Adsız Bölüm 2

17 0 0
                                    

 Yıllar geçer kızı evlenecek yaşa gelir. Evlendirir kızını 17/07/1992 de. Damadı sessizce bir şey esmer kara kuru bir çocuk. 13/04/1993 de bir oğlu olur kızının. Biraz ufak doğmuştur ama sağlıklı derler. Nedendir bilinmez Ayşe'nin çakır gözlerine hüzün düşer ilk torununu kucağına alınca bir şeyler sezer sanki. Tam 40 günlük olur torunu. 40 uçurmaya annesine gelir kızı. Ayşe ne yemek biliyorsa yapar torununun şerefine. Sabah torununu kucağına aldığı dakika kor düşer sanki içine. Sorar kızına "kızım bu çocuk hasta mı?." "Biraz ishali var anne akşamdan beridir durduramadım." İshaldir kerameti ama Ayşe işte kuruntu yaptı. Saat ilerledi akşam namazını kıldı Ayşe tam selam vermişti ki torunu feryat figan bağırıyordu. Koştu odaya kızı ağlıyor kucağında ufaklığı teselli etmeye çalışıyor ama nafile. Küçük delikanlı teselli olacak gibi değil. Ayşe kucağına alıyor torununu. Sanki ateşe sarılıyor Ayşe. Çakır gözlerinden yaşlar yağmur gibi dökülüyor. " Biliyorum. Ben bu bakışı biliyorum. Biliyorum kızım biliyorum." Ayşe kucağında küçük torunu atıyor kendini sokağa. Önüne gelen ilk taksiye dalıyor. "Sür oğlum sür ben biliyorum ben bu bakışı. Sen sür hastaneye sür." Ayşe ağlıyor. Çakır gözler yıllardan sonra gene kan çanağı. Şoför basıyor gaza ama nafile. Ayşe hep bahtsızdı zaten. Kaza varmış yolda yol kapalı. Şoför çıkartıyor kafayı camdan haykırıyor. "El kadar bebe canıyla uğraşıyor Allah rızası için açın yolu." Kornalar bağırışlar açılıyor yol açılıyor da torununun başı düştü Ayşe'nin omzuna Ayşe bilemedi ne desin kızından gizlesin mi. Kızına belli etmeden iki parmağını göğsüne bastırdı torununun kalbi atıyordu ama çok çok yavaş. Nefes neredeyse hiç almıyordu. Sonunda varıyorlar hastaneye. Ayşe veriyor torununu hemşireye. "Kızım bu bakışı biliyorum ben. Biliyorum bu bakışı kurtarın torunumu" diyebildi. Yaşlanmıştı artık 40 yaşındaydı. Olduğu yere yığılmıştı Ayşe. Kızı bilemedi ne yapsın. Hacer ananesi gibiydi kızı hükumet gibi kadındı. Gözleri yaşarırdı insan için de ama ağlamazdı. Fakat evlat acısı benzemez hiç bir ateşe. Cehennem ateşi gibi düşmüştü içine. Bir de annesi yığılmıştı yere. Hangisine yansın zavallım. Koştu anasına. "Anne yapamam sensiz ben hiç bir şey yapamam anne. Ben ne o bakışı bilirim nede bu acıya dayanmayı. Uyan anne. Kurbanın olayım aç gözlerini" Hemşireler toplanırlar başlarına alırlar Ayşe'yi bir sedyeye yatırırlar. Ayşe bir iki saat sonra açtı gözlerini. Tek bir hamleyle attı kolundan serumu. Başında eltisi duruyordu. Yatırmaya çalıştıysalar da Ayşe'yi laf dinler mi Ayşe canı orda yatarken o yatabilir miydi? Kalktı yürüdü koridor da bir kat aşağı indi. koridor tanıdık yüzlerle, tanıdık yüzler yaşlı gözlerle doluydu. Sonunda kızını seçebildi. Gitti yanına oturdu. Sessizdi Ayşe. Kızının diğer yanında dünürü Fatma hanım oturuyordu gözleri yaşlıydı ama Ayşe kötü bir şey sezmişti onda. Sanki bir pazarlık içindeydi. Ayşe daha şüphesini savuşturamadan Fatma hanım hayatının en yanlış cümlesini kurdu. "Bu çocuk yaşasa da bize ancak yük olur. Hastaneler de geçer ömrü. Allah kurtarsa bari onu da bizi de" Ayşe daha fazla konuşmasına izin veremezdi susturmalıydı onu. Ayşe duyduklarına inanmaya çalışırken önünden bir hemşire ilaç masasıyla geçiyordu. Gözüne masanın en üstünde ki serum şişesi çarptı gözüne. Şişeyi eline geçirdiği gibi Fatma hanımın kafasına geçirdi. Bununla sönmedi içinde ki nefret ateşi. Atladı üstüne çevrede onlarca insan çekiyor Ayşe'yi ama nafile. 1,82 boy 40 yaşında belki ama kanı deli Ayşe'nin kimse alamadı üzerinden Ayşe'yi. Torunun odasının kapısı açılınca durdu Ayşe. Azad etti Fatma hanımı. Bir solukta ufak tefek doktorun önünde duvar gibi dikildi. Artık ağlamaktan hissizleşmiş yalvaran gözlerle doktora bakıyordu. "Nesi var canımın içinin" doktor üzgün anlayışlı bir ses tonuyla "Kanlı ishal olmuş. Bu yaşta atlatması zor ama elimizden geleni yapacağız." Ayşe duyduklarına inanmak istemediği için bir tebessüm etti önce. "Ama o yaşayacak değil mi!" Soru cümlesi değildi bu Ayşe'nin dudaklarından dökülen. Gece başında beklemek için bir kişiye izin verdiler. Ayşe durmak istedi çakır gözleri ben durayım diye yalvarıyordu ama kızının hakkıydı bu. Başını önüne eğdi ve bahçeye çıktı sigara içmek için. Ufak oğlunun eline bir tomar para verip "bana 2 paket maltepe al yengene de söyle bir termos çay yollasın bana" dedi yolladı oğlunu. Sabaha kadar hiç kalkmadan torununu kızını bekledi. Neyse ki gene korkulan olmamıştı. Sabah doktor müjdeli haber vermişti. Kan durmuştu ufaklıkta. Kan durmuştu Ayşe'nin içine su serpilmişti ama içinde ki kor sönmemişti. Küllenmemişti bile ateşi sanki gelecekte torununun, ağacının meyvesinin başına geleceklerden haberdardı Ayşe. On gün sonra getirdiler torununu eve. Salmadı Ayşe kızını. "Gidemezsin evine. Ben bilirim. Ben bilirim kızım. O bakışı ben bilirim. Salamam sizi. İyi olsun hele gidersin yuvana." Tamam der kızı gözleri yaşlı. "Yapamam annem bende sensiz büyütemem oğlumu" Ayşe torununu evde kızıyla birlikte iyileştirirken. Çocuğun kaybettiği gücü, sıhhati, kiloyu geri kazandırırken, evin erkeklerine talimat verdi. "Haftaya kızım yeni evine çıkacak buradan. Ev en fazla arka sokakta olabilir!" Evin erkekleri 2 güne evi buldu bir gece taşıdılar Ayşe'nin evinin gülünü hemen 2 blok yukarı. Torunu bir daha uzun bir süre rahatsızlık geçirmedi. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 29, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hacı AyşeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin