RED ANGEL

613 44 61
                                    

         Her zamanki gibi sınıfa girip, sırana oturdun. Sınıfta sadece birkaç kişi vardı. Sana tuhaf tuhaf bakıp kıkırdasalarda, artık buna alıştığın için pek fazla umursamıyordun.
        Çantandan günlüğünü çıkardın. Onu asla evde bırakmazdın. Evde bırakırsan "O" görebilirdi. Ürperdin. Düşüncesi bile korkutucuydu. Sayfaları yavaşça çevirdin. Şuan sana acı veren bu sayfaları, belki de ilerde buruk bir gülümsemeyle okuyabilecektin. Ya da buna vaktin olmayacaktı, öldürülecektin.
        Günlüğünde senin yaşadıklarından çok, son iki haftada öldürülen insanlar vardı. Cinayetler iyice artmıştı. Bu, insanları korkutuyordu. Ama kimse bu konuda bir şey yapamazdı. Öldürülen kişilerin birbirleriyle herhangi bir bağlantıları yoktu. Bu kişisel bir kinden çok, topluma duyulan nefretle alâkalıydı sanki.
         Sayfaları hızlıca çevirdin ve son sayfada durdun. "Rachel Caven. 18 yaşında başarılı bir genç. 24 Şubat 'ta arkadaşlarıyla buluşmak için evden çıktı ve asla geri dönmedi. Polisler cesedini karakolun önünde buldu. Gözleri çıkarılmış, göz çukurları aynayla kapatılmıştı. Üzerinde bir not vardı. 'Onun gözlerine bakın, baktığınızda gerçek katili göreceksiniz.'
Diğer kurbanları tanımıyordu. Herhangi bir bağlantısı yoktu onlarla. Ama göğsünde, bu cinayeti, diğer cinayetleri işleyen grubun gerçekleştirdiğini kanıtlayan bir işaret vardı. 'Çemberin içindeki çarpı..' "
         Öğretmenin sınıfa girmesiyle, günlüğü kapattın. Öğretmenin yanında, kırmızı saçlı, yeşil gözlü yakışıklı bir çocuk vardı. Burası küçük bir kasabaydı. Kasabadaki hemen hemen herkes birbirini tanırdı. Ama bu çocuk yeniydi. Merak ettiğin şey, kasabada bu kadar cinayet işlenirken, onun neden buraya taşındığıydı.
         Öğretmen gülümsedi ve ona kendini tanıtmasını söyledi. Çocuk konuşmaya başladı:
        "-Hepinize merhaba. Adım Luke. Buraya yeni taşındım. Umarım iyi anlaşırız. "
          Gülümsedi ve yanına oturdu. Sen neden bir sürü boş yer varken senin yanına oturduğunu düşünüyordun. Şaşkın suratına bakıp sırıttı ve elini uzattı. Yakından kesinlikle daha yakışıklı görünüyordu.
_________________________________________
          Okul çıkışında eve birlikte gittiniz. Evleriniz yan yanaydı.
          Eve geldiğinde kendini yatağa atıp düşünmeye başladın. Gözleri aklından hiç çıkmıyordu. Tatlı düşüncelerin, kapıya vurulan yumruk sesleriyle bölündü. O gelmişti işte. Üvey baban sana yine zarar verecekti. Üstelik vücudundaki yaralar henüz iyileşmemişti. Korkuyla kapıyı açtın ve kendini karanlığa bıraktın.
_________________________________________
         Gece bir anda uyandın. Biraz temiz havaya ihtiyacın vardı. Atağa kalkıp camı açtın. Dışarıda Luke'u gördün. Üstü başı kırmızı bir sıvıya bulanmıştı. Panikle camı kapattın ve yatağa girip, battaniyeyi kafana kadar çektin. Gecenin bir vakti dışarı çıkmaya kimse cesaret edemezdi. Tabii o kişi katil değilse...
_________________________________________
         Sabaha kadar gözüne uyku girmedi. Daha önce "Çemberin içindeki çarpı'yı" araştırmıştın. Aslında bu cinayetler işlenmeden önce büyük bir Creepypasta fanıydın. Onlar hakkında çok şey biliyordun ama fotoğraflarını hiç görmemiştin. Sadece fanartları vardı. Luke'un tihaf bir şekilde Ray'e benzediğini düşündün. Olabilir miydi? Yeni komşun bir katil miydi?
       Uzun bir süre bu konuyu düşündün. Üvey baban evde değildi ve Luke'da hazırlanıp dışarı çıkmıştı. Eğer o bir katilse, mutlaka evinde suç aletleri bulunmalıydı. Onun evine girmeye karar verdin. Hayatın b*k gibiydi zaten. Kaybedecek pek bir şeyin yoktu.
        Evden çıktın ve onun evinin kapısına geldin. Tahmin ettiğin gibi kapının şifresi hâlâ aynıydı.( Eski komşularının kapısının şifresinden bahsediyor) Içeri girdiğinde göze batan bir şey göremedin. Parmaklarını duvarda gezdirdin. Boş yere endişelenmiştin. Luke katil olamazdı.
Biraz daha gezindin içeride. Burda olmak nedense seni mutlu ediyordu. Ama artık çıkmalıydın. O, sen buradayken eve gelirse hiç iyi şeyler olmazdı.
        Tam çıkacağın sırada bir çığlık duydun ve donup kaldın. Ses bodrumdan geliyordu. Ağlamaklı bir kız sesiydi. Hemen bodruma koştun. Bodruma girdiğinde yerde çırılçıplak yatan bir kız gördün. Elleri iplerle bağlanmıştı ve vücudunda çeşitli yaralar vardı. Korkuyla yere oturdun. Ne yapacağını bilemiyordun:
     "B-bunu sana o mu yaptı?"
     "-LÜTFEN BANA YARDIM ET! ÖLDÜRECEK BENİ."
"T-tamam sana yardım edeceğim..."
_________________________________________
      Korkudan ellerin titriyordu. Bu yüzden ipleri çözemiyordun. Duyduğun ayak sesleriyle kalbin göğsünden fırlayacakmış gibi atmaya başladı . Arkanı döndüğünde merdivenlere yaslanmış olan Ray'le karşılaştın. Sana sırıtarak bakıyordu. Geriledin. Gözlerin dolmuştu.
     "-Yapma, lütfen. "
     "-Bir şey yapmıyorum ki."
Merdivenlerden inip yavaşça yanına geldi ve tam karşına, yere oturdu. O sırada arkandaki kız bağırıyordu.
      "-YENİ BİRİNİ BULDUĞUNA GÖRE, LÜTFEN BIRAK BENİ. YEMİN EDERIM POLİ..."
       Oda da yankılanan silah sesiyle etraf sessizliğe gömüldü. Her yer ıslanmıştı. Kanla... Başının döndüğünü hissettin ve bayıldın.
       Uyandığında aynı bodrumda olduğunu farkettin. Ama ortalıkta ne o kız ne de kan vardı. Ellerini oynatmaya çalıştın fakat kelepçeyle duvara bağlandığın için başarılı olamadın.
Ne yapacağını düşünmeye başladın. Buraya gelmek kendi hatandı. Gerçi üvey babanda sana zarar veriyordu. Belki de senin kurtuluşun ölümdü. Kim bilebilirdi ki?
       Duyduğun adım sesleriyle kafanı kaldırdın. Merdivenlerde Ray'i gördün. Senin ona baktığını görünce sırıttı ve tam karşında durdu.
       "-Uyanmışsın. Bu kadar korkak birini ilk defa gördüm."
Konuşmadın.
        "-Eee? Dilini falan mı yuttun? Bir dakika...Neden ağlıyorsun?"
Eliyle gözyaşlarını silene kadar ağladığını fark etmemiştin.
         "-S-sen Ray'sin. Değil mi?"
         "-Buraya dün gece beni gördüğün için geldiğini düşünüyordum. Kim olduğumu nereden biliyorsun?"
           "Çok önceden araştırıyordum zaten."
           "-Hmm. Herhalde büyük bir Creepypasta hayranısın. Olmasaydın günlüğünde bizden sevgiyle bahsetmezdin. "
           Kızardın ve günlüğündeki ilk sayfaları hatırladın. Onları çok sevdiğinden ve onların haklı olduklarından bahsetmiştin.
Karşına oturdu. Yüzüne bile bakamıyordun.
          "-Utanmana gerek yok. Kafanı kaldır. "
Ona baktığında sırıttığını gördün.
          "-Madem bizim büyük hayranımızsın, o zaman sana bir ayrıcalık yapabilirim. Seni nasıl öldürmemi istersin? Bak kimseye bu soruyu sormadım. Bu iyiliğimi ölene kadar unutmazsın herhalde. "
          "-Ha-hangisi daha az canımı yakar?"
          "-Silah sanırım. Ama böyle öldürmek de hiç eğlenceli olmaz. Hmm, bunu düşüneceğim. Bana üvey babandan bahset."
         "-N-neden?"
         "-Gördüm ve çok beğendim. Babana talibim. Ya salak mısın? Neden sormuş olabilirim?"
         "-Ondan ba-bahsetmek istemiyorum."
         "-Sana isteyip istemediğini sormadım. Dediklerimi yaparsan daha merhametli olurum. Yapmazsan, sana yapacaklarımı bilmek bile istemezsin."
          "-O hiçbir şey yapmadığım halde benden nefret ediyor."
          "-Sadece bu kadar mı? Basit bir nefret mi? Günlüğüne böyle yazmamıştın ama."
          "-Madem biliyorsun, o zaman neden bana soruyorsun?"
          "-Sorgulama! Sana dediklerimi yapmanı söyledim. Beni tanıyorsan, hataları affetmediğimi de bilirsin herhalde."
         "-A-anneme bu adamla evlenmemesi gerektiğini söylemiştim. Beni dinlemedi. Onu çok seviyordu. Onunla evlendi ve o adam yüzünden de intihar etti. Banyoda ben buldum onu. Bileklerini kesmişti. Her şey o adam yüzünden oldu! Anneme pislik gibi davranıyordu. Şimdi de aynısını bana yapıyor. Intihar etmek istedim. H-hatta bileklerimi kesmeyi denedim. Ama... olmadı işte. Mutlu musun ha? Hoşuna gitti mi bu?"
         Hıçkırarak ağlamaya başladın. Yanına geldi ve kelepçeyi çıkartıp elini tuttu. Yavaşça bileğini okşadı.
        "-Seninle ortak bir yönümüz varmış demekki. Bende intihar etmeye çalışmıştım. Ama Slender gördü beni. Bana yardım etti. Benim gibi birçok kişiye yardım etti. Bu yüzden hepimiz ona saygı duyuyoruz. Sence insanları öldürmekte haksız mıyız?"
        "-B-bilmiyorum. "
        "-Peeekii. Konuyu değiştirelim. Benim hakkımda neler biliyorsun?"
        "-Gerçekleri mi söyleyeyim?"
        "-Evet"
        "-Kızarsın ama."
        "-Neden kızayım ki? Asıl söylemezsen kızarım. "
        "-Sen sapıksın. En bilinen özelliğin bu. Acımasızsın, korkutucusun, manyaksın..."
       "Sapık mı? Ben mi? Aaa yan yana bile gelmiyor."
Kahkaha attı ve fısıldayarak konuşmaya başladı:
      "-Sana bir sır vereyim. Çoğu kişiyle yatsamda, kimseyle öpüşmedim."
      "-Ne?! Nasıl?"
      "-Kimseyi öpmedim çünkü, yalnızca aşık olduğun kişiyi öpersin. Yani bana göre öyle. "
       "-Ama her önüne gelenle yatıyorsun?"
       "-Yatmak bir ihtiyaç. "
       "-Tuhafmış. Peki,beni neden hâlâ öldürmedin?"
       "-Seni öldürmemi mi istiyorsun?"
       "-H-hayır hayır. Sadece merak ettiğim için sormuştum. "
       "-Sence o herif seni arıyor mu?"
       "-Büyük ihtimalle evet. Ama beni bulursa gebertir."
       "-Buna izin vermem merak etme."
        Ayağa kalktı ve bodrumun kapısına doğru yürüdü.
       "-Ellerini bağlamama gerek var mı? Zeki biri olduğunu düşünüyorum. Ama,ben yanlışlıkla kaçmaya çalışırım, diyorsan ellerini bağlayabilirim. "
       "-Hayır hayır. Hiç gerek yok. Uslu bir şekilde burada duracağım. "
       Gülümsedi.
        "Aferin. Böyle yaparsan yaşamana izin vermeyi bile düşünebilirim. "
        Kapıdan çıktı ve arkasından kapıyı kapattı. Kaçmayı düşünmedin bile. Ray hem çok hızlıydı hem çok güçlüydü . Ayrıca hiçbir şey de yapmamıştı sana. Evde olsan daha fazla zarar görürdün herhalde.
        Yaklaşık yirmi dakika sonra ayaklarının uyuştuğunu hissedip ayağa kalktın. Tam kalktığın sırada da Ray içeri girdi.
        "-Bir  yere mi gidiyordun?"
        "-H-hayır. Yemin ederim kaçmayı düşünmedim bile. Sen gittiğinden beri oturuyordum. "
        "-Hmm. Sana inanıyorum sanırım. Herneyse, acıktın mı?"
        "-B-belki biraz."
        Elini tuttu ve seni merdivenlere götürdü. Şaşkın şaşkın ona bakıyordun.
        "-Benimle beraber yemek istersin diye düşünmüştüm. Dediğimi yaptın. Cezalandırmayı bildiğim kadar ödüllendirmeyi de biliyorum. "
_________________________________________
         Güzel bir gün geçirmiştiniz. Sana hiçbir şey yapmamıştı. Aksine çok iyi davranmıştı.
          Sana bir sürprizi olduğunu söyledi ve dışarı çıktı. Geldiğinde, yanında o adamı da getirdiğini gördün. Geriledin. Elleri bağlı olsada ondan korkuyordun.
          "-Korkmana gerek yok. Ben yanındayım.
          Ellerine eldivenlerini taktı ve silahı eline aldı. Art arda ateş etmeye başladığında gözlerini kapattın ve yere oturdun.
          Birinin sana dokunduğunu farkedince yavaşça gözlerini açtın. Ray gülümseyerek sana bakıyordu.
          "-Artık kimse sana zarar veremez. Güvendesin. "
         Yüzüne iyice yaklaştı ve dudaklarınızı birleştirdi. Saçından nazikçe tutarak seni kendisine bastırdı. Yavaş başlayan öpücük bir anda şiddetlenmişti sanki.
         Nefes almak için geri çekildiğinde elini tuttu, gözlerinin içine baktı ve sana:
        "-Bundan sonra sadece ikimiz olalım. Benim olmak ister misin?"
Dedi

             Sen olsan ne yaparsın?

Evvvewt bebeklerim. Sonunda bitirebildim bu bölümü. Aslında, normalde ben bu konudan üç sezonluk dizi çıkartırdım ama kısa kestim  kdmddndm. Evet bu kısa kesmiş halim. Vee bu bölümün iğrenç olduğunu biliyorum. Bir de ilk defa öpüşme sahnesi yazdım awk jxkdkdkdk. Çok utanıyorum şuan. Gerçi kimsenin buraya kadar okuyacağını da sanmam. Herneyse, bana lütfen karakter önerin minnak ve tatlış okuyucularım. Bu arada 1500 kelime yazmışım kdkdkdkd. Maşallah. Sanırım yazdığım en uzun bölüm oldu bu. Neyse neyse, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hepinizi çok seviyorum aşklarım...

CREEPYPASTA SEN OLSAN NE YAPARSIN?(ISTEK ALINIR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin