2

21 0 2
                                    

Odaların hepsi birbirine benziyordu. Bazıları kitliydi, bazıları sadece tozlu, bazıları gereksiz eşyalar veya tablolarla doluydu. Odalara bakıp çıkıyordum sadece, merak ettiğimden değildi. Kafam çok doluydu. Buraya nasıl gelmiştim? Gerçekten ölmüş müydüm? Hayat ve ölüm arasında sıkışmış mıydım? Burası cennetim miydi? Yoksa cehennemim mi?

Belki de lanetlenmişimdir.

Hiç bir şey bilmiyordum. Endişemi gidermek için bir şeyler arıyordum. Değişik eşyalar buluyordum ama asıl istediğim konuşmaktı. Birilerine ihtiyacım vardı.. Fakat-
Kimseyi hatırlamıyordum!
Vücuduma korkunç bir ürperti yayıldı ve üşümeye başlamıştım. Burada gerçekten yapa yalnızdım. En sonunda kendimi bir odaya attım. Odada birkaç kutu vardı, gerisi toz ve yırtılmış duvar kağıtlarıydı, farklı hiç birşey yoktu. Kutuları teker teker açtım.

Mum. Daha çok mum. Mum.

Şaşkınlıkla kutulara baktım. Bunlar aşağıda tek başına yanan mumlarla aynıydı. Birkaç mum aldım, cebime sığdığı kadarını.. Elimde tek bir mum kalmıştı. Mumun ucuna dokundum. Bir anda küçük bir kıvılcım çıktı! Panikle mumu fırlattım. Tüm oda aydınlanmaya başladı. Yerler alev almaya başlamıştı.

Yine olamaz. Burayıda yakamam.

Panikle mumun üstüne atladım. Mumu tuttum, ateş bana zarar vermiyordu. Mumu tuttuğum gibi alevler yerden kayboldu ve havada uçuşmaya başladılar. Onları izlemeye başladım. Minik alevler şekil değiştiriyorlardı, ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

Bunları ben mi yapıyordum? Yoksa gerçekten kafayı mı sıyırıyordum.

Mumlar haraketlendikçe, üşüme hissim kayboluyordu, kendimi daha canlı hissediyordum. Mumları takip ettim. Onları takip ettikçe şekil aldılar, en sonunda küçük, cıvıl cıvıl sevimli kuşlara dönüştüler. Heyecanla onları takip etmeye başladım, odadan çıktılar, merdivene doğru uçmaya başladılar. Tırabzanlara tutunup hızla merdivenlerden inmeye başladım. Minik kuşlar buraya geldiğimden beri yanmakta olan muma daldılar, ve yok oldular. Şaşkın şaşkın baktım. Elimdeki mumu yere diktim.
Mum ateşleri sakince salınıyorlardı. Kendimi daha canlı hissediyordum. Sanki mumlar.. Benim parçam gibiydi, kendimi daha sıcak hissediyordum. Cebimden diğer mumlarıda çıkarıp yere sabitledim.
Hepsini tek dokunuşumla hızlı hızlı yaktım. Yerden tavana doğru bir sürü kıvılcım yükselip, süzülmeye başladılar. Mumların arasına oturup izlemeye başladım. Her kıvılcım farklı farklı şeylere dönüşüyorlardı. Kelebekler, çeşit çeşit kuşlar, minik uğur böcekleri, küçük balıklar, oda içinde dolaşıp en sonunda en başta yanmakta olan muma dalıp yok oldular.

Kendimi çok canlı hissediyordum. Yanan mumlar harika şekilde ışık saçıyorlardı, eminim dışardan ev parıl parıl parlıyordur! Gecenin yavaş yavaş kaybolan karanlığı ile karışmaya başlamıştı mum ışıkları. Yere, mumların arasına yattım. Tavanı izlemeye başladım. Mumlar, benimle birlikte ritmik haraket ediyorlardı. Penceredende gecenin karanlığının kendini gündüze teslim ettiğini görebiliyordum. Huzurla iç çektim. Gözlerimi yumdum ne kadar kıpır kıpır olsamda, dinlenmek istemiştim. Sonsuza dek böyle kalmak istedim.

🕯

Karanlık kendini güneşin kusursuz parlaklığına teslim etmiş, mum ışıklarıda sönükleşmişti. Doğrulup üstümü silkeledim. Gece gördüğüm yerle burası bambaşka gibiydi. Gündüzün sıcak ışıklarıyla bu malikane dahada kusursuzdu. Gece fark etmemiştim; duvar kağıtlarının desenlerini, duvarların arasından çıkıp tavana uzanan narin, küçük çiçekli sarmaşıkları. Tekrar merdivenlere yöneldim. Gündüz ışıklarıyla dün ki yarım kalan turuma devam etmek istemiştim, öylede yaptım. Odalar yine karanlıktı ama en azından odada bulunanları gözüm seçebiliyordu. Koridorun sonundaki pencereden dışarı baktım. Burası bir tepeydi. Karşımda küçük bir kasaba duruyordu. Bu malikane ise ordan bir şato gibi görünüyordur, eminim. Pencereden dışarı bakarken, bahçeden sesler geldiğini duydum. Ön bahçeye bakan odaya fırladım. Bahçede küçük çocuklar vardı. Buraya birilerinin geleceğini hiç tahmin etmemiştim. Belkide ben burda olamadan önce burası oyun alanıydı? Yada burada yaşıyorlardı?

İmkanı yoktu.

Pencereye yaslanıp, çocukları sessizce izlemeye başladım. Bir anlık gözümü kapatıp seslerini dinledim. Gözlerimi kapattığım gibi sesleri evde yankılanmaya başlamıştı. Panikle gözlerimi açtığımda çocukların hiç biri bahçede değildi.

Kahretsin.

Panikle merdivene geldim, çocuklar mumlara hayretle bakıyorlardı.
Kesinlikle panik olmuştum. Ne yapacaktım? Mumlar onlar için tehlikeliydi.

Çocuklar,
" Hey! Sizce Mum Kraliçe geri mi dönmüş? Bu mumların geçen gün burda olmadığına yemin edebilirim."

" Saçmalama! O bir kasaba efsanesi. Hem Mum Kraliçe döndüyse bile, tüm kasabayı kül etmiş olurdu."

Yanaklarıma alev basmıştı. Ben miydim mum kraliçe?

" Çok korkunç! Ya oysa? Onu öldürmeliyiz!"

Ne? Öldürmek mi? Aman tanrım. Tekrar ölmek istemiyordum.

" Mumları o yakmış olmalı! Mumları söndürürsek ondan da kurtulmuş oluruz!"

Ellerimle ağzımı kapattım. Çığlık atacaktım, duvara yaslandım. Eğer bağırırsam beni eminim yok edeceklerdi. Bağırmasam da öyle olacaktı. Ellerimi gevşettim ve gitmeleri için dua etmeye başladım.

Çocuklardan biri mumlardan birini üfledi. O an hayalet kalbimde bir acı hissettim. Sonra ikinci mumuda.

Çocuklar gülmeye başlamışlardı. Eğleniyorlardı.
Dayanamadım.

" Yapmayın! "

Çocukların hepsi birden durdu. Panikle etrafa bakmaya başladılar.

Kahretsin kahretsin.

" Mum cadısı! Kendini göster ve teslim ol! Bizi öldüremezsin!"

Aman tanrım. Sizi asla öldüreceğimi söylemedim ki?!Asıl siz beni öldürecektiniz!

Tek kelime etmedim. Çocukların korkak adımları merdivende gezmeye başlamıştı. Belli ki hepimiz birbirimizden korkuyoruz ama ne yaparsın, burdayız işte.

Kapının tekrar açıldığını duydum. Çocuklarda oraya dönmüştü. Kaçamak bakışlarla ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
İçeriye benim yaşlarımda bir çocuk girdi.

" Hemen gelin buraya! Bu eve girmemiz yasak, hepinizi aileni-"

Çocukların hepsi sarışın çocuğa doğru koştu, sarıldı. Bazıları ağlamaya bile başlamıştı.

" Abi! Lütfen lütfen ailemize söyleme! Bir daha buraya girmeyeceğiz! Burda bir cadı vardı."

Çocuk şaşkın şaşkın onlara baktı. Saçlarını okşayıp onları tembihledi, bir daha buraya gelmemeleri üzerine. Hepside kabul ettiler. Hepsi çıktığında aşağıya indim. Kapı aralıktı. Küçük adımlara kapıya yürüdüm, kapı kolunu usuluca tuttum.

Göz göze geldik. Sarışın çocukla.
Şaşkınca bana baktı.
Ağzım panikle açılmıştı, kapıyı bir hışımla kapattım. Ve kapıya yaslandım.

Bu sefer işim bitmişti.

Kapının sertçe kapanmasıyla, çocuklar tekrar cıvıldamaya başladı.
"Abi o ses neydi? Kapıyı birisi mi kapattı? Gördün mü?!"

Çocuk gülümsedi.

" Çok paranoyaksınız, bunu yapan rüzgardı. Orda kimse yoktu. "

Beni görmemiş miydi? Yoksa beni mi korumuştu?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 29, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DenemeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin