Sevgilim, biliyor musun ne kadar zaman geçti üzerinden? Toprağın üzerinden ne kadar rüzgar, ne kadar yağmur, kar ve kurumuş yapraklar geçti?Elbette, bilmiyorsun. Çünkü sen 8 sene öncesinde kaldın. Orada, tek başına.. sıcakken ve soğukken yattın. Bazen üşüdün diye o kadar korktum ki, ellerim çatlayana kadar yanında uyudum. Sanki varlığımı seninle birlikte toprağın hissetmişti. Çünkü rüzgâra meydan okurcasına üzerime döküldü. Beni de örtmeye çalışıyordun belki de? Kim bilir.
O güzel gözlerine bakamadığım için miydi bilmem; ciğerlerim kupkuru, gözlerim donuk bir şekilde uğurlamıştım seni. Özür dilerim sevgilim, kimsemiz olmadığı için özür dilerim. Seni tek başına gönderdiğim için özür dilerim. Sensiz geçen her saniye için yanına gelmeyi istedim ama .. Ama Park Jimin, yaşamamı istediğini biliyordum. Ya da belki de korkağın tekiydim ve buna sığınıyordum.
Seni kurtaramadım özür dilerim, sana yetişemedim.
Bir polistin, bir suçluydum. Belki isteyerek yapmıyordum ama suçluydum, Jimin. Neden bile bile kendini ateşe attın? Hoş, gerçekten de öyle olmuştu. Seni o evin içinden alamadım. Seni oradan kurtaramadım. Gözlerinin içine bakıp seninle ölmeyi tercih ederdim Jimin. Sadece yana yana dökülen eve, telefondan gelen çığlık sesine odaklanabildim. Öylece kalakaldım.
Hiçbir şey yapamadığım için pişmanlıktan ölmemi bekleyen Namjoon bile, dün gece evime gizlice gelip iyi olup olmadığıma baktığında.. Kendimi daha çok öldürmek istemiştim. Ama yapamadım. Korktum ve buna devam etmekten başka bir şey yapamadım. Aptal olduğum için o kadar tiksiniyorum ki kendimden, sadece ölmem gerek. Sadece bir ip, bir tavan ve belki de bir sandalye. Bunlardan fazlasına bakmayan ölüme, anlaşılan ben de bakamıyorum Jimin. Oysa sen oradasın, oradasın ve beni bekliyorsun. Biliyorum ama yapamıyorum sevgilim. Hep güçlü olduğumu söylerdin, cesur olduğumu söylerdin, hep beni... Beni ne kadar çok sevdiğini söylerdin.
Ellerim ne zaman kan içinde olsa, korkuyla yüzüme bakamazdın bile.
Nereden bilebilirdin ki, benim gibi cani birinin de bir şeylerden korkabileceğini. Kendi canına kıymaktan bile korkabileceğini? Nereden bilecektin? Bilemezdin sevgilim. Nasıl bilecektin? Sana hiç kendimi açmadığımı bilebilirdin sadece.
Kokunu çok özledim Park Jimin, Kim Jimin olmanı ne kadar istediğimi söylemeyi ve senin utanırken kızarmanı, dolgun dudaklarını utançla ısırmanı, kafanı dik tutsan da gözlerini yere dikip ayağının ucunda sanki her daim bir kum birikintisi varmış gibi oynamanı çok özledim. Geceleri ürperdikçe bana daha çok sarılıp, kokunu ciğerlerime bayram ettirmek istercesine bana sunmanı çok özledim.