İşten eve dönen Ariel arada bir dönüp arkasında bıraktığı karanlığa bakıp takip edilip edilmediğinden emin olmak istiyordu. Caddeye en hızlı çıkan sokak olduğu için sürekli bu yolu kullanıyordu, bu sokak oldukça karanlık ve pislik içindeydi. İzbe sokakta karanlık hakimdi gözleri artık bu yola oldukça alışmıştı hızlı adımları ile birlikte telefonunu çıkarmak için elini cebine attı bu arada elinde duran anahtar yere düşmüştü.Telefonunu çıkarıp ışığıyla yerden anahtarını aldı ve gözleri binaların arasında gördüğü görüntüyle bedeni taş kesildi. Korku bütün bedenini ele geçirmeden hemen önce anahtarını yerden hızla kapıp koşmaya başladı sadece bir kaç dakika sonra caddeye çıkmıştı kalabalığın arasına karışıp duran taksiye hızla bindi ve arkasına bakarak " sür şu lanet arabayı " dedi, ağzından evin adresi dökültü lanet okuyordu. Umduğu şeyin olmaması için içinden bildiği bütün duaları okuyordu. 15 dakika sonra kırmızı boyalı binanın önünde duran taksiden indi. Gözleri etrafını kolaçan ettikten sonra koşarak merdivenleri çıktı. Kapıyı açıp içeri girdi ve asansörü beklemeden üç kat merdiven tırmandı hızla anahtarını cebinden çıkarıp kapıyı açtı.
Korkudan elleri buz kesmişti gördüğü şey zihninde tekrar tekrar canlandı. Üzerinde ki monttan hemen kurtulup mutfaktan bir bıçak aldı ve yatak odasına ilerledi her hangi bir sorunda kendini korumak için bıçağı almıştı ama bilmediği bir şey vardı. Kalbi şu an kan yerine saf bir korku ve endişe pompalıyordu eline aldığı bilgisayarı yatağa koydu ve açtı, google girip" kan içen insan" dedi ve karşısına çıkan yazıları teker teker okudu sonra gülmeye başladı " muhtemelen biri diğerini bıçakladı ve ben herşeyi o panikle yanlış gördüm" dedi. Herşeyi öylece bırakıp üzerini çıkardı ve duşa girdi uzun süre duşta geçen zamandan sonra nihayet kendine gelebilmişti. Duştan çıktığında elleri buruş buruş olmuştu bu da uzun süredir duşta kaldığının bir nişanesiydi. Üzerine havlusunu geçirdi ve saçların kurutmaya başladı, saçlarını kuruttuktan sonra solgun suratına ve dalgalı kızıl saçlarına baktı. Onu sürekli Sophia Turner'a benzeten arkadaşları galiba birazcık haklılardı evet onu anımsatıyordu. Gözlerinin altı yorgunluktan çökmüştü, gzölerini kapattı ve derin bir nefes alıp tekrar aynaya baktı gülümsemeye çalıştı son zamanlarda epey zayıflamıştı. sonunda odasına geçip üzerini giyinmeye başladı bir kaç dakika sonra içerden sesler geldiğini duymuştu " ne yapıcağım ben " dedi komidinin üzerine koyduğu bıçağı kaptı ve kapıyı açıp minik adımlarla içeri doğru ilerlemeye başladı. Olabildiğince sessiz ve sakin olmaya çalışıyordu, salonun ışıkları kapalıydı ama holde yanan ışık salonun girişini aydınlatıyordu. Minik adımlarla yavaşça ilerledi içeri girdi ve gözleri karanlığı kolaçan ettikten sonra dönüp duvarda ışığı açtığı sırada ağzını kapatan el ile nefesi kesildi. Artık hiç bir şey yapamayacağını biliyordu.
İnanmak istemediği şeyin olması onu dehşet bir korkunun kollarına atıyordu çırpınmaya başladı ama nafileydi bir süre sonra dayanamadı artık herşeyin sonu geldi diye düşündü ve saniyeler sonra gözleri kararırken bilinci kapanmaya başladı.
Olumlu olumsuz yorumlarınızı bekliyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanetli Kraliçe
VampireAğladım Gözlerimden kanlar süzülene kadar ve o Onları öperek aldı benden Lilith'in büyüsüydü Tek ışık lilith'in parlak gözleriydi. Beni aldı,onun kollarında rahatlığı buldum. O karanlıkta parıldayan bir ışık Gecenin kraliçesiydi.