GEZEGENLER SAVAŞI
BÖLÜM:1
Uykusuzluk. Odamı sadece geçen yaz yarı fiyatına aldığım külüstür Laptop'um ve deseninin neye benzediğini çözemediğim perdenin arasından gelen ay ışığı aydınlatıyor. Gözümü saate getirdim ve saatin 3 olduğunu gördüm aklımdan 2 şey geçti insanlar neden uyumaz ki yada insanlar neden uyur kararsız kalmıştım. Game of Thrones'dan bir bölüm daha bittirmenin şokundan henüz çıkamamış şekilde internette gezmeye başladım. Birsürü gereksiz site. Birsürü gereksiz insan vardı. Elimi saat 8'den beri yanımda olan kola şişeme uzattım, baktığımda çoğu bitmişti. Şişe buruşmuş, kolanın asidi kaçmıştı. Dibinde kalan son yudumuda kafama dikerken birden bilgisayarda garip karıncalanmar olduğunu gördüm. Hani böyle telefon çalmadan önceki cızırtılar gibi değildi daha garipti. Genelde çaprazlama ama her yöne giden cızırtılı karıncalamandan bir anda birşey belirmeye başladı. İçimden ''noluyor lan'' dedim. Kola şişemi hızlıca masaya koydum ve sadece ekrana bakabiliyordum sanki birşey kafamı ekrana doğru tutuyordu.Ekrandaki görüntü yavaş yavaş kafaya benzemeye başlıyordu. Ama insan kafası değildi. Hayır insan kafası gibi ama boynuzları vardı görebiliyordum bilgisayarda ki görüntü biraz daha yakınlaştı ve netleşmeye başladı ekrandaki şeyin gözlerinin içi kıpkırmızı ama Kornea'sı bembeyazdı ne yapacağımı bilemiyordum, hareket bile edemiyordum kafamı kaldırmaya çalıştım, defalarca denedim sanki bir şey engelliyor, kafamı tutuyor gibiydi konuşmaya çalıştım dudaklarım, dilim hareket etmiyordu. Ağzımı hareket ettiremiyordum. Bağırmak istiyordum Anne diye Baba diye her kim olursa avazım çıktığı kadar bağırmak istiyordum ama sadece ekrana bakabiliyordum sadece ekran.Ekrandaki karıncanmalar tamamen kayboldu. Birden o kafa olduğunu tahmin ettiğim daha doğrusu umduğum şey konuşmaya başladı.
Konuşuyordu ama ben hiçbirşey anlamıyordum ağzını oynatıyordu bana sert bir dille birşey diyordu ama bu ne dil ne Türkçe ne İngilizce ne de Dünyada'ki başka bir dildi. Yaratık konuşmaya devam ederken birden gözlerimin içine baktı ve ne dediği hakkında hiçbir fikrim olmadığını anlamış olcakki sustu. Kameradan birden uzaklaştı sağa doğru yürümeye başladı ve o an gördüm ki 2 tane değil 4 tane kolu vardı. Koyu kahverengi derisi ve kocaman bir vücudu vardı. Arkaplandaki duvar ise kocaman sivri uçlu metallerle kaplıydı. Duvar gri renkteydi ama parlamıyordu mattı. Sonra yine yürüyerek kameranın önüne geldi ve durdu. Elinde bu sefer kumandaya benzer bir alet vardı elini kameranın kadrajının tam ortasına uzattı ve kumandada kırmızı kocaman bir düğmeye bastı. Ekran yine ilk başlardaki gibi karıncalanmaya ve garip sesler çıkarmaya başladı. Karıncalanmalar durduğunda ise yaratık tekrar konuşmaya başladı. Bu sefer dediklerini anlıyor gibiydim hatta anlıyordum. Şöyle diyordu: '' Kosterbus Galaksi Sisteminden, Samanyolu Galaksi Sistemine, Bizi şimdi anlıyor musun genç adam? Biliyoruz vüdununu hareket ettiremiyorsun, bu korkup bilgisayarı kapatmaman için standart prosedür, anlayışla karşılayacağını umuyorum.'' Şöyle bir kendine baktı'' Bu dış görünüşüm için de özür dilerim hemen değiştirip sizin alışkın olduğunuz standart insan bedeni denilen forma dönüşüyorum '' dedi ve bir anda birşeyler olmaya başladı adeta derisi ters çevriliyor gibiydi kahverengi kocaman deri arkaya dönmeye ve beyaz tenli insan derisi yukarı çıkarak onun yerine gelmeye başladı korkuyordum ama konuşamıyordum yada hareket edemiyordum beni engelleyen şey yüzünden sonunda 15-20 saniye sonra derisini değiştirme işi bittiğinde saçı sağa taranmış siyah saçlıydı aynı zamanda nasıl olduysa deri ceket giymişti ve adeta Amerikan 80lerinden çıkmış gibiydi. Ve sonunda yine konuşmaya başladı. '' Böyle daha iyi galiba, en azından sizin alıştığınız görüntü demi. Bana öyle bakma. Görmeyeli giyiniş tarzınız değişmiş ne yapayım.'' Yanağını sıktararak '' Bu genç adam bedenini dünyaya en son geldiğimde Amerika vatandaşı bir gençten kopyalamıştım. Kullanmayalı bayağı olmuşdu. Kaç yılıydı 1970 miydi hayır hayır. Hah hatırladım 1984.'' Suratında hafifçe bir gülümseme belirdi. ''Güzel seneydi. Turuncu saçlı kızı asla unutamayacağım. '' Biraz duraksadı derin bir nefesle iç geçirdi sonra devam etmeye başladı. ''Ah neyse konumuz neydi? Hah doğru.'' Öksürerek ''Devam ediyorum. Öncelikle hareket etmeyi istediğini biliyorum ilk önce biraz sakinleş. Seni serbest bırakcağımızda çığlık atmayacağına, bilgisayarı kapatıp veya açıp bir şekilde odadan uzaklaşmayacağına söz vermen lazım sadece soğuk kanlılığını koruyup bizi dinlemen lazım. Eğer dediklerimi anladıysan 2 kere gözünü hızlıca kırp evlat tamam mı? '' dedi ve gözlerimin içine bakmaya başladı. Gözlerimi zorda olsa 2 kere kırpabildim ama soğukkanlı davranabileceğimi pek zannetmiyordum.