O Kimdi?

2 0 0
                                    

    Defterimi açtım ve yazmaya başladım. Ve birisini tanımak adını değil, acısını bilmekten geçiyordu.
  
     Omzumda hissettim ağrı ile sol tarafıma döndüm. "Efendim Güneş?" diyerek tek kaşımı havaya kaldırdım. "Kalk hadi kantine inelim ya iki teneffüstür oyalıyorsun"
"Tamam ula tamam kalk hadi" sevinç çığlıkları atan Güneş'e bakarken sırıtarak göz devirdim. Ayağa kalkacaktım ama Güneş beni çekip yere düşürmeseydi. Ellerimi açıp yere çarptığım ve baya iyi bir tokat sesi çıkmıştı. Keşke o yere attığım tokatı Güneş'in o güzel yüzüne de atabilseydim. Güneş ile beraber bana bakıp gülen sınıfa sinirli bir bakış atıp ayağa kalkmaya çalıştım, bilin bakalım noldu hadi o kadar zor değil tabiki de KALKAMADIM.
"Öyle bakıp güleceğine kalkıp yardım etme zahmetinde bulunabilirdin" bunu Güneş'e bakıp da demiştim ve onun yere yatıp gülüyordu. Durumumun o kadar fena olduğunu düşünmüyorum. Neden ayı gibi kahkaha atıp yere yatıyordu?Gene kalkmaya çalıştım ve bu seferde başaramadım. Bir kaç defa daha denedim ama olmadı.
"Artık yerden kalkman lazım" diyerek bana uzanan ele baktım. Bir ele bir sahibine, bir ele bir sahibine. Daha fazla direnmeyip elini tutarak ayağa kalktım. Eline dokundum. Ben onun eline dokundum.
"Teşekkür ederim"
"Önemli değil" diyerek şurasına geçti tam ondan beklenecek bir hareket ile hödük. Sakin ve sinirli adımlar eşliğinde sınıftan çıktım. Güneş ise arkamdan bağırarak çıktı sınıftan:
"Beni beklesene ya"
"Oha kırıldın mı?"
"Naptım ya?" dayanamayarak kolundan tutarak "Kantine  inelim de zıkkımlan" diyerek susturdum yada öyle sandım.
"Kırılmadın mı?"
"Hayır"
"Neden? Ben olsam seni öldürürdüm"
"Sanane"
   Kantine inene kadar Güneş'in boş boş sorularına yanıt vererek geçirdim. Sonunda bunu başararak kantine (Güneş'in mekanına) gelmeyi başardık.
"Birşey istiyor musun?"
"Hayır"
"İstersen vermem bak"
"Tamam" Güneş kantin sırasına girdiğinde derin bir nefes alarak boş olan masaya oturdum. Telefonumu çıkartarak oyun oynamaya başladım. Çünkü bekleyeceğimi hatta teneffüs bitene kadar bekleyeceğimden emindim. Yanımdaki sandalye çekilince yan tarafa döndüm. Sandalyeyi çekmiş ve üstelik oturmuş olan bir  Alp.
"Naber Alaska?"
"Gidersen iyi olabilirim Alp"
"Hani barışmıştık"
"Onu nerden çıkardın?"
"Güneş söyledi benim ile barışmak istiyormuşsun" kahkaha attım evet attım.
"Ve buna inandın! Gülecek halim yoktu yani"
"Yani barışmadık mı?"
"Yaptığın affedilecek bir şey olsa barışırdık ama hayır barışmadık"
"Of Alaska neyse ben kendimi affettiririm" evet anlamında kafamı salladım. Alp de bozulmuş bir şekilde masadan kalktı.
"Bak gör beni affedeceğim gün gelecek belki yarın belki yarından da yakın"
"Yakın değil canım uzak uzak hadi şimdi uza" Alp gidiğinde Güneş geldi ve
"O kimdi?"
"Alp"
"Niye gelmiş??"
"Barışmak istiyor"
"Affettin mi? Aferin değil mi biliyordum"
"Affetmedim ve affetmeyeceğim çocuğada salak salak şeyler söyleyeyip kafasını karıştırma"
"Tamam ya"
Gözüm elindeki tosta kaydığında
"Neyli o?"
"Kaşarlı" hafif bir sırıtış ile Güneş'in tostunun yarısını alıp kaçtım. Ardından sınıfa kadar ben kaçtım, Güneş kovaladı. Sınıfa girdiğimde kimse yoktu. Hızlıca sıraya geçip oraya kuruldum. Gayet rahattım eğer Güneş gelip koluma vurmasaydı.
"Hayvan tostumu yedin"
"Elindeki ne lan"
"Tost"
"İyi zıkkımlan" gülümsememi de suratıma taktım ve kalemimi elime aldım. Defterime döndüm ama defterim yoktu.
"Güneş defterim nerde?
"Bilmem" çantamı elime aldım ve çantamın içine baktım yoktu. O defter benim için çok önemliydi kendisi değil ama içinde yazan yazılar. Elimi sıranın altına götürdüğümde bir paket ve paketin altında defterim vardı. Defteri dizlerimin üstüne koyup paketi açmaya başladım. Küçük bir paketi ve içinde bir tane kolye vardı kolye çok asil duruyordu. Kılıca sarılmış bir ejderhan çok sade ve güzeldi. İçinde bir şey daha olduğunu fark ettim.

    Her seven,
   Sevilenin boy aynasıdır.
   Sevmek,
   Sevilenin o aynaya bakmasıdır.
                                     -Özdemir ASAF

   Ben nota baktım nota bana. Sakin hareketler ile kolyeyi alıp boynuma taktım notunda defterimin arasına koydum. Ardından yeni bir sayfa açtım ve yazmaya başladım.

     Herkese mezarlık sana bahar bahçesiyim...

Deftere baktığımda sayfalarının bitmek üzere olduğunu gördüm yeni bir defter alamam gerekiyordu. Sayfaları incelerken siyah bir kalem ile yazılmış bir yazı gördüm genelede ben lacivert ile yazardım.

    Bir kitapçıda gözlerinin gözlerimi bulması dileğiyle...

    

   

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 10, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ölünce Sevemezsem SeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin