişti. Ron sebebini tahmin ettiği için itiraz etmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AU | Mini-Stories | Drarry
FanfictionDrarry için tek veya birkaç bölümlük mini hikayeler! ♡ Lütfen AU olduğunu unutmadan okuyun. Bu kitaptaki hikayeler büyücü dünyasında geçmeyecek. Keyifli okumalar!