Multimedya;No.1 - Beni duy
Reinaeiry - Immortal
Sara Naeini - Jane Maryam
Meimuna - La tristesse du diableHoşgeldin balım. :)
Şuraya bir tarih bırakalım mı?
GİRİŞ
Kırık bir notanın sesi çıkmaz.
O yüzden bas bütün tuşlara..,
Bir çok seste ara tek bir sesin güzelliğini ve dinle melodinin ezgisini.
Duyuyor musun kırık notanın sesini?
Hayır, bu bir ölüm senfonisi.
Ağustos aynının temmuz ayına haberi vardı; bir adam ellerinde bir kağıt ve bir kalemle sana gelecek, ve bende yaşadığı günlerini hatırlamak için senin günlerini tüketecek.
Temmuz ayının herhangi kayıtlara geçmeyen bir günü, adam bar taburesine oturmuş sol elinde tuttuğu kalem ve sağ elinde kavradığı viskiyle şafak vaktinin sokaklara serilen sessizliğini seyrediyordu. Bomboş ve sakindi sokaklar, aklında dönen düşüncelerinin aksine. Önünde beyaz bir kağıt ve o kağıdın üzerine kara kalemle çizilmiş yarım kalan tebessüm kapalı göz kapaklarının arkasında, devamını getiremeyen elinin titrekliği ise masanın kenarındaydı. Viskiden bir yudum daha aldı. Viskiden aldığı tek yudum düşüncelerini biraz daha azdırdı. Durmadı, hatırlayamadığı kadar içti ve yeniden doldurdu kadehini. Elinde ki kalemi bırakmadı şişeyi kavrarken, tedirgindi çünkü. Bitap düşmüş eli bir kez bıraksa bir daha tutmaya mecali kalmamıştı. Bırakırsa tebessüm yarım kalır, hatırlayamazdı.
Hatırlamak istiyordu o gülüşü güzel kadını.
Biraz geçti, bir kahve söyledi. Kahve isterken bile gözlerini kağıttan bir an olsun ayırmamıştı. Bu tavırlarından dolayı genellikle etrafındaki insanlar, göz kontağı kurmadığı için onu çok kaba biri olarak görüyordu. Ama umurunda değildi. Kafasının içinde patlayan belirsiz düşüncelerden bir haberlerken istedikleri kadar başıboş yargılarla kendisine kılıf uydurabilirlerdi. Kafasını iki yana sallayıp düşüncelerini toparlamaya çalışırken, sağ eliyle burun kemerini sıkarak gözlerini yumdu.
Uğultular duyuyordu. Her zamankilerinden biraz daha baskın ve yoğun. O kadar kafasının içi sarhoş gibiydi ki, sanki düşünceleri dışarı çıkıp bir beden halini almış ve tam başucunda geçmişin perdesiyle oynuyor, bomboş bir sahnede aktörlük yapıyordu. Gözlerini biraz daha sıkı yumdu.
Ve tam o anda gerçekleşti, bir sesin kırıkları kulaklarını doldururken. Bir yıkım, hayır yeniden var olabilmek için gerçekleşen bir yıkım. Yorgun gözlerini açıp önünde ki aylarca uğraştığı karakalemin kahveye bulanmış beyaz sayfasına bakarken yutkundu. Hayır yıkımlardan tekrar varoluş olmazdı. Yıkımlar sonu enkazla biten bir kaos ve o enkazın altında kalanlara gün yüzü göstermeyen sonsuz bir karanlıktı.
"Özür dilerim beyefendi."
Kafasını kaldırıp karşısına baktığında, kalbi bir piyanonun son notası gibi sertçe attı genç adamın. Hangi müziğin notalarıydı bu? Çok tanıdık, ve aynı zamanda bir o kadar yabancı. Karşısında ki genç kızın buz mavisi gözlerine bakarken zihninde tiz bir çığlık koptu. Kime aitti bu ses? Geçmişin vaveylası mıydı, yoksa şimdinin mi? İnce ince bir zehir gibi sızdı düşüncelerine ve zihninin üstüne siyah bir çarşaf kapandı.
Geçmiş geleceğin üstüne yıkıldı.
Ne dün kaldı, ne yarın.
Şimdi bir enkazın ortasında duruyor, bugünün arafına sıkışmış ruhlar ve ellerini açmış Tanrı'dan medet umuyorlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜCÜN İHTİLALİ (+18)
Teen FictionGüç senin için bir lütuf mu? Zehir olsa, herkesi önümde diz çöktürmek pahasına kana kana içebileceğim güç, lütuf olamaz efendim. Fazlası.