𝐒𝐰𝐞𝐞𝐭𝐞𝐧𝐢𝐧𝐠

76 4 0
                                    



Kol saatime baktığımda saat 8.30'a geliyordu. Busan trenine az kalmıştı. Valizim ile Seul tren istasyonunda bekliyordum.  Chanyeol ve Lisa beni uğurlamaya geleceklerini söylemişlerdi ama hala gelmemişlerdi. 

 Lisa 'yla polis akademisinden tanışıyorduk. Hayalimiz birlikte çalışmaktı. 

Polis akademisinden mezun olunca fazla görüşemedik. Bir süre sonra  Lisa'nın tayini İncheon'dan Seul'a benim yanıma çıktı. İlk önce onu gördüğümde inanamamıştım. Şok olmuştum. Lisa o an gelip üstüme atlamıştı. Gözümün önünden o anlar gitmiyordu.

Chanyeol'la nasıl tanışmamıza gelince onla karakoldan tanışıyorduk. Öyle ayrıcalı bir hikayemiz yoktu ama Chanyeol her zaman cinayetleri çözmem için  yardımı dokunuyordu. İkisini de ayrı ayrı seviyordum.

''Chaeyoung ! ''

Lisa'nın sesini duyduğum an arkamı döndüm. Chanyeol ve Lisa gülümseyerek yanıma geliyorlardı. İkisinin de yüzü gülüyordu. 

Lisa bana sarılarak '' Kendini düzeltip geliyorsun Chaeyoung-ahh ! Seni hep gülerken göreceğim.'' dedi. 

Benden ayrılıp yüzüme baktı. Parmaklarıyla  dudaklarımı yukarı kaldırdı. Gülümsetmeye çalışırken '' Böyle tamam mı ? '' dedi.

Ona kafa sallamakla yetindim. Lisa beni döndürüp belime baktı. '' Ne oldu ? '' diyerek kafamı sağa sola salladım.  '' Silahını aldın mı diye bakıyordum da almışsın  bile ' diyerek somurttu.

''Lisa,lütfen ! '' diyerek gözlerimi ona karşı büyüttüm. ''Chaeyoung, abartmıyor musun ? Sadece bir tatil.  Başkomiser bile silahını almana gerek yok dedi.  Hatta masasına bırakmanı söyledi. '' diye çıkıştı. 

Silahımı her daim her yerde taşırırım. Yanımdan hiç ayırmam. Kelepçeyi de öyle. Tatilde bile ne olacağı belli olmazdı. Lisa'ya karşı gözlerimi devirdim. ''Lisa, lütfen ! '' 

Lisa kollarını göğsüne bağladı. '' Tamam tamam. Bir şey demedik ! '' 

Chanyeol'a baktım. Göz göze geldik. Boğazını temizledi. ''Beni biliyorsun Chaeyoung. Ben öyle Lisa gibi sana karışmam. Senin kararın. Zaten ben senin kararlarına her  zaman saygı duyuyorum. Neyse hadi git artık yoksa Lisa birazdan senin katilin olacak ! ''diyerek güldü. Onun gülmesine ben de güldüm. 

Chanyeol gözüyle arkamı işaret etti. Arkamı döndüğümde trenin geldiğini gördüm. Chanyeol '' Hadi bakalım gitme vakti ! '' diyerek valizimi aldı ve önden gitti. Benle Lisa'da arkasından gittik.

Chanyeol valizimi görevliye verdi. Ben tam trene binerken Chanyeol kolumdan tuttu ve beni indirdi. '' Biraz bekle Chaeyoung. Sana bir hediyem var. '' 

Chanyeol pantolonunun cebinden kanatlı kılıç kolyesini çıkarttı. Gümüştü. Zarif görünüyordu. Boğazını temizleyerek '' Bu kolyeyi sana önceden verecektim. Bir türlü fırsat olmadı. '' dedi. 

Chanyeol bir şey söyleyecekken Lisa onun sözünü kesti. ''Chaeyoung arkanı dönüp saçını çek de çocuk kolyeyi taksın. '' 

Kafamı salladım. Arkamı döndüm ve saçımı çektim. Boynumu iyice açtım. Chanyeol bana doğru yaklaştı. Kolyeyi kafamın üstünden geçirip taktı. Soğuk kolye sıcak bedenime değince huylandım. 

Chanyeol'a döndüm. ''Teşekkür ederim.''

''Bu kolye adaleti,zekayı,cesareti ve savaşma iç güdüsünü sembolize eder. Umarım hiç çıkarmazsın.'' diyerek gülümsedi.

Ben de ona karşı gülümsedim. ''Merak etme hiç çıkarmayacağım.'' diyerek trene bindim.

 Trende tüm koltuklar ikili idi. Deri koltuklar yepyeni duruyordu. Elimdeki koltuk numarasından kendi koltuğumu bulmaya çalışıyordum. 48,50,52.  52 numaralı koltuk tam cam kenarıydı. Biletime baktığımda doğru numara olduğunu fark ettim.  

𝐒𝐞𝐜𝐫𝐞𝐭 𝐆𝐞𝐧𝐢𝐮𝐬 | 𝐑𝐨𝐬𝐞𝐤𝐨𝐨𝐤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin