Kısa Hikaye

9 2 2
                                    

"Bunu bile beceremiyor musun? Bu kadar beceriksiz olacağını bilseydim seni doğduğun an öldürürdüm."

Küçük çocuk, başını yere eğip sessizce karşısındaki adamın aşağılayıcı sözlerini dinlemeye devam etti. Her gün böyle sözlere maruz kaldığı için alıştığını sanıyordu ama her sözcük her seferinde küçük yüreğine bir hançer gibi saplanıyordu.

Neden hep bu sözleri işiten oydu?

Neden en küçük hatasında babası ona iğrenç bir varlıkmış gibi bakıp hakaretler savuruyordu?

Neden annesi ve kardeşi onu bu kadar çok severken abisi ve babası ondan bir o kadar nefret ediyordu?

Bir kez bile olsun babasından sevgi görmek istemesi çok muydu?

Genç oğlan, küçük çocuğun çenesinden tutup hızla başını kaldırdı. Kahverengi gözleri çocuğun kahverengi gözlerine tiksinerek baktı.

"Hayatta olduğun için bana teşekkür etmelisin. Sonuçta hâlâ yaşamanın sebebi benim." oğlan, çocuğun çenesini tuttuğu elini çekip üzerine silip "Sonuçta sen olmazsan ben kimin üzerinde antrenman yapacaktım ki?" dedi. Küçük oğlanın gözleri korkudan dolarken karşısındaki genç oğlanın yüzünde onun acınasılığından oluşan bir mutluluk ifadesi belirmişti.

"Zuring, göz yaşlarını saklamalısın. Sonuçta onlara gelecekte de ihtiyacın olacak."

***

Zuring, yorganı kafasına kadar çekip her gece yaptığı gibi yine sessizce ağlamaya çalışıyordu. Daha ne kadar sürecekti bu çile? Ne zaman son bulacaktı bunların hepsi?

"Zuring, iyi misin?"  yan yataktan gelen sesle gözlerini silip yorganı başından çekti. Yan yataktaki küçük kıza doğru dönüp yüzüne inandırıcı olduğunu düşündüğü bir gülümseme yerleştirdi "Evet..." yalan söylediği için kendini kötü hissediyordu ama kardeşini endişelendirmek istemediği için söylemek zorunundaydı.

"Peki neden ağlıyordun?"

"Sadece gelecekte senden ayrılırsam ne yaparım diye düşünüyordum." ve bir yalan daha...

Mi Cha, kardeşinin yalan söylediğinin farkındaydı ama onu doğruyu söylemesi için sıkmakta istemiyordu. Sonuçta elbet bir gün söyleyecekti o zamana kadar onun söylediği her yalana inanıyormuş gibi yapması yeterdi.

"Bir gün ayrılsak bile gökyüzüne bak. Aramızda mesafeler olsada yıldızlara bak, o zaman ikimizde aynı yere bakıyor olucaz ve böylece kendimizi asla yalnız hissetmeyeceğiz."

"Ama gündüzleri yıldızlar kayboluyor."

"O zaman bizde sabahları güneşe bakarız ama biz hiç ayrılmayacağımız için gökyüzüne bakmamıza gerek yok."

Zuring, bu sefer içten bir şekilde gülümsedi. Kardeşi onu nasıl gülümseteceğini ve acılarını unutturacağını biliyordu ve kardeşi ile asla ayrılmayacakları için bu çektiği acıların bir önemi yoktu. Sonuçta onu seven ve değer veren kardeşi hep yanında olacaktı.

***

Zuring, yaşadığı mağaranın dışına çıkıp ağaçlardan pek fazla görülmesede geceyi aydınlatan yıldızlara baktı. O akşam kardeşiyle yaptığı konuşmadan sonra ayrılmayacaklarına inanmıştı ama o da diğerleri gibi onu bırakıp gitmişti.

Peki ya gitmek zorununda kaldıysa? Abisi olucak o pislik onları zorla ayırdıysa? Böyle olmuş olmalıydı, sonuçta kardeşi ondan asla ayrılmazdı.

"Şerefsiz." diye mırıldandı sinirle. Nasıl tenezzül ederdi kardeşiyle onu ayırmaya? Ona ve ona yardım eden herkese bunu ve geçmişte yaptığı her şeyi ödetecekti. Artık o abisinin üzerinde antrenman adı altında acı çektirecekti.

Elleriyle siyah saçları iyice dağıtırken gözlerinin önüne abisi ardından abisinin biricik sevgilisi geldi. "Umarım göz yaşlarını iyi saklamışsındır abi. Çünkü onlara şu an çok ihtiyacın olacak." ardından da karanlık gecede korkutucu bir kahkaha yükseldi.

Bu bölüm içimden geldiği için yazdım. Aslında bölüm daha uzun olacaktı ama Zuring'i ifade ederken zorlandığımı fark edince bölümü koşa tuttum umarım beğenirsiniz. Bu arada anlamadıysanız "*" ifadesinden sonra zaman geçişleri oldu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 16, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KarakterlerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin