Sende gidersen kim kalır?
Sanarsın ki geride kaldılar ve onlar yaşamaya devam ederler.
AMA
öyle değil.
Seni içten sevenler ölür , diğerleri yas tutar...
***Gitmeyecekti onlarla buluşmaya gidemezdi ki zaten . Utanıyordu annesinden , annesinin yaptıklarından ... Dünden bu yana yayılmıştır belki de tüm olan biten. Çok hoş bir mavisi olan kulaklığını taktı ve kaldırımda sallana sallana yürümeye başladı Ali Arin. Mavi rengin her tonu ona öyle çok yakışıyordu ki sanki maviler olup gökyüzüne karışmak için doğmuştu. Nereye gideceğini biraz düşündükten sonra kütüphaneye gitmeye karar verdi delikanlı. Ne zaman canı sıkılsa oraya giderdi. Kitaplar onun için bir sırrı hiç kimseye söylemeyen sırdaşlardı. Kafasındaki sorunu unutmak için baş kahramanın yerine koyardı kendisini ve onun gibi olmaya çalışırdı Ali Arin. Biraz yürüdükten sonra gelmişti kütüphaneye. Evet sonunda huzurlu bir ortam bulmuştu. Telefonu ile kılıfının arasında olan üyelik kartını çıkardı. Telefonundan müziği kapattı ve çantasına koydu. Sonra ağır adımlarla merdivenlerden yukarı çıktı. Görevliye kartını gösterdi. Zaten görevli onu tanıyordu ama görev gereği bakması gerekiyordu . Her tarafta "Sessiz olun !" yazıları vardı. Tam ona uygun bir ortamdı burası. Okumak istediği kitabı kararlaştırmamıştı daha. Yavaş yavaş kitaplıklar arasında gezindi ve Yazar Rümeysa Kocabuğa Ceren'e ait " Sabır Güneşi " adlı bir kitap aldı eline. Büyük bir ihtimalle kitabın konusu sabırlı olmaktı . Belki de şimdi bu kitap onun duygularına tercüman olacaktı. Birkaç adım attı ve tahtadan yapılmış boş bir masa buldu. Önce çantasını çıkarıp masanın bir köşesine koydu . Sonra sandalyeye oturup kitabı okumaya başladı. Kitabı her yönüyle çok begenmişti. Bu anlatıma göre kitabın yazarı çok başarılı olmalıydı. Herzaman yaptığı gibi başkahramanın yerine koydu kendini. Ortalama altmış sayfa okuduktan sonra yanına yirmili yaşlarda bir bayan geldi.
"Beyefendi eğer izin verirseniz sizinle aynı masaya oturabilir miyim ?"
Ali Arin duraksadı bir an. Annesin gidişini hatırladı yeniden. Birkaç saniye düşündü. Cevap vermek istemiyordu ama vermek zorundaydı. Tam sözlerine başlayacakken bayan tekrar yineledi söylediklerini.
" Beyefendi, size diyorum lütfen oturabilir miyim?"
Kadının içinden kayadan daha sert bir ses çıkmıştı. Ali Arin yadırgayarak cevap verdi."Tabiki de hanımefendi buyurun!"
Genç bayan büyük bir ihtimalle üniversite bir öğrencisiydi çünkü çok kalın bir defterdeki yazıları bilgisayara geçiriyordu. Evet ya kesin tez yazıyordu. Kitabı altmış dördüncü sayfasında bırakan delikanlı ayağa kalktı ve kütüphane görevlisinin yanına gitti. Elindeki kitabı kayıt ettireceği anda görevli şu cümleyi kurdu:
"Ali Arin Bey sizin üzerinize bir kitap kayıtlı ve iki aydır vermemişsiniz. "
Şaşkın bakışlarla görevlinin siyah gözlerine baktı delikanlı.
"Nasıl oluyor ben verdim diye hatırlıyorum. "
Yoksa Ates aldığı Ali Arin'in üzerine kayıtlı olan kitabı vermemiş miydi? Kadın doğru kişiye baktığından emin olunca sözlerine başladı.
"Evet , Ali Arin Bey gercekten de sizin üzerinize kayıtlı 'Macera Geçidi ' adlı bir kitap . Kitabı vermezseniz veya ücretini odemezseniz bu kitabı size kayıt edemem."
Evet , bu Ateş 'in aldığı kitaptı. Başını yerden kaldırdı ve görevliye cevap verdi delikanlı.
"Tamam hanımefendi ben ücretini vereyim. Kaç TL ?"
"Yirmi beş TL beyefendi."
Cüzdanını çıkardı ve otuz lirasından yirmi beş lirasını görevliye uzattı.
"Hanımefendi kusura bakmayın . Biz o kitabı ailecek okuyoruz da kardeşim kaybetmiş olmalı. Çok özür dilerim. Şimdi bu kitabı kayıt edebilir misiniz?"
Görevli Ali Arin'in dediklerine güldü ve kafasını olumlu şekilde salladı. Anlamıştı çünkü onun kardeşinin olmadığını. Ekranda iki kardeş olarak görünüyordu . Ve diğer kardeşi de ondan büyük olarak gözüküyordu. Yalan söylemeye çalışmıştı ama yapamamıştı. Temiz kalbi izin vermemişti bu duruma. Kitabın kayıdını yaptırdı ve kütüphaneden çıktı. Ateş'e biraz kızgındı ama onun için her şeyi yapardı. Kim olsa öyle yapardı. Çünkü kimse kıyamaz bence esmerlerin kralı gibi olan birisine. Dışarıya çıktığı sırada kütüphanenin önünden bir simitçi geçiyordu. Simitçiyi durdurdu ve bir tane simit aldı. Simidi yiyerek eve doğru yürümeye başladı. Yolda giderken etrafında ne varsa her şeyi izliyordu . Evlerinin olduğu sokakta bir köpek ve yavrusu dolaşıyordu. Onları görünce gözleri bir kez daha doldu Ali Arin'in . Gülümsemek istedi ama olmadı . Kimse görmesin diye aceleyle sildi gözyaşlarını delikanlı. "Ileride birgün çocuğum olursa onları asla bırakmayacağım." diye geçirdi aklından. Hayvan olmasına rağmen köpek bile bırakmıyordu evladım dediği canlıyı ama insanlar o kadar acımasız olmaya başlamışlarki bırakıp gidiyorlar. Insanların kanına işlemiş zorluklardan kaçmak, kolaya sığınmak. Bir süre daha yürüdü ve sonunda kendi kabuğuna geldi delikanlı . Kilidi çantasında aradı ama bulamadı . Evde unutmuş olmalıydı. Zile bastı ve kapıyı üvey annesi açtı. Bir süre gözleri dolu dolu kadına baktı. Kadın ona güldü ama o gulemedi. Bence bu normaldi. Nasıl gülsün ki insan içi paramparcayken, nasıl mutlu olmaya çalışsın? Falan nereden bilsin ki filanın içini? Kadın Ali Arin gülmemesine rağmen gülmeye devam etti. Inat olsun diye mi gülüyordu yoksa gerçekten onu evladı olarak gördüğünü belli etmek için mi gülüyordu? Kadın da hak verdi Ali Arin' e. Onun yüzünden gitmişti gencin annesi. Ama o da aşık olduğu adamla mutlu olmak istemişti. Tek suçu buydu. Belki şimdi olsaydı Ali Arin annesinin boynuna sarılıp mis kokusunu içine çekecekti. Ama yoktu . Artık anlamıştı annesinin gerçekten gittiğini. Tüm yaşananlar ne rüyaydı ne de bir dejavuydu. Her şey ama her şey gerçekti. Hem de olduğundan daha fazla. Odasının kapısını yavaşça açtı Ali Arin . Kapıyı açınca bir de ne görsün? Çetedeki tüm arkadaşları Ali Arin'in gökyüzü gözlerine bakıyorlardı. Sadece bir tanesi bakmıyordu ona. Zeytin gözlü, esmer Ateş. Herkes pür dikkat bakarken o neden bakmıyordu? Yolunda gitmeyen ne vardı? Kimse bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜZSÜZ YÜREK
Teen FictionHayatından bir kavramın yok olması kadar kötü birşey yoktur bu hayatta . O kavramın varlığını hissetmesen bile çok koyar olmayışı. Ama gerçekler ışte... Bu hayat acısıyla tatlısıyla geçip gidecek . Geçmesini bekletirken de bizlere çok şey gösterec...