do u really love me?

16 1 0
                                    

İyi okumalar

Okulda kendi çapımda takılıyordum artık. Shawn'den de biraz kaçtığım doğrudur. Aklımda oturmayan şeyler vardı. Tabii ki onları ona söylemeyecektim. Ama şu an için. Fazla arkadaşım olmadığı için okulda en sessiz olan yer olan kütüphaneye gidip kitap okuyordum. Kitaplar daha iyi. 

Kulaklarımı taktım ve köşeye bir yere geçtim. Tenefüsümüz uzundu. Bolca vaktim vardı. Kitaba full odaklanmışken koluma dokunulmasıyla sıçradım. Tanrım, Shawn. Burada da buldu. "Aptal, ne yapıyorsun. Korkuttun." kulaklığımı serte çıkarıp ona fırlattım. "Ah, yavaş." ellerini kendini korumak için kaldırdı. "Ne? Ne istiyorsun?"  dedim.  Burada bile rahat yok. Bir kaç kişi sessiz olmamız konusunda uyardı. "Ne demek o? Bir sebebi mi olması lazım?" kitabımı kapatıp kalktım. "Çıkalım da şuradan." o da benimle kalktı. Birlikte yürüyerek çıktık. 

"Şimdi, neden oradasın tüm gün." dedi. Basit. "Böyle istiyorum." dedim. Onunla alasını geç, hep birlikte mi olmak zorundayız? "Benimle bir alakası yok yani?" sırıtarak konuştu. "Her şey seninle alakalı olamaz. Değil mi?" dedim.

Eğildi ve kolumu tuttu. "Benden kaçtığın da yalan yani." dedi. Bunu sormak için eğilmesine gerek yoktu. "Sen kalk bakayım bi." dedim. Elini ittim. "Ne o öyle  dalga geçer gibi." Doğrulup gülümsedi. "Hayır canım. Sana yakın olmak istedim. Hem soruma cevap vermedin." dedi. "Bu bir soru muydu?" biraz vakit kazanırsam iyi bir cevap çıkardı. "Oyalanma, cevap ver." dedi.

"Senden niye kaçayım ben? Banene Shawn." ne harika cevap. İyiki vakit kazandım.  "İyi o zaman. İnanmış gibi yapayım." bir kaç saniye hiç konuşmadık. "Akşam bir planın var mı?"

"Neden soruyorsun?" dedim. "Hobim. Herkese sorarım. Benimde ne büyük zevkim bu." Haha.

"Yok Shawn." eliyle alkış yapıp gülümsedi. Tam konuşacakken lafını kestim. "Ama bu seninle olacağım anlamına gelmez." Hala gülümserken konuştu. "Olur olur. İşin de yoksa hiç bir sorun görmüyorum ben."  Akşam dışarı çıksam annem haberdar illaki olacaktı. O yüzden "Akşam çıkmak istemiyorum. Diğer dersin çıkışında ne yapmak istiyorsan söyle." dedim. Bi de onunla ve annemle mi uğraşıcam. Kadın beni benden çok düşünüyor ama ilişki hayatımı. Ve benimde en son bunlarla ilgileneceğimi biliyordu. 

"O zaman bu senin teklifin oluyor. Beni çıkmaya davet ediyorsun ve ben kabul ediyorum." Göz devirdim. Zilin sesini duyduğumda çok mutlu oldum. Elimle yukarıyı gösterdim. "Zil, hadi bana müsade." Arkamı dönüp ilerledim. "Çıkışta kapıda bekliyor olucam. Lütfen bu sefer kaçma." diye seslendi. Sınıfa ilerledim. Girdiğimde yerime geçip defterimi açtım. 

Çıkışta öğretmenimizin erken bırakmasıyla eşyalarımı toplayıp çıktım. Sonuçta erken çıkmak benim kararım değildi. Yani Shawn, üzgünüm. Büyük bir hevesle sınıftan çıktım ve aşağı indim. Kapıdan çıkarken bahçede bir kaç kişinin dolaştığını ve diğerlerinin de oturduğunu gördüm. Çıkış kapısına doğru ilerledim. "Çok ayıp. Bari dışarı çıkmayı teklif etme. Sözünde dur." Shawn!

"Bende tam çıktın mı diye bakıyordum. Ama buradasın." diyerek toparlamaya çalıştım. Yerse tabii. "Ha, iyi o zaman. Hadi gidelim." elini belime sarıp yürüyordu. "Böyle pek rahat değil." dedim ve elini hemen çekti. Sonra elimi tuttu. Ne? dercesine suratına baktım. "Bu rahat." dedi isyan edercesine. "Bu da yanlış anlaşılır ki." dedim elimi çekmeye çalıştım. "Bir şey olmaz. Yanlış bir şey yapmadık." dediğinde öfledim. "Tamam, nereye gidiyoruz?" dedim.

"Senin bilmen gerek gerek ama yinede ben düşündüm. Yakınlarda var bir kafe. Gidelim." dedi. Başımı salladım. Biraz ilerleyince bir kafe gözüktü. "Burası mı cidden?" Yani biraz köşede bar tarzı bir yerdi. "Yani, ne bekliyordun ki? En yakında burası vardı."  tamam tamam.

if i can't have you : s.m Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin