Simon adama yaklaştı ve yüzüne baktı. Genç bir adamdı. Vücudu sapsağlamdı. Hiç bir yerinde yara bere yoktu. Sadece belli ki çok korkmuş ve soğuktan donmak üzereydi. Orada arkasına yaslanmış oturuyordu. Başını kaldırıp Simon'a bakmadı. Baygın gibi gözüküyordu. Gözlerini açamıyordu. Simon genç adama iyice yaklaştı. Adam kendine gelir gibi oldu. Başını çevirip gözlerini açtı ve Simon'un yüzüne baktı. Bu tek bakış Simon'ın adama kanının kaynamasına yetti. Keçe çizmeleri yere bıraktı, kemerini çözerek çizmelerin üzerine koydu ve kumaş ceketini çıkardı.
"Konuşarak vakit harcamayalım" dedi."Gel, giy şu ceketi hemen!" Simon adamı dirseklerinden tutarak kalkmasına yardım etti. Genç adam ayağa kalkınca Simon adamın temiz ve sağlıklı bir vücuda, biçimli el ve ayaklara, iyi ve nazik bir insanın yüzüne sahip olduğunu gördü. Ceketini adamın omuzlarına attı ama adam ceketin kollarını bir türlü bulamıyordu. Simon adamın kollarını geçirmesine yardım etti. Ceketi onun üzerine sıkıca oturttuktan sonra kemeri de beline dolayarak ceketin vücudu adamakıllı sarmasını sağladı.
Simon kendi yırtık kasketini de çıkararak adamın başına taktı. Ancak kendi başı üşüyünce, "benim başımda neredeyse saç yok, oysa onun uzun, kıvırcık saçları var" diye düşündü ve kasketini tekrar başına taktı. "Ayağına giyecek bir şeyler versem daha iyi olacak", diye düşünerek adama oturmasını söyledi. Keçe çizmeleri giymesine yardım ederek ona, "İşte oldu arkadaşım, şimdi hareket et ve ısın. Diğer sorunlar sonra hallolur. Yürüyebilecek misin?" dedi.
Adam ayağa kalkarak nazik bir şekilde Simon'a baktı, ama hiçbir şey söyleyemedi.
"Neden konuşmuyorsun?" dedi Simon. "Burası çok soğuk, burada kalamayız. Eve gitmemiz lazım. Benim değneğimi al, kendini güçsüz hissedersen değneğe yaslan. Haydi şimdi yürü bakalım!"
Genç adam yürümeye başladı. Yürümekte zorlanmıyor, geride kalmıyordu.
Giderlerken Simon adama soru sordu," Neredensin? "
-Bu taraflardan değilim.
-Ben de öyle düşünmüştüm. Bu civardaki insanları tanırım. Peki ya türbenin orada ne yapıyordun?
-Bunu söyleyemem.
-Biri sana bir kötülük mü yaptı?
-Kimse bir kötülük yapmadı. Beni Tanrı cezalandırdı.
-Elbette her şey Allah'tandır. Gene de, yiyecek ve kalacak yer bulman lazım. Ne tarafa gitmek istiyorsun?
-Benim için her yer aynı.Simon şaşırmıştı. Adam üçkağıtçı birine benzemiyordu. Kibar kibar konuşuyor, ama kendisiyle ilgili hiç bir şey anlatmıyordu. Simon içinden, "Kim bilir başına neler geldi?" diye geçiriyordu. Yabancıya dönerek, "O halde evime gel benimle, en azından bir parça ısınmış olursun" dedi.
Böylece Simon eve giderken yabancı da onunla birlikte geldi. Kuvvetli bir rüzgar esiyordu ve Simon gömleğinin altında üşüyordu. İçkinin etkisi geçmişti ve artık soğuğu hissediyordu. Burnunu çeke çeke yürüyor, karısının ceketine sarılıyordu." Haydi bakalım... Buldun mu şimdi koyun derisini! Koyun derisi diye gittim, sırtımda palto bile olmadan eve dönüyorum, üstelik çıplak bir adamla. Matryona bundan hiç hoşlanmayacak!" diye geçiyordu kafasından.
Karısını düşününce kendini üzgün hissetti. Ama yabancıya bakıp da onun kilisede kendisine bakışını gözünün önüne getirince kalbinde bir mutluluk belirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNSAN NE İLE YAŞAR?
BeletrieTolstoy'un yazdığı unutulmaz bir hikaye... Simon adındaki ayakkabıcı ve ailesiyle ilgili yaşananlar...