Poseidon|Taekook

3

Jungkook elini uzattı Taehyung'a, onu Olimpos'a davet ediyordu. Taehyung ise şaşkınlıkla karşısındaki büyük dalgaların içinde kendinden emin bir şekilde duran adama bakıyordu.

Ona gitmek istiyordu, güveniyordu. Daha yeni tanıdığı bir adama güveniyordu.

Ve evet Taehyung, Jungkook'un bir tanrı olduğunu biliyordu artık. (Nasıl olduğuna da geleceğiz.)

Uzaktaki büyük dalgaların ilginçliği diğer insanları etrafa toplarken havanında esmeye başlaması onların aklına tek bir şeyi getiriyordu.

Tsunami.

Ve Tabii ki olaylar çok farklıydı.

Taehyung karar vermek için çok vakti olmadığını anladığında kabul ettiğini belli ederek emin adımlarla denize, Jungkook'a yürümeye başlamıştı.

Tüm insanlardan şaşkınlık nidaları yükselirken Taehyung'un bastığı yerlerdeki sular önüne bir halı gibi serildi.

Korkarak ilk adımını attı ve yükseldi. Suyun üzerinde yürüyordu. Şaşkınlıkla olduğu yerde kaldı ve tepkilerini izleyen yüze çevirdi başını. Güven veren bir gülümseme vardı denizlerin tanrısında.

Aşık olduğu çocuğun suların içinde cesurca durması onun çok hoşuma gitmişti.

Gelmesi için başını salladı masum çocuğa. Taehyung onun bakışlarıyla cesaretlenip beklemeden suyun üzerinde Jungkook'a doğru yürüdü.

İnsanlar bu anın videolarını çekip, çığlıklar atıyorlardı.

Taehyung, Tanrının tam önüne geldiğinde uzatılan eli emin bir şekilde tuttu ve kendisini geniş omuzlu adamın kollarına bıraktı.

Jungkook, Taehyung'u belinden sıkıca tutup son kez ona baktı. O tanrıların katına gitmeye kesinlikle hazırdı.

İkili bir anda denizin altına girmiş ve derin bir karanlıkla yok olmuştu. Tabii kıyıdaki meraklı insanlar için.

Onlar gittikleri anda deniz ve hava düzelmişti. Çekilmiş tüm fotoğraflar, videolar ve insanların zihinlerindeki görüntüler sonsuza kadar silinmişti.

Çünkü aslında bir tanrıyı görmek, fanilere yasaktı.

-

Işıklarla süslenmiş sarayın büyük kapısında açmıştı gözlerini Taehyung. Gördüğü tüm bu büyülü şeyler yüzünden ağzı şaşkınlıkla açılmıştı. Tüm bunları ansiklopedilerden, kitaplardan okumuştu. Şu an onlardan birisinin içinde gibiydi.

Kocaman açtığı gözleriyle etrafı izliyor, Jungkook ise gülümseyerek onun tepkilerini izliyordu. Onu bugün ailesiyle tanıştıracaktı.

Pek hoş karşılanmayacak olsa da.

Jungkook, Taehyung'a sarayı gezdirirken onları ilk gören Afrodit olmuştu.

Güzel adam kardeşinin yanındaki yeni kişiyi görmesiyle dekorasyonla ilgili emir verdiği saray çalışanlarını bırakıp onlara doğru yürümeye başlamıştı.

Taehyung onlara doğru gelen adamı görünce gözlerinin daha da çok açılmasına engel olamadı.

Bir varlık ancak bu kadar güzel olabilirdi ona göre. Daha doğrusu herkese göre öyleydi çünkü o Afrodit'ti, Güzelliğin Tanrısı.