6.BÖLÜM

488 32 11
                                    

SEHUN'UN AĞIZINDAN

Sabah güneşin yüzüme vurmasıyla uyandım. Hey ama ben perdeyi çekmemki. Gözümü ovuşturup cama baktım, ece gülerek bana bakıyordu.

- Yaa kapatsana şu perdeyi, niye çektin ki?
- Uyanman için
- Tamam artık uyandım kapa şu perdeyi.
- Gel kendin kapat
- Ayşşş
- Tamam tamam kızma kapatıyorum. Hadi kalkta defne'yi uyandırmaya gidelim.
- İşte bu hoşuma gitti. Hadi gidelim.

Beraber koridora çıktık kai' nin odasının önüne geldiğimizde o tam içeri girecekken bileğini tutup "sessiz olalım " diye fısıldadım, o ise sadece başını salladı.

Sessizce kapıyı açtık ilk önce ece içeriye girdi , ben tam kapıyı kapatacakken ece yüksek sesli bir kahkaha patlattı. Hemen elimi ağzına götürdüm.

- Hey ben sana ne dedim? Hani sessiz olacaktık.
O elimin altında hâla gülerken kaşlarıyla yatağı işaret etti. Bende başımı yatağa çevirdiğimde ece' den daha büyük bir kahkaha patlattım. Ece hemen ağızımı kapattı. Sessiz sessiz gülüyorduk çünkü defne ve kai birbirine sımsıkı sarılmış uyuyordu ve çok komik duruyorlardı. Defne kai' nin boynuna sımsıkı sarılmış, bacaklarının birini kai nin bacağının arasına koymuştu. Kai ise iki eliyle defne' nin beline sımsıkı sarmıştı.

Ne... Tabiki bu şansı değerlendirip fotoğraflarını çekeceğiz.

Ben eceye gözlerimi kısarak baktığımda o da bana aynı şekilde bakıyordu, demek aynı şeyi düşünüyoruz. İkimiz telefonlarımızı alıp fotoğraflarını çektik. Ve eceye bakarak
- Üç diyince onların üstüne atlıyoruz.
- Tamam
1
2
3
Ve atladık...
Onlar uyanınca ece nin elini tutup hemen kai nin odasından gülerek uzaklaştık.

Aşağıya doğru koştuk ve ece ile birbirimize bakıp kahkaha attık. Diğer üyeler bize 'bunlar sabah sabah ne içiyor yaa' bakışı atınca onlara çektiğmız fotoğrafları gösterdik onlarda bizim gibi gülmeye başladı.
Ece ile beraber bir koltuğa oturduk. Ona dönüp
- Fotoğrafları onlara da göndermeye ne dersin?
- Tabiki EVET. Ben defneye gönderiyorum sende kai ye gönder.
Dedi fotoğrafları gönderip birbirimize beşlik çaktık.

YAZARIN AĞIZINDAN

Defne ve kai üzerlerinde tepinen sehun ve ece yüzünden uyandılar. Defne uykulu gözlerle boynuna sarıldığı kai ye bakıp
- Ne oluyor?
- Ne bileyim. Ne güzel uyuyorduk.
Diyip gözlerini yine kapattılar. Kai ve defne aynı anda gözlerini kocaman açıp birbirilerinden ayrıldılar.
Defne kızararak
- Üzgünüm ben....şey bilmeden oldu.
- Önemli değil. Hem sen niye ikide bir kızarıyorsun? Böyle çok tatlı oluyorsun.
Defne dahada kızarıp
-Yaa böyle şeyler söyleme.
Dediğinde kai ona yaklaşmaya başladı ve tam dibinde durup
-Nasıl şeyler?
-Iıı... şey işte
-Ney işte
-Iıı...acıktım ben yaaa hadi çıkta giyineyim. Sonra da kahvaltıya ineriz.
Diyip kai yi ittim
-Tamam kızma ufaklık.
Dedi ve ayağa kalktı sonra defne ve kai nin telefonlarına aynı anda bildirim sesi gelmişti. İkisi telefonlarını eline alıp mesajına baktı. Defne fotoğrafı görür görmez kızardı. Kai fotoğrafı görünce yüzünde koca bir gülümseme oluşuverdi. Kai defneye baktı ve onun kızardığını görüp başını okşadı. Sonra
- Çok güzel sarılıyorsun ufaklık.
Diyip odadan çıktığında defne kalbine vurup 'Hey tamam sakin olmalıyım. Yaa kalbim neden böyle hızlı çarpıyor? ' diyip banyoya yöneldi ve elini ,yüzünü ve günlük rutinleri halledip valizine yöneldi ve içinden siyah kazak, kahverengi etek ve siyah, uzun, ince, topuklu bir bot çıkarıp giydi. Makyaj yapmayı sevmediği için sadece dudak parlatıcısı sürdü ve biraz parfümsıktı.

 Makyaj yapmayı sevmediği için sadece dudak parlatıcısı sürdü ve biraz parfümsıktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
TÜRK İDOLLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin