"Biraz huzur ve birazcık da aşk."

74 30 16
                                    

***

" Biraz huzur ve birazcık da aşk...  -A- "

Elimde tuttuğum küçük not kağıdına saçma sapan bir gülümsemeyle bakıyordum şuan.Sanki gerçek olacakmış gibi bir kağıt parçasından medet umuyordum.Daha yeni yeni keşfettiğim bu çok hoş çay bahçesindeki bir çalışan getirmişti bana bu kağıdı.Başta saçma bulsamda bir sakıncası olmayacağı için yazmıştım bende.

Sandalyeden kalkarak küçük not kağıtlarının olduğu kısma ilerledim.Duvarda onlarca her renkten küçük not kağıdı vardı.Bu beni şaşırtsada aldırmadım ve kağıdımı asabileceğim bir yer bakındım.Benim kağıdım sarı renkteydi ve tabiki de ona yakışan tek renk olan kırmızı bir not kağıdının yanına asacaktım.Duvardaki kağıtları incelerken gözüme kırmızı bir not kağıdı ilişti.Özensiz bir yazıyla " Damdan düşer gibi aşık olmak " yazıyordu.Bu beni gülümsetmeye yetmişti.Kağıdımı kırmızı not kağıdının yanına asıp geri çekildim ve diğer kağıtları incelemeye başladım.Çoğunda aşk , para gibi bilindik şeyler yazıyordu.Ancak bir not kağıdı beni kahkahaya boğmaya yetmişti.Tüm kağıtların tam ortasında mavi renkte bir kağıtta " Seni sevmek zulümse öldür beni Pakize " yazıyordu.

Yüzümdeki gülümsemeyle masaya doğru ilerledim.Okuldan kaçmıştım ve geri dönmek istemiyordum.Burada kalıp resim çizmek istiyordum.Çünkü burası çok güzel ve huzuluydu.Hatta eğlenceli de bir yerdi.Hem not kağıtları hem de mekanın karşısındaki duvarda yazan yazı beni çok eğlendirmişti.Allah aşkına bir insan neden duvara " Martılara seni anlattım suratıma sıçtılar." yazar ki.Bir de böyle güzel bir mekanın karşısına.

Eşyalarımı toplayıp çantama koyduğum sırada bana not kağıdını getiren garson tekrar yanımda belirdi.Soru dolu gözlerle ona baktığımda elinde bir meyve suyu tuttuğunu gördüm.Önce meyvesuyunu sonra da lacivert bir not kağıdını masaya bırakıp gitti.Şaşkınlıkla arkasından bakakalırken not kağıdını açıp okudum.

" Beni de çizsene sana manzara olurum :)   Masa-4  " yüzümü buruşturup meyvesuyundan bir yudum aldım ve hızla masadan kalkıp çıkışa doğru  ilerledim.Buruşturduğum kağıdı da notu yollayan salağın masasına atmayı ihmal etmemiştim.Arkamdaki masadan kahkahalar yükselirken dönüp bakmadım bile.Bu kadar ucuz bir hareketi yapan insanı görmesem de olurdu. Ayrıca onlarla uğraşacak vaktim de yoktu.Okula gitmem gerekiyordu.Mekandan çıktığımda karşıdaki yazı tekrar gülmeme neden olurken telefonumu çıkardım ve babamın 3 defa aradığını gördüm.Büyük ihtimal canım okul müdürüm hemen ona yetiştirmişti.Ama umursamıyordum.Çünkü biliyordum bana kıyamayacağını.

Okul bu çay bahçesine yakın olduğu için yürüyerek gitmeyi tercih ettim.Hava da güzeldi zaten.Oh miss...

Bu arada Asya ben...Öyle abartılacak kadar olmasada varlıklı bir ailenin kızıyım.Özel bir okulda lise 3.sınıf öğrencisiyim.Okulu pek sevmem çünkü okula gitmektense resim çizip uyumayı tercih ederim.Ayrıca etrafımda dolaşan kendini beğenmiş insanları görmekten de nefret ederim.Babam ve annem avukat.Benim de onlar gibi olmamı istiyorlar ama umutsuz bir vaka olduğumun farkındalar o yüzden çok sıkmıyorlar.Tek çocuk olduğum için haliyle çok kıymetliyim.Bunun farkındayım fakat hiçbir zaman şımarık biri olmadım.Çünkü ben öyle insanlardan da nefret ederim...Galiba bir sürü kişiden nefret ediyorum.Neyse boşverin.

- " Asyaaaa." Tanıdık sesle arkamı döndüğümde Batuhan'ın bana doğru koştuğunu gördüm.

- " Nerdesin kızım sen." koştuğu için nefes nefese kalmıştı.Biraz durup soluklandıktan sonra devam etti. " Her yerde seni aradım."

- " Okuldan kaçtım kıvırcığım." Okula doğru yürümeye başladım.Batu da beni takip ediyordu.

- " Okuldan kaçtığını biliyorum salak.Neden bana haber vermiyorsun.Merak ettim seni.Hem baban da beni aradı." Durup bana yetişmesini bekledim.

VELHASIL AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin