2

145 12 25
                                    

Ertesi gün okula geldiğimde Mingi sırasında oturuyordu. Ve benim her sınıfa girişimde kızıl saçları gözüme çarpıyordu. Ona kızıl diyecektim. Belki ilerde benim kızılım olur, bilemeyiz.

Bugün rahattım çünkü sınavımız yoktu. Sıramda hep sessiz sakin otursam da Yeosang ve Haechan gelip konuşmaya çalışırlardı.

Erken olsa da ona karşı olan hislerimden emin oldum. Bunun başka tarifi olamaz, ona karşı hissettiklerim giderek aşka dönüşüyordu. Kafamı dağıtmak için kitap okumaya başlamışken Mingi yanıma geldi. Kalbim çok hızlı atıyordu. "Nasılsın?" dedi ve cevabımı veremeden beni bir hışımla sınıftan dışarıya çıkararak tuvalete getirdi. Kimse olmadığı için hızlı bir şekilde dudaklarımı öptü. Bu bir rüya gibiydi.

"Beni neden öptün sen? Daha doğru düzgün tanışmadık bile. Neden öptün?" dedim. Verdiği cevaba çok şaşırmıştım. "Ama ben seni tanıyorum güzelim. Hem de her şeyini ezbere biliyorum. Yüz hatlarını bile ezberledim."

Ona aşık olduğumu belli etmeden sinirliymiş gibi konuşmaya devam ettim. "Bu ne demek oluyor? Sen kimsin!?" dedim. "Seni yakından tanıyorum dedim ya. Sen Jongho, hayatımda gördüğüm en güzel şeysin."

Biri gelecekmiş gibi hissediyordum ve hemen ondan ayrılıp sınıfa gittim. Sırama oturup suyumu içtim. Dudaklarının tadı çok güzeldi. Bir daha öpmek isterdim ama şimdi değil. Sınıfa geri geldiğinde kitap okurmuş gibi yaptım. Fazla utanıyordum. Beni nasıl bu kadar yakından tanıyor ya da beni nasıl kendine güvenir şekilde öpüyordu? Aklım almadı.

Yeosang çok garip davrandığımı fark etmiş olmalı ki yanıma geldi. "Şu kızıl saçlı çocukla aranızda bir şey mi var? Çok garip davranıyorsun ve seni birkaç dakika önce birden sınıftan çıkarmıştı." deyip bir sürü soru sordu. Ne diyeceğimi bilemedim. Beni öptüğünü mü söyleseydim yoksa yakından tanıdığını mı? Karmakarışık duygulara bulanmıştım.

"Bir şey olmadı, iyiyim. O kızıl saçlı çocuk beni öptü Yeosang. Öptü diyorum bak. Bunu nasıl yaptı anlamıyorum çünkü kafam birden karıştı." Yeosang çığlık atmamak için zor durmuştu. "NE SENİ ÖPTÜ MÜ NASIL BENCE BU KIZIL SAÇLI ÇOCUK SANA AŞIK" diye kulağımın dibinde öyle bir bağırdı ki içimdeki softluk uçuverdi. "Evet öptü Yeosang ama sakin ol. Ya da olma. Ben de sakin olamıyorum çünkü." dedim cidden baya kafam karışmıştı çünkü.

Derse girdik. Ben bu kızıl yüzünden kafamı toplayamayacaktım anlaşılan. Ki onun beni öpmesinin iki sebebi vardı. Ya aşık olduğu için ya da zevk için. Kesinlikle aşık olduğu içindi çünkü ben de aşık olunasıyım, evet. Bir kere arkama dönüp bakayım derken onunla gözgöze gelmiştim. YA BAKIN SADECE BİR KERE BAKAYIM DEDİM OLANA BAK. Her neyse, burdan anlaşılacağı gibi bir daha ona bakmayacaktım.

Günüm böyle geçmişti. Genellikle sınıftan en son çıkan ben oluyordum. Çantamı topamaya dalmışken kızılın bana baktığını fark edince "Beni neden öptüğünü bilmiyorum, beni neden ve nasıl bu kadar yakından tanıdığını bilmiyorum ama uzak dur." dedim. Dediğim şeylerin ne olduğunu kontrol etmeyecektim ona karşı.

Yanıma gelip bir kez daha öptü beni. Dudaklarını hissetmek güzeldi, ona giderek aşık olmamı sağlıyordu. "Sen her böyle dediğinde ben daha çok öpeceğim seni. Bunu kabullen Jongho." dedi. Ve sonuna ekledi "Benim sevgilim olsana. Yemin ederim ki senden deli gibi hoşlanıyorum. Bana farklı hissettiriyorsun. Benim miniğim ol." dedi.

Fazla hızlı gerçekleşiyordu her şey.

--------------

YA BEN BÖYLE YAZIYORUM DA KÖTÜ OLUYOR GİBİ HİSSEDİYORUM FİKİRLERİNİZİ BELİRTİRSENİZ SEVİNİRİM 😖

kızıl | mingi x jonghoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin