3 Bölüm

79 19 3
                                    

Gelmiştik. Ben küçük tatlı bir otel beklerken karşımda İzmir'de  hayatım boyunca görmediğim ihtişamlı bir otel vardı. Acaba kafayı yiyordum? Kendimi cimciklediğimde tekrar aynı yerdeydim. Bir dakika ya! Ben neden şaşırıyorum ki? Karşımda Ufuk Ardıç var sonuçta. Otelin içine girdiğimiz de en az otelin içi kadar dışının da güzel olduğunu gördüm. Otelin girişinde kocaman harfler ile"Premier Solto Hotel" yazıyordu. Dışı gibi iç ide çok ışıklıydı. Zaten gözlüklüyüm. Yansıma yapıyor yahu. Sayın çok değerli bilim adamlarımız. Her şeyi buldunuz bir benim gözlük sorunuma çare bulamadınız. Bir de bilim adamı olacaksınız. Hah! Gözlerimi kısarak etrafı incelemeye devam ettiğimde tavanda devasa büyüklükte, çok şık ve çok pahalı olduğunu her türlü belli eden bir avize duruyordu. İnsanların oturması için konulmuş masa ve sandalyeler ve beyaz gri tonlarında şık koltuklar konulmuştu.Gayet temiz bir yerdi. Ben etrafı incelemeye devam ederken Ufuk'un seslenmesiyle kendime geldim. Yanına gittiğimde otuz iki dişiyle sırıtıyordu. "Neden anlamsız yere sırıtıyorsun", dediğimde  "Beş dakikadır Arya, Arya diye sesleniyorum duymuyorsun. Ayrıca neden bu kadar şaşırdın ki burayı gördüğünde" Ben," Ne şaşırması ya. Şaşırmadım. Sadece ışık gözlüğümde yansıma yaptığı için gözlerimi açmam gerekti." Gerçekten bu saçma şeyi söylemiştim. Evet. Az önce Orkun gibi insanların bile kurmayacağı bir bahane uydurmuştum.  Ufuk."Ne bu, ilkokul bahanesi mi? " dediğinde haklıydı. Ama inatçılığım devreye girdiğinde yalan söylemek zorunda kalıyordum işte. Ben" Hayır."  Ufuk," Bu yüzden mi ağzını beş karış açmış etrafı izliyordu? "  Ben," Ufuk küçücük bir şeyi bile nerelere getiriyorsun. Çeneni kapatsaydın şu an otelde ne var ne yok ağzıma tıkamış ve uyuyor olacaktım." dediğimde sırıtışı daha da genişledi. Buradaki personeller Ufuk'u tanıdığından ona çok ilgiyle yaklaşıyor ve dakika başı "Sizi otelimizde gördüğümüz için çok mutluyuz efendim,yok  bizi çok mutlu edeceklermiş,kesinlikle hiçbir rahatsızlık duymayacakmışız bilmem ne, bilmem ne." Vallahi yalakalıktan başka bir şey değil yahu. Diğer insanlara hiç öyle davranmıyorlar. Onlar da insan biz de. Ay ama hiç olur mu? Onur Ardıç'ın oğlu gelmiş sonuçta. Asansörü gördüğümde onu umursamayarak ilerden yürümeye başladım.Asansöre doğru ilerlediğim sırada altımda bir ıslaklık hissettim. Allah kahretsin! Sızmıştı ve sızmaya devam ediyordu.Hemen etrafıma dişi bulma umuduyla baktım. Asansörü bekleyen kızıl kıvırcık saçlı bir kız gördüm. O bir dişi olduğuna göre onda olması gerekirdi. Ufuk ne olduğunu anlamadan onun kolunu ani bir hareketle belimden çektiğim an kızın yanına koşmaya başladım. Aramızdaki mesafe iki adımlık olsa da panik anında ne yapacağımı bilememiş ve kızcağıza çarpmıştım. Karşımdaki kıvırcık saçlı kızla yerde 1.80 uzanırken kız olayın şokunu atlatmaya çalışıyordu. Ondan özür dileyip onu hemen ayağa kaldırdım. Tam ağzını açıp bana saydıracakken  ona 'pedin var mı?' diye sorunca kahkaha atmaya başladı. Ee kız haklı. Hangi insanoğlunun üstüne saldıran bir kız sonra ondan kibar bir  şekilde ped istemişti ki. "Çok özür dilerim ama ciddiyim ve kötü durumdayım yardım edecek misin? " dediğimde olayın ciddiyetini anladığında lavaboya gitmemiz gerektiğini söyledi. Daha fazla rezil olmak istemiyordum. Ufuk'a döndüğümde ne yaptığımı çözmeye çalışıyormuş gibi bir bana bir yanımdaki kıvırcığa bakıyordu.Ona sonra açıklayacağımı ve beni burada beklemesini söyleyip gittim. Lavaboya girdiğimiz anda çantasından ped çıkarıp bana uzattı ve " Al şunu. Yemin ederim bir daha beni darp edersen mahkemeye veririm he seni. Korktum vallahi." Ben de onun bu samimi yaklaşımına karşı içtenlikle gülümseyerek hayat kurtarıcımı alıp boş olan bir tuvalete girdim. İşimi hallettikten sonra lavabodan çıktığımda kıvırcık saçlı kızın ayna ile konuştuğunu gördüm. "Bana bak kızım ben senden daha güzelim. Tipe bak.Pis sidikli, meymenetsiz suratlı, domuz poposu.", diye aynadaki yansımasına saydırıyordu. Son dediği şeyi duyunca  o kadar büyük bir kahkaha attım ki birden oteldeki herkesin  buraya geleceğini düşündüm. Kıvırcık bana baktığında utançtan yanakları kıpkırmızı olmuştu. Bu haliyle çok tatlı görünüyordu. Daha yarım saattir tanıdığım birisine kanımın bu kadar kaynaması normal miydi acaba? Yanına gittiğimde ona elimi uzattım ve adımı söyledim. Oda anidentutarak elimi sıktı ve  " Ben Meltem. Ayy ama sen bana Meltoş. Meltoşum Dünyanın en güzel kızı diyebilirsin ",dediğinde tekrar kahkaha attım.Resmen Orkun'un kız versiyonuydu. Ay acaba bunlar ikizler miydi? Belki de hastanede karışmış ve ayrı ailelere verilmişlerdi.Olabilir miydi? Ay yok kendine gel Arya. Neyse. Meltem gerçekten çok tatlı ve iyi bir kıza benziyordu. Balık eti, kıvırcık kızıl saçları ve ela gözleri onu çok şirin gösteriyordu. Onunla tanıştığım için mutluydum çünkü her şey o kadar üst üste gelmişti ki belkide tüm bu negatif enerjimi çekip alırdı benden.  Tuvaletten çıktıktan sonra asansöre doğru ilerledik. Ufuk'u bir erkekle kahkaha atarken gördüm. Yanına gittiğimde Meltemin de Ufuk'un konuştuğu adamın yanına gidip koluna girdiğini gördüm. "Yağız aldatıyor musun yoksa beni? Ayyyy yoksa gay mısın sen? Allahım sana geliyorum bu acıyla daha fazla yaşayamam."  Ufuk ve ben kahkaha atmaya başladık. Demek yanındaki çocuğun adı Yağızdı. Ve galiba onlarda çift olarak gelmişti bu otele.  Birlikte asansöre bindiğimizde Ufuk az önceki tepkimin nedenini sorunca önemli bir durum olmadığını ve kızlara özel bir durum olduğunu söyleyerek geçiştirdim. Çocuğa 'ben regl oldum ve herkesin ortasında sızdı. Sonrada ped almak için kızın üstüne atladım', diyecek kadar salak değildim. Ufuk ise o esnada yüzüme anlamamış gibi baktığında onu es geçtim. Hatta Ufuk'un kızların regl olduğunu bildiğini bile sanmıyorum. Dördüncü kat 211 numaralı kapının önüne geldiğimizde Meltem ve Yağız ın da tam karşımızdaki odada kaldıklarını öğrenmiştik. Buna ne kadar sevinsekte dördümüz de çok yorgun olduğumuzdan dolayı yarın birlikte plaja gitme kararı verip birbirimize iyi geceler diledikten sonra odalarımıza geçtik.Ufuk duşa gireceğini söylemişti. Ben ise o kadar yorgundum ki duş almayı yarına erteleyerek  hemen üstümü değiştirip yatağa attım kendimi. Yarın çok uzun bir gün bekliyordu beni. Bugün annem ve babamın tartışması üstüne bir de Çisem ve Orkun ile tartışmıştım. Gerçekten beynimle birlikte bedenim de iflas etmişti. Gözlerim yavaşça kapandı ve kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım. Kim bilir belkide kaçıyordum. Belkide gerçekleri hazmedemediğimden sığınıyordum uykuya. Çünkü karanlığımdaki yıldızları yalnızca o zaman aydınlatabiliyordum. Kim bilir belkide bir gün gözlüğümdeki yıldızlarla aydınlatır yüzleşirim hazmedemediğim gerçeklerle.

Güneşten saklanmak için gölgede durmalıyız. Ama hangi ağacın altında? Kim bizi alır gölgesine? Kim korur bizi güneşin ateşinden? Her yeni gün, her güneşin doğuşu yeni başlangıçlar yeni mutluluklar getirir derler. Hayır. Her güneşin batışı, her karanlığın çöküşü karanlığımızı kendi ışığımızla aydınlatmamız için şans tanır bize. Sana kafa tutmaya geliyorum güneş. Bu sefer karanlığımda parlamaya geliyorum... 


F4 ~Gözlüğümdeki yıldızlar~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin