Tout Est LéchéㅣVkook✖

İstersen... Yardım Edebilirim

Soobin arıyor
Kabul et - Reddet

Alo, Jeongguk,ne yapıyorsun?

Ödevim vardı biraz onu yapıyorum. Sen?

Hmm, bende seni düşünüyordum. Özledim seni.

Bende özledim, gelsen ya bize?

Ş-şey Jeongguk, annemler evde değil. Yarın geleceklermiş. Ben seni almaya gelsem. Bize gelsen? Bir şeyler yaparız hem?

Olur o zaman. Sen beş dakika sonra çıkarsın. Ben üzerime bir şey geçirip gelirim.

Peki, görüşürüz.

Görüşürüz.

Jeongguk, telefonu kapatıp masanın üzerindeki kitaplarını topladı ve dolabının karşısına geçti. Siyahlara bürünmek istiyordu.

Jeongguk giyinirken beş dakikası geçmişti zaten. Şimdi sıra annesinden izin almaktı. O kolay olurdu.

Değneklerini alıp aşağıya indi yavaşça. Kapıdan gelen seslerle şaşırdı Jeongguk, çünkü bu Soobin ile annesinin sesiydi.

"Jeongguk, Soobin oğlum gelmiş, haydi bekletme çocuğu."
Jeongguk ne olduğuna bakmak için kapıya yöneldi. Soobin ona gülerek bakıyor, annesi ise çabuk olması için sesleniyordu. Sanki damat, gelini evinden almaya geldi, ne bu acele?

Soobin'in yanına gittiğinde onu yanına çekerek kolunu omzuna attı." Oğlunuz bana emanet Bayan Jeon."

Yan yana yürüyerek vardılar evlerine. Jeongguk konuşmamıştı, neden konuşsun ki? Ama bir şey dikkatini çekmişti.

Eve girdiklerinde, Soobin mutfağa gidip bir kaç atıştırmalık aldı ve odaya çıktılar. Odaya girdiklerinde Joengguk yatağa oturdu, Soobin çok garip davranıyordu ve bunu ona soracaktı. Mesela yolda gelirken garip garip canı acıdığını belli eden sesler, eve geldiğinde kendisine garip garip bakmalar...
"Soobinç, çok garip davranıyorsun. Hemen bana ne olduğunu söylüyorsun. Bir şey yok demeni kabul etmiyorum."

Soobin, elindeki paketleri masaya koydu. "Mm, bir şey yok."

"Soobin!"

"ya yok dedim ya. İnanmıyor musun."

"Bu garip davranışların sonunda böyle diyorsan inanmıyorum. Söyle kızmayacağım."

"Ya şey oldu."

"ne oldu Bin. Söyle"
Soobin, Jeongguk'un yanına oturdu.
"B-ben çok yanlış bir davranışta bulundum ve ben zor durumdayım."

Jeongguk, anlamamış olduğunu belli eden bakışlar attı. "Yani... Internette gezerken bir anda kendimi cinsel içerik olan bir sayfada buldum. Sonrası... Malum"

"E yani?"

"Yanisi, zordayım. Acıyor diyorum ya."

"Anlamıyorum, neden zordasın. Ne diyorsun anlamıyorum."

Soobin eliyle şiştiği eşofmanından belli olan penisini gösterdi. "Bak bu durumdayım. Oldu mu şimdi?"

Jeongguk, Soobin'in kızarmış yanaklarını görünce kahkaha atmaya başladı. "Sen utandın mı~"

"Ha-hayır hiçte bile." Jeongguk Soobin'in yanaklarını sıkıp ve öpüp duruyordu ama buna son vermeliydiler çünkü Soobin'in önemli durumu vardı. "Jeongguk... B-unu ne yapacağım ben?"

"İstersen... Yardım edebilirim."

"A-ama olmaz."

Jeongguk ayağa kalktı değnekleri ile. Soobin'i de kaldırıp lavobaya soktu ve yere oturmasını söyledi.
"Jeongguk, yapmana gerek yok. G-gerçekten."

Jeongguk, dizlerinin üzerine oturup değneklerini kenara attı. Soobin'i dinlemedi. Önemli olan onun sorununun çözülmesiydi.

Jeongguk, Soobin'in pantolonunun fermuarını ve düğmesini çözdü. Belinden tutarak aşağıya indirdi. Bayağı büyük görünüyordu. Yavaşça eline alıp sıvazlamaya başladı.

Soobin kafasını geriye atıp kısık kısık inlemeye başladı. "Jeon-hmm yapma."

Elini kafasına atıp itmeye çalıştı ama Jeongguk çoktan tahrik olmuştu bile. Elleriyle hızlanıp Soobin'in daha çok inlemesine neden oldu. "mhmm Jeon"

Jeongguk ellerini çekip Soobin'e baktı. Alnından akan terlerin ne zaman oluştuğunu düşünürken aklına erekte olan penisi geldi. Soobin'i şaşırtark kafasını eğdi ve normal boyutta olan penisi ağzına alarak seri hareket etmeye başladı. İleri geri hareket ettirirken Soobin'in inlemelerini duydukça kendisi de zor durumda kalıyordu.

-