''Adım..''

71 8 7
                                    

Küçük bir oda. Kahverengi bir komidin. Bir yatak. Yatağın tam karşısında '' Sen güçlüsün, umudunu kaybetme. '' yazısı. Her çığlığımda yediğim sakinleştiriciler. Dışarıdan gören tüm gözlere göre klişe bir trafik kazası. Bir ölü diğer iki kişi yaralı. Herkes böyle görür bu olayı. Halbuki kimse bilmez kaç hayalin, umudun yok olduğunu. Yıkılmak bir ötede dursun. Yok olmak. İşte ben gözümün önünde annemin yitirişini görmüş biriydim. Geçirdiğim travmalar da bunların acı bir meyvesiydi. Bedenim sağlamdı ama ruhum enkazdan farksızdı.

Rehabilitasyonda geçirdiğim iki buçuk ayımın özeti bir kişinin gelip benimle konuşması, kağıda bir şeyler karalaması ve komidinin üstündeki sürahideki suya bakıp ne kadar aciz olduğumu kendime tekrar tekrar hatırlatmaktı. Gün geçtikçe içime kazınan bu duygu, artık duygusuzluktu. O 21 gram bende gün geçtikçe yok oluyordu. Böyle böyle, geçer içimdeki yaralar diye yaşamaya başlamıştım. Geçen tek şeyin aslında zaman olduğunu anladım. Çünkü artık rehabilitasyonda bana ayrılan sürenin sonuna gelmiştim. Görevliler valizimi toplamaya başladıklarında derin bir nefes aldım. Burada vedamı hak edecek tek kişi Gülendam Teyze'ydi. Bana öz kızı gibi davranmıştı. O olmasaydı burada bir üç ay daha kalabilirdim belkide. Odamın temizliğine geldiğinde bol bol konuşurduk. Bana dertlerimi unutturan bir o vardı.

'' Arada ziyaretine geleceğim, beni unutma olur mu Gülendam Teyze?''

'' Ben unutur muyum seni Deli Duru'm benim.''

'' Öperim gözlerinden.''

Yavaş ve sakin adımlarla arabaya yaklaştım ve bindim. Babamla o ana kadar göz göze gelmemiştim. O cesareti toplayamamıştım. Belki de cesaretle alakası yoktu. Uzun zaman olmuştu, herneyse.

'' Üç ay boyunca bir kez bile ziyaretime gelmedin. Bir kızın olduğunu unuttun sandım.''

'' İşlerim çok yoğundu kusura bakma. Ama her an aklımdaydın. Seni çok özledim. Ayrıca evde sana sürprizim var. ''

'' 17 yıl önce de işlerin yoğundu ama beni yapmayı başardın. Ama neredeyse üç ay boyunca beni ziyarete gelmemen çok saçma.''

Kendimce haklıydım. Kesinlikle haklıydım.

'' Gelseydim ne konuşacaktık peki?''

'' Nefretimi kusacaktım. Sonra avuç avuç antidepresanlar verilecekti. Ama hiçbir işe yaramayacaktı. Gidenleri geri getirmiyorsa bu antidepresanlar neden var ?''

'' Gülümsemeni kolaylaştırmak için.''

'' Mutlu değilsen gülümsemek anlamsız bence.''

'' Olsun sen yine de gülümse. Yakışıyor. ''

Ben küçükken de bu cümleyi söylerdi babam. Gülümsemek en büyük kalkanmış. Ona katılıyordum ama artık gülmeye bile halim kalmamıştı. İçim acıyordu. Ve hiç bitmeyecekmiş gibi olması acımı farklı kılan bir etkendi. Acıya farklı anlamlar yükleyen biriydim. Fakat acının bana yüklediği tek ve değişmez şey ise kırık aynalar, gözyaşı ve her nefes alışımda içimdeki boşluğu daha derin ve keskin hissetmemdi.

'' Geldik.''

Bu düşüncelerden arınmamı sağlayan ve geldiğimizi haber veren babama burdan sonsuz teşekkürler (!).

'' Al şu anahtarı cebine koy. Sende dursun yeni yaptırdım.''

'' Tamam. Bana bir günlük alabilir misin?''

'' Efendim?''

'' Anlaşılmayacak bir şey yok, bana bir günlük alabilir misin , dedim. Ama Allah'ın adını veriyorum bak Allah aşkına bebek tarzı olmasın ve sağlam bir kilidi olsun. Lütfen.''

DirilişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin