Özür dilerim (Final)

1.7K 144 81
                                    

"Yah ne kavgası be! Daha yeni şeydik, mutluyduk?"dedim sinirle.

"Ama Doyoon dayak istiyor."dedi gülerek.

Oflayarak göz devirdim. "İyi be!" Minho, Doyoon'un önüne geçince yanaklarımı şişirdim.

"Yenilmeye hazır mısın, Minho?"dedi Doyoon. Bu sefer hep beraber güldüler. "Son kez söyleyeyim dedim."

"Kesinlikle bu söylediklerini özleyeceğim, Doyoon."dedi Minho. "Ama yinede sana yenilmeyeceğim."

"Bu sefer çok emin olamazdım." Arkasına baktı Doyoon. "Bayağı hırslıyız bu kez."

Minho da kendi arkasındaki öğrencilere baktı. "Bizim kadar olamazsınız." Birbirlerine karşı sert bir şekilde konuşmuyorlardı. Bunun son kavga olduğunu çok iyi biliyorlardı. Bu bir nevi veda konuşmasıydı.

Minho ve Doyoon konuşmalarını bitirince ikisinin onaylaması ile kapışma başladı. Birbirlerine giren iki okul büyük hırsla kavga etmeye başladı. Hyunjin yine aynı şekilde hem eğlenerek hem de Paleleri sinir ederek kavga ediyordu. Minho ve Doyoon tüm ciddiyetle kavga ediyordu. Ve yıkılmaz duruyorlardı.

Hepsi yıkılmaz duruyordu. Şöyle bir incelediğimde tüm öğrenciler yapılıydı. Ten bile... Özenle seçilmişlerdi resmen. Çirkin bir tane bile öğrenci yoktu.

Kavgayı dikkatle ve heycanla izlerken kenardaki sis dikkatimi çekti. Diğerlerine baktım. Hiçbiri fark etmiş gibi durmuyordu. Sis git gide artarken gözlerimi kapatmak zorunda kalmıştım. "Minho? Neler oluyor!"diye bağırdım. "Minho? Hyunjin? Changbin? Woojin?"

"Burdayım. Merak etmeyin."dedi Woojin garip bir sesle.

"Buradayım."dedi Hyunjin. "Changbin?"

"Bende buradayım."dedi Changbin öksürerek. "Minho?"

"Gözlerim acıyor. Neler oluyor?"diye bağırdı Minho.

"Sis bombası atıldı. Birazdan geçer herhalde."dedi Chan. Birkaç saniye sonra rüzgar sayesinde görüş alanımız açılmıştı. Herkes öylece etrafına bakarken benim aradığım kişiler yoktu.

"Doyoon? Minho nerde?"

"Ya Changbin?"dedi Felix etrafa bakıp.

"Biraz önce burdaydılar."dedi Doyoon.

Kafayı yemek üzereydim. Nereye kaybolmuşlardı. Chan küfürler eşliğinde Woojin'i ararken ben de Minho'yu arıyordum. Seungmin gözleri dolu bir halde Hyunjin'i arıyordu ki Felix de ondan farksız değildi.

Cevap vermiyordu. Tam tekrar arıyordum ki tanımadığım bir numara aramaya başladı. Telefonu açıp kulağıma götürdüm. "Kimsin?"

"Sence?"dedi gür bir ses.

Sinirle derin bir nefes aldım. "Patron musun nesin, Minho'dan ve diğerlerinden uzak dur! Yoksa seni öldürürüm."

"Hiç sanmıyorum. En azından ölen ben olmayacağım. Bunu siz belirleyeceksin." Sesi kan döndürücü bir şekilde soğuk ve serti.

"Ne sikim saçmalıyorsun? Çabuk bana nerde olduğunu söyle?"

"Onca yaptıklarınızdan sonra boş duracağımı mı zannediyorsun sen! Senin yüzünden tüm arkadaşlarımı kaybettim. Verdiğim hiçbir sözde durmayacağım. Şimdi hemen okulunuzun bahçesine gelin. Güzel bir gösteri hazırladım size." Telefon kapandı.

"Okulun bahçesine çağırdı."dedim hızla. Pale ile birlikte koşarak bizim okula gittik. Tam dediği gibi bahçenin tam ortasında dikiliyordu. Woojin, Hyunjin, Changbin ve Minho'yu birkaç kişi tutarken oldukça sakin ve halsiz duruyorlardı. Kolayca o kalabalıktan çıkartmak için ilaç vermiş olmalılardı. "Demek geldiniz ha."dedi patron gülerek.

Whatever you want [MinSung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin