Takvim Nisan ayının 15'ini gösteriyordu.Odamdaki pencereden dışarıyı seyre dalmıştım.Hava güneşli hafif serindi.Kulaklığımı müzik çalarıma taktıktan sonra sevdiğim birkaç müziği açtım.Müzik kulağımı okşarken,kuşların hareketlerini müziğin ritmine uydurmaya çalışıyordum gözlerimle.Aniden gelen kapı tıkırtısı ve annemin sesiyle irkildim.
"Eyşan,yemek hazır annecim seni bekliyoruz"diyen anneme
"Geliyorum anne" diye cevap verdikten sonra kulaklıklarımı çıkardım.
İstanbul'un Etiler semtinde tabir-i caizse lüks bir sitenin 4.katında oturuyorduk.Babam "Kurtoğlu" holdingin kurucu başkanıydı.Binbir emekle kurmuştu bu holdingi.Annem ise Özel bir kolejin müdürlüğünü üstlenmişti.Mesleğine aşıktı,babamla üniversitede tanışmışlardı.Annem babamla evlenmeden önce orta halli bir devlet memurunun kızıydı.Babam ise doğuştan varlıklı bir aileye sahipti. Üniversite sonrasında evlenmek istemişler fakat iki taraf ailelerin de rızası olmadığı için İstanbul'a kaçarak evlenmişlerdi.Babam aslen Trabzon'luydu.Annem ise Ankara'lı.
Ben ise;
Eyşan Kurtoğlu.Ailemin tek çocuğuydum.Annemin çeşitli rahatsızlıklarından dolayı doğum riski yüksekti ve ikinci bir çocuğu göze alamadılar.Doğma büyüme Istanbulluyum ve Istanbul'a aşık.
12 yaşıma geçen hafta pazartesi günü geçmiştim.Mutfağa ćok meraklı olduğum için babam beni bir şef arkadaşının kursuna yazdırmıştı.Her haftasonu düzenli olarak oraya gidiyordum.Mutlu bir aile hayatımız vardı.Babam ve annem birbirlerine aşkla bakıyor ve saygılarını hiç esksik etmiyorlardı.
Taa ki o akşam yemeğine kadar...
"Anlamıyorsun Hande ortak olduğumuz günden beri işlerim her geçen gün biraz daha düşmeye başladı.Ihaleleri arka arkaya kaybediyoruz.Trilyonlarca para kaybediyorum.Ne yapacağımı bilmiyorum artık".
Babamın çaresiz ve sinirli bağırışından sonra annem ağlamaya başlamıştı.Odanın kapısından dinliyordum konuşulanları.Annemin öksürük sesleri gelmeye başladı önce ardından babamın "Hande kan Hande kan geliyor"diye kekeli konuşması çıkmıyordu aklımdan.Odadan çıkıp salona koştuğumda annemin öksürdüğü sırada boğazından kan geldiğini görmüştüm.Koşup anneme sarılıp ağlamaya başlamıştım.Babam koşup ambulansı aradıktan sonra acilen hastahaneye gittik.Annemi muayene odasına aldıktan sonra biz babamla dışarıda kaldık.
Bir süre sonra doktor sadece babamın gelmesini ve benim dışarıda beklememi söyledi.Babam saçımı okşayıp"Doktor amcayla biraz sohbet edip geri geleceğiz beni burada sessizce bekle tamam mı" diyip yanımdan ayrıldı.
Babam doktorun yanına geçtikten sonra arkasından bir hemşire odaya geçti dosyaları bırakıp odadan çıktı.Çıkarken kapıyı aralık bırakmıştı.Yavaşça kapıya yaklaşıp doktorun konuşmalarını dinlemeye başladım.
"Malesef Hande hanım kötü huylu bir tümör var beyninizde ve kolay kolay kendini göstermeyen bir tümör.Belli bir tehlikeye geldiğinde ancak kendini belli ediyor ve sonrasında tedavi etki edemeyedebiliyor" Annemin hiçkırık sesiyle gözlerim dolmuştu.
"Sizi Amerika'daki bir doktor arkadaşıma yönlendireceğim.Orada gerekli tüm tedavinize başlanacak.Umarım herşey yolunda gider ve bu kanseri yenersiniz.Aksini düşünmek dahi istemiyorum."
Doktor ne demek istediğini tam olarak anlayamamıştım ama annem kötü bir hastalığa yakalanmıştı.Ama iyileşecekti.Hemen kapının karşısına gećip annemle babamın çıkmasını bekledim.Annem gözlerini silip bana gülümsedi.
"Bak annecim korkulacak birşey yokmuş boğazım tahriş olmuş sadece"diyerek beni teselli etmeye çalıştı. İnanmış gibi gülümsedim bende.
Eve gittikten sonra annem yatağımı aćıp beni yatırdı.Ardından bir masal kitabı alıp yanıma uzandı her gece olduğu gibi.Öyle huzurluydu ki kokusu annemin huzuru hiçbir yerde yoktu.Ardından odaya babam girdi "bana da bir yer açamazmısınız"deyip kahkaha attı.Ne sorunlar vardı o kahkahada..
Annemle kenara uzanıp babamın yanımıza gelmesini sağladık.Annem okuyordu biz dinliyorduk.
Babam saçlarımı okşuyordu annem ağlamaktan çatallanmış sesiyle kitap okuyordu.Öyle mutlu huzurluydu ki.
O tüm hafta annemle babam ben okuldayken hastahaneye gidip geldiler.Babam işlerini aksatıyordu ama yapacak birşey de yoktu.Yol arkadaşı için herşeyi göze almıştı.
Eve geldiklerinde babam çalışma odasında telefonda tartışmalar yaşıyordu. Ardından hiçbirşey yokmuş gibi salona geçiyordu.Annem gün geçtikçe göz altları morarıyordu.Tedavi için Amerika'ya gideceğini söylemişti babam.Ikisi birlikte Amerika'ya gittiklerinde beni da halamın yanında bırakacaklardı.
Aylar günleri kovalarken annem her geçen gün soluyordu.Amerika'ya gitme günleri gelip çatmıştı.Anneme sımsıkı sarılıp öpmüştüm.Aynı şekilde babama da.Ağlamamak için çenemi sıkıyordum.Yaşım küçük de olsa dik durmayı ilk o gün öğrenmiştim.Annem ve babam Evden çıkıp gittiklerinde halam yanımdaydı.
Annemle ve babamla her gün konuşuyordum.Babam işleri için yakın zamanda Türkiye'ye döneceğini fakat annemin hastahanede kalmaya devam edeceğini söylemişti.Onlar gideli tam 60 gün olmuştu.Her sabah okula gidip okuldan geliyordum.
Yine bir pazartesi günü okul çıkışında babamın şoförü okulun önünde yoktu birden karşıma babam çıkınca çığlık ata ata babama koşup sarılmıştım.Öyle çok özlemiştim ki.
"Annem nasıl oldu " diye bir soru çıkıverdi hemen ağzımdan.Babamın yüzü düştü önce sonra topladı hemen"iyileşecek"dedi.
İyileşecekti annem, bizim için iyileşecekti.
Babam yanımızda 7 gün kalmıştı. Her akşam kavga ediyordu telefonda.Evimize tanımadığım amcalar gelip babamı soruyordu.Neler olduğunu anlayamıyordum.Babam her akşam elinde bir oyuncakla eve geliyordu.Tüm akşam benimle ilgileniyor ve masal okuyup uyutuyordu.Amerika'ya dönmesi gerekiyordu.Annem orada yalnızdı.Sabah yola çıkacaktı bu yüzden erken uyanmıştık o gün.Babamı yolcu ettikten sonra odama gidip yatağımda ağlamaya başlamıştım.Onları çok özlüyordum.Ben odada ağlarken birden evin kapı zili çaldı.Halam
"Ben bakıyorum" diye bağırdıktan sonra kapıyı açtı.Bende girişe doğru çıkmıştım.Kravatlı amcalar ellerinde dosyalarla evin içine girip not almaya başlamışlardı.Halam hemen babamı arayıp birşeyler konuşmaya başlamıştı.Neler olduğunu anlayamıyordum.Daha sonra birileri gelip evin içindeki bazı pahalı eşyalarımızı evden çıkardı.Iki adam kendi aralarında"Koskoca holding ellerinden kaydı yazık oldu" diye konuşuyorlardı.Babamın iş konularıyla ilgiliydi sanırım.Halam beni odama çıkarıp kapıyı kapatmıştı.Odada ayıcığıma sarılıp ağlaya ağlaya uykuya dalmıştım.
Ertesi gün evde birkaç eşyanın kaldığını görünce iyice korkmaya başlamıştım.Halam'yenilerini alacağız'bahaneleriyle beni kandırıyordu.
Zaman su gibi akıp geçerken halamla oturma odasında çizgifilm seyrediyorduk.Yemek yiyip ödevlerimi birlikte yapmıştık.Komik sahnelere gülerken halamın telefonu çaldı ve arka odaya geçti.Ben halen komik sahnelere gülerken halamın çığlığı ardından ağlama sesiyle aklıma ilk gelen kişinin gelmesiyle "Anne" diye ağlamaya başladım.Halam yanıma gelip beni iyice sardı.Açıklama yapmadı,anlamıştım anneme kötü birşey olduğunu."A-n-neemm değil mi?" Diye kekeleyerek konuşurken halam kafasını salladı o an ellerimin uyuştuğunu hissediyordum daha sonrası karanlıktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKKUŞAĞININ YEDİ TONU
General FictionYıllarca karanlıkta yaşayan bir insan ışığı görünce gözleri kamaşmaz mı? Eyşan,senelerdir ailesinin ona bıraktığı karanlık hayatı yaşarken ona yepyeni bir şehirde ışık tutan aşka gözleri kamaşmış bir halde bakıyordu. Geri mi kaçmalıydı karanlığa yo...