"Bu binada kaybolmayacağımıza emin miyiz?"
Chan hyung binayı inceledikten sonra bana baktı. "Evet, Jisung."
"Hyung ben emin olamıyorum. Girmeyelim."
"Salak salak konuşma."dedi Chan hyung bıkınca.
"Okulun önünden çekilecek misiniz?"
Arkamızdan gelen sesle irkilerek arkama döndüm. Dudağı ve kaşı patlamış, yanağında ufak bir morluk olan, gri saçlı çocuğa baktım. "Bilmem çekilmeli miyiz?"
Jeongin sinirle omzuma vurup fısıldadı. "İlk günden kavga başlatma."
Gri saçlı çocuk ağzını açmış bir şey söyleyecekken kahverengi saçlı çocuk Seungmin'i hafif ittirerek, gri saçlı çocuğun yanına gitti ve çenesinden tutup yüzünü incelemeye başladı. "Noldu lan? Ne bu yüzün, Minho?"
Adının Minho olduğunu öğrendiğim çocuk, kahverengi saçlı çocuğun elini tutup indirdi. "Kolejli çocukların pususu diyelim."
"Pekala, lider. Okula girmeyi düşünüyor musun?"
"İzin verirlerse neden olmasın?"deyip bizi gösterdi, Minho. "Hem bir dakika, bunlar kim, Hyunjin?"
"Bizim keltoşun dediği öğrenciler olmalı."
Hyunjin'in gülmesi kahkahaya dönüşürken Minho'nun yanına siyah saçlı bir çocuk geldi. "Keltoş müdür dedin beni benden aldın, Hyun."
"Lan Changbin hyung, her yerden çıkabilecek boya sahipsin."dedi Hyunjin.
"Kes sesini be!"
"Neyse gençler benim için kavga etmeyin."dedi Minho alayla.
"Siktir sanki senin için kavga ediyorlar."dedi hemen Changbin'in yanında biten gri saçlı çocuk.
"Yah Woojin hyung, bir kerede bozma beni."
"Neyse hadi içeri girelim, lider bozuntusu."dedi Changbin.
"Lider bozuntusu ne lan?"
Changbin omuz silkti. "Okulun lideri misin? Evet, öylesin. Peki bizim için bir bozuntu musun? Evet, öylesin."
"Eh, o zamanda lider bozuntusu oluyorsun."diye Changbin'in cümlesini tamamladı, Woojin.
"Hay ben sizin zeki oluşunuzu sikeyim."
"Terbiyesiz!"
Minho irkilerek arkasına döndü. "Bu bizim keltoş değil mi lan?"
"Minho ceza istiyor gibisin."
Minho arsız bir gülümseme ile dudaklarını yaladı. "Nasıl bir ceza?"
"Bir hafta boyunca okulu temizlemeye ne dersin, Minho?"
Minho'nun yüzü düşerken ofladı. "Ah şey hocam, duydunuz mu sizi çağrıyorlar. Ben sizi tutmayayım. iyi günler kelt- aman hocam."
Minho koşar adımlarla bizi ittirerek okula doğru ilerledi. Changbin ve Hyunjin gülerek Minho'nun peşinden giderken Woojin gülmemek için zor duruyor ve müdüre bakıyordu.
"Woojin?"
Woojin irkilerek müdüre baktı. "Efendim kel- hocam?"
Müdür göz devirirken "Arkadaşlarının peşinden gitmeyecek misin?"dedi.
"Gideceğim de."deyip gülümsedi, Woojin. "Ben size bir şey sorcam."
"Sor."
"Hocam altıncı ders yapılacak sınavın cevap anahtarları var mı sizde?"
"Var ama sana yok."
Woojin göz devirip saçlarını dağıttı. "Peki. Son bir soru."
"Sor tanrının cezası, sor."
"Hocam kafanızı cilalıyor musunuz? Her gün güneş kadar parlak bir kellikle geliyorsunuz da."dedi Woojin gülmemek için dudağını ısırırken.
"Kim Woojin! Ceza almamak için tek bir sebep söyle."
Woojin ensesini kaşıdıktan sonra eliyle müdürün arkasını işaret etti. "Oha bu şey değil mi? Şey.... Eee.... Şey... Hah, Bayan Kang."
"Woojin yemezler."
Woojin sertçe yutkunup asker selamı verdikten sonra koşarak okula doğru ilerledi.
"Ukala takımı tekrardan birleşti."dedi müdür gülerek. Sonra bize bakıp iç çekti. "Yeni öğrenciler sizsiniz?"
"Evet."dedi Chan hyung.
"Geçmiş olsun."
"Ne? Niye ki?"dedi Felix.
"Böyle bir erkek lisesine geldiğiniz için, hele de Lee Minho'nun liderliğinde olan bir erkek lisesinde geldiğiniz için. Geçmiş Olsun."
"Çok korkutucu geldi."dedi Jeongin.
"Bu okulda her şeye rastlayabilirsiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Whatever you want [MinSung]
Teen Fiction"Bizim okulun öğrencisi başka okulun öğrencisi ile birlikte olamaz!" "Neden ki?" "Çünkü... çünkü bizim okuldasın." "Asıl nedeni?" "Seni seviyorum."