''Aren. Adım Aren.''
'' Tamam da Allah'ın güzel kulu yolculuk nereye ? Söyle de bileyim. ''
'' Geldik zaten. ''
" Şimdi biraz sus da hızlıca içeri girelim. "
Konuşmamama rağmen ağzımı eliyle kapadı.
" Sen şimdi koşmayı da bilmessin. " deyip kucağına aldı.
" Ona bakarsan se.."
" Şşh. "
Yüzüne bakmadan etrafımı inceledim. Zaten hiç yüzüne bakmaya cesaret edememiştim. Koştuğu için de etrafı iyice incelemeye fırsat vermedi. Yapacak tek şey gözlerimi kapatmaktı. Gözlerimi kapadıktan sonra diğer duyu organlarımı faaliyete geçirmeye karar verdim. Az da olsa muhteşem toprak kokusunu içime çektim. Yaklaşık on saniye sonra da yere düştüm. Hayır, düşmedim yere atıldım.
" Geldik. Ayağa kalk."
" Senin hayattaki görevin en güzel anları bozmak filan mı? Ayrıca yere atmak yerine güzel bir şekilde indirebilirdin. Ki burada bağırmamama ' minnet duymalısın' . " altına basarak söylediğim iki kelime üzerine reflex olarak gözlerimi kapamam bir oldu. Fener yakmıştı ve ışığı güçlüydü. Ve beni dinlememişti bile. Ama gerçeksorun şu ki eğer fener yanındaysa niye şuana kadar açmadı?
" Madem fener yanındaydı neden baştan beri kullanmadın? "
" Eğer yüzümü görseydin yarı yoldan dönebilirdin. Şimdi ise burdasın, yanımda. Olman gereken yerde."
" Şuan dönme şansım var mı ?" Kaşlarını çatarak mavi gözleriyle bana baktığında verilen cevabı almıştım.
" Hiç mi yok? Peki, tamam sormadım say."
"Etrafını incele. " feneri yavaş yavaş baktığım yönlere çevirdi. Beni mezarlığa getirmişti.
" B-benim az önce içime çektiğim şey.."
" Ölümün kokusu. Sahibi - ölüm - gibi fazla riyakar ikiside. İnsanlara güzel gözükmeye çalışır. Kimi zaman usulca yanaşır kimi zaman ise o kadar hızlı gelir ki nereden ve nasıl geldi demeye ne mecalimiz ne de zamanımız olur. "
Acıyla yutkundum. Söyledikleri boğazımda takılı kalmıştı. Hiç çıkmayacak ve her yutkunduğunduğumda bu acıyı hissedeceğim gibime geliyordu.
Feneri sabit tuttuğu yerde mezar taşı vardı ve üstünde ; '' Selim kızı Selma Sahi / D.T 1976 / V.T 2014 / Ruhuna Fatiha '' yazıyordu. Bu annemin mezarıydı. Mezara yaklaşırken Aren birkaç adım geri gidiyordu. Beni korkularımla ve acılarımla baş başa bırakmalıydı, en doğrusu buydu. Dizlerimi çöktüm ve sessizce ağlamaya başladım. Konuşamazdım. Diyecek tek kelimem yoktu duygularımı ve düşüncelerimi tam olarak anlatmaya yarayan.
'' Ağla. Çünkü bir daha geri gelmeyecek. Pişmanlık duy, onunla geçirmediğin zamanlar için.''
'' Kalbim en küçük parçasına kadar kırıldı ve yavaş yavaş yok oluyor. Ölüyorum ama ruhum bedenimde.''
'' Çünkü her ölen arkasında bıraktıklarını öldürür aslında.'' İçine derin bir nefes çekti ve başıyla gitmemiz gerektiğini işaret etti. Mezarlıktaki bekçiye görünmeden çıktığımızda ona soracak çok fazla sorumun olduğunu fark ettim. '' Birkaç so..''
'' Tek kelime bile etme.''
'' Korktun mu ? Yaptıklarım için.'' Soru sormuştu ama az önce de tek kelime etmememi söylemişti. '' Konuş. '' Yoldaki lambalar yanmıyordu ve mecburen fener hala açıktı. Fenerini yolu aydınlatmak için kulanırken alnında damarları belirgin bir şekilde bana döndü. Bu yüz ifadesine göre gayet sakin bir şekilde konuşmaya başladı. Böyle yapması daha da ürkütücü oluyordu. ''Sadece ne zaman ne yapacağını bilemeyen zavallının tekisin. Belki de hiç konuşmamalısın. Kimseye bakmamalısın. Heyecanlandığında ellerin titrememeli. İnsanlarla göz göze gelmekten korktuğun halde bunu yapıp gözlerini kaçırmamalısın. En önemlisi sana yardım etmeye çabalayan birinin sözlerini kulak ardı etmemelisin. Ama bu saatten sonra sana yardım eden olursa. '' Tavsiye görünümlü - cümle yapısı olarak - bu sözler onun ağzından çıkınca açıkça emir hatta tehdit olabiliyordu. Ayrıca neredeyse iki dakika önce beni dinlemeyen birinin beni bu kadar iyi gözlemleyeceğini düşünmek.. Bu fikrin yanına bile yaklaşamazdım ki bu onun beni her zaman haksız çıkarmasını sağlıyordu. Göründüğü gibi değildi, ne zaman ne tepki vereceği belli değildi ve bu 'merak' denen duyguyu doyumsuzlaştırmaya yetecek türdendi. Kaldırımda yürürken yerdeki taşları yoklamam ve sokakta sadece yuvarlanan taş sesleri çıkması da bu duyguyu aşırı derece tetikleyecek bir etkendi benim için. Düşüncelerim hariç farklı sesler duymak biraz olsun ortamı - kafamın içini - yavaşlatmaya yetmemişti. Hatta bazen düşünürken veya hayal kurarken hangi müziği dinlediğimi unutabiliyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diriliş
Fiksi RemajaKızın karşısında duran bu beden artık merhametin çok uzağındaydı. Bu bir katil için dönüm noktası olacaktı. Çünkü bir katil ilk kez bir kıza katil olmayı öğretecekti. Maske olmadan, tüm gerçekleriyle, tüm acılarıyla. Peki ya Duru bu acılara katlana...